64.Bölüm (1.Kısım) Sen benim tek gerçeğimsin

Start from the beginning
                                    

Çarşıda bir sürü markete girmiş manava uğramış arabasıyla ora senin bura benim dolaşmıştı ama tam aradığı gibisini bulamamıştı. Küçük erik istemiyordu. Düşündükçe ağzı sulanıyor bulamadıkça ağlayası geliyordu ama yoktu. Umudunu kaybetmiş halde "bulamayacağım" diyerek arabasına bindiğinde telefonunu eline aldı ama şarjının bitip telefonun kapandığını o an görünce hepten morali bozulmuş halde yola koyuldu.

Ora senin bura benim derken evden epey uzaklaşmıştı. Uzaklaşması dert değil de erikleri de bulamamıştı. Farkında değildi ama evden çıkalı tam dört saat olmuş ve yaklaşık üç saattir her bir yerden aranıp telefonu kapalı olduğu için ulaşılamadığının farkında değildi.

Eve dönüş yolu için başka bir yola kestirmeye saptığında tesadüf eseri bir manavın önünden geçerken tezgahtaki parlayan Kocaman erikleri görünce çocuk gibi sevinip arabayı park ettiği gibi soluğu manavın başında alamıştı. Tezgaha yaklaşıp hemen eline bir tane erik alıp üstüne silerek ısırdığında dünyalar onun olmuştu. Manav sahibi Begüm'ün şiş karnından hamile olduğunu anladığından kadına müdahale etmeyip sadece gülümsemişti. Begüm ısırdığı eriği yıkmadığı için rahatsız olsada çok şuan çok mutluydu.

"Buyur kızım"

Adam sorarken Begüm hemen adama dönüp gülümsedi.

"Helal edin ne olur canım çekti dayanamadım. Kaç saattir böyle büyük sulu erik aradım bulamadım."

"Helal olsun kızım ne demek."

"Teşekkür ederim bana bir kilo ayrı poşette diğer poşette de iki kilo olmak üzere toplam üç kilo erik tartar mısınız?"

Evdekilere de alacaktı bir kilo kadarını rica edip yıkatacak arabada giderken yemeye başlayacaktı.

"Tezgahta olan anca o kadardır şansına ne gelirse tartayım."

Begüm sevinçle eriklerini almak için beklerken bu sırada Antep'te karış karış arandığından bir haberdi. Azat şirketteyken annesinin arayarak "Azat Begüm'e ulaşamıyorum erik çekmişti Canı ben almak istiyorum deyip gitti ama çıkalı  bir saat oldu telefonu kapalı. Senin yanında mı Oraya geldi mi? seninle konuştu mu oğlum?" Dediğinde Azat'ın aklı başından gitmişti.

O şirketten çıkıp eve nasıl geldi tüm korumaları çağırıp toplayarak bir bir Begüm'ü bulmaları için nasıl dağıttı Allah biliyordu. İki, üç, tam dört saat olmuştu ve binlerce kez aramalarına rağmen Begüm'ün telefonu hala kapalıydı. İki aile Karaaslan konağında telaşlıyken Azat kendide aramaya çıkmış büyüklere evde kalmalarını söylemişti.

Meliha hanım, "bir kıza bakamadım ben onunla niye gitmedim ya bir şey olduysa hamile haliyle başına bir şey geldiyse" diye ağlarken Serpil hanım "kızım" diyerek sayıklıyor ağlamaktan bir hal olmuştu. Begüm böyle olacağını bilseydi asla dışarı çıkmazdı ama oda bilememişti. Hava aydınlıktı ve anlamamıştı kaç saat geçtiğini.

Azat Korumalardan sürekli bilgi alırken Mustafa evde perişan halde olan büyükleri Leyla'yla sakin tutmaya çalışıyor bir yandan da babasızla bir yerleri arayıp soruşturuyor karısıyla tansiyonu inen çıkan var mı kontrol ediyorlardı.

Çıldırıyordu Azat... Begüm'e, kızına bir şey oldu diye canından can gidiyordu. Ara sokağa sapacakken yolun başında Begüm'ün kırmızı renk göze çarpan arabasını görmesiyle hızla o tarafa yöneldi ve arkası dönük halde manavda olan karısını görmesiyle koşarak indi arabadan. Rahatlamış hissini öylesine yoğun yaşamıştı ki hızla Begüm'ü kolundan tutup çekerek kendine çevirdi ve Begüm o anın hızıyla ne olduğunu anlamdan bir adam tarafından sarılırken burnuna dolan kokundan tanıdı kim onu çekmişti. Bu kocasının güzel parfümünün kokusuydu. Azat saatlerdir içinde yaşadığı korkunun geçip kendine gelmesiyle geri çekildi ve Begüm'ün gözlerinin içine bakıp kızgınlıkla konuşmuştu.

AŞKIN BEDELİWhere stories live. Discover now