1. Bölüm 'G. Kore'

7.6K 359 100
                                    

Selamünaleyküm,

Hemen heyecanlanmayın sakın! Aslında ben baya heyecanlandım ama şimdilik hikayemiz hala bekleme durumunda. Sadece ön okuma olan kısmı da ekleyerek, şimdiden Hayalet Dünya için ön hazırlığı yapmak istedim. Söz verdiğim gibi size arada kısa da olsa kesitler, bölümler atmak istiyorum ama fırsat bulmak kolay değil zira daha tamamen kurgu üzerinde çalışmadığım için yarım yamalak bir şey yazmak istemiyorum. Yine de çaba sarf edeceğim inşallah. 

Bu arada başka bir kurt adam maceramı okumak isterseniz sizi fantastik tarihi romanım Gökbörü ve Ertuğrul Gazi kitabıma davet ediyorum. ;) Çalışmalarım kısmından bulabilirsiniz.

İşte ilk bölümü hemen ekliyorum. Öpüldünüz.

SORU: Bu arada merak ettim. İlk iki kitap ismi de HAYALET olarak isimlendirildi ve bunların gizli saklı olduğu için lise ve üniversite olduğu belliydi. Peki, bu sefer Hayalet DÜNYA derken neyi kast ediyorumdur. Bu sefer size neleri göstereceğim sizce? ;) Doğaüstü alem hakkında bilhassa merak ettiğiniz şeyleri de sorun ha. Yazarken sorarsanız romana eklerim.

_________

Akça

Genç kadın derin bir nefes aldı. Gözlerini yavaşça açarken yüzünde hafif bir tebessüm belirmişti. Yaşadığı onca şeye ve sorunlara inat; mutlu olup, neşe saçmasını biliyordu. Zaten başka imkanı mı vardı? Değiştiremeyeceği şeyi kabullenmesi gerekirdi. Aksi halde hayatını cehenneme çevirmiş olurdu.

Solundaki pencereden odaya doluşan gün ışığı gözlerini kamaştırırken, Akça alışmak için bir kaç dakika beklemek zorunda kaldı. Yavaşça yerinden doğrulurken üzerindeki ağır kolu nazik ve yavaş bir şekilde kaldırdı ve yatağa bıraktı. Genç adam kıpırdanınca Akça da nefesini tuttu. Pars hala derin bir uykudaydı. Beyaz çarşafa sarılmış, yüz üstü yatıyordu. Uyurken bir bebek gibi görünüyordu. Akça, kocasının bu haline gülümsedi. İçinden onu öpüp mıncıklamak geliyordu ama kendine hakim oldu. Pars, sabah namazından sonra yatmıştı ve daha uyuması gereken iki üç saati daha vardı. Zaten günlük dört beş saat uyuyan biri için yattığı saat o kadar da önemli olmuyordu. Sabahın köründe kalkmasını yine de biliyordu.

Akça ayaklarını yataktan sarkıtıp kalktı ve yavaş adımlarla banyoya gitti. Tuvalet ihtiyacını giderip, el ve yüzünü yıkadıktan sonra lavabonun yanında duran siyah lastik tokasını alıp, kabaca, saçını tepesinden toplayıp fiyonk yaptı. Sonra da banyodan çıkıp doğruca mutfağa yöneldi. Mutfak ve salon, Amerikan tarzında olduğu gibi tek bir oda içerisindeydi. Daha önceki günlerde yaptığı gibi sabah kahvaltısını hazırlamaya başladı.

Buradaki insanlar sabah kahvaltısında, ana öğünlerde olduğu gibi çorba, et ve benzeri şeyler yedikleri için geleneksel Türk kahvaltılıklarını bulmak umduğu kadar kolay olmamıştı. Elbette her şey şehri ve neyi nerede bulabileceğini keşfedene kadardı. En büyük sıkıntısı dinine göre et temin edebilmek idi. Bu sorunu Pars halletmişti. Ekmek kültürleri pek yoktu. Bu yüzden her yerde, Türkiye'de olduğu gibi, ekmek fırınları bulmak da pek mümkün değildi. Bu sorunu da ekmeği kendisi yaparak çözüyordu. İlk başlarda üşense de zamanla alışmış ve bu şekilde ev yapımı ekmeklerin, hazır ekmeklerden daha lezzetli ve sağlıklı olduğuna kanaat getirmişti. Bu işi baya baya kapmış, her çeşit ekmeği yapar olmuştu. Hatta Pars, ekmek yapımında kullanması için şekilli kaplar bile almıştı. Bu sayede ekmekleri de şekilli şekilli çıkıyordu. Bu gidişle Güney Kore'de ekmek fırını açacaktı ve yaptığı leziz ekmek çeşitleri ile Korelilerin midesini fethedip, tüm bu bap saçmalığına son verecekti. Zaten bu gidişle eve yakın zamanda dönecekleri yoktu.

Hayalet Dünya [Hayalet Serisi #3]Where stories live. Discover now