Neden Buradasın Ki? -18-

46 12 6
                                    

1 HAFTA SONRA

Arin elinde tuttuğu kaşığı havada birkaç kez döndürerek "Uçak geliyor" diyen Sehun'a bir bakış attı.

"Neden burdasın? "dedi düz bir biçimde. Gözleri boş hastane odasında gezindi,  bu sabah taburcu olan adamın yatağı hala biraz göçük ve çarşafı sarkıktı. Çoğunlukla mız mızcı bir adam olsada Arin hastanede kaldığı süre boyunca alışmıştı buna. Kızların olmadığı gecelerde yaşlı adam Arin'e askerliğini anlatıyor arada bir ağzından küfür kaçırdığında yumuşakça özür diliyordu. Bu sabah gittiğinde ise Arin'e ilk ve son kez gülümsemişti. Nedensizce bu bile gününün zehir gibi olmasını başarmıştı. O depoların arasında ölmediği için minnettar olsada, bir parçası ölmeği o kadar benimsemişti ki yeniden sırtlanacağı yükler gözünde büyümeye başlamıştı. Aden'nün dediğine göre onu bıçaklayan Deniz idi fakat Arin o sahneleri sadece buğulu camların ardından izliyor gibiydi.     Başka bir kötü haber ise Kim Jo o akşam depoların birinde ölü bulunmuştu, başka bir yandan asla asıl suçluyu bulamayacaklardı. Sehun hayal kırıklığı ile kaşığı ve tabağı masaya bıraktı.

" Bu gün sıra Aslı’daydı bende yerini bana vermesini söyle-"Arin lafı Sehun'nun ağzına tıkar gibi çıkıştı "Nasıl geldin demedim. Neden geldin dedim!" diye yüksek sayılabilecek tonda bağırdı Arin. Sehun bu sorunun cevabını kendide bilmediğini söylemek istesede sadece sustu. Tüm bunları iyi niyetinden yapıyor olamazdı değil mi? Buraya daha önce Arin uyurken geldiği zamanı hatırladı.

Sehun'nun elleri Arin’nin yüzünü okşarken nedensizce gülümsüyordu. Sonunda Arin homurdanmaya başlayınca yavaşça geriye çekildi, kalbi frenleri olmayan bir arabanın yokuştan aşağı inişi gibi süratli atıyordu. Yorganın bir kısmından gözüken ellerini son kez tutarak atan kalbine götürdü Sehun. İçinden yavaşça mırıldanmaya devam etti "Her şeye bir cevabın olduğunu biliyorum. Peki kalbimin bu denli atışına? Ona ne diyeceksin?"

Bu anılar Sehun'nun beynini işgal ederken Arin yattı yerde kıpırdandı. Sehun'nun yavaşça kızaran suratını gördüğünde ise güne ilk kahkasını bıraktı.

"Yeni ergenler gibi kızarmanın sebebi ne? "dedi keyfi yerine gelmiş gibi.

" kızarmadım birkere! Sadece... Im... "Sehun cümleyi tamamlayamadığında sonunu açık bırakmayı başından bellemiş gibi oturduğu yerden kalktı. Masanın üstünde duran çorba ve kaşığı Arin’nin kucağına bıraktı, hızlı adımlarla odadan çıkmaya yeltendi. Onu  durduran Arin’nin elinden hızla kayan çorba kasesi oldu. Sehun panikle geri dönerek Arin’nin üstündeki yorganı araladı, bacaklarından ve belinden tutarak onu kucakladı. Taninin tenine değişi bulunduğu bölgeyi yakacak kadar sıcaktı. Genç kızın üstüne sinmesi gereken hastane kokusu olurken durumdan farklı biçimde Sehun'nun alabildiği tek koku Arin’nin kendüne has üzüm ve nane ile bezenmiş kokusuydu. Sehun kolarındaki kızı refakatçiler için olan koltuğa yavaşça yatırdı. Geriye çekildiğinde Arin’nin kocaman açılmış gözleriyle kendisini süzdüğünü fark etti,  genç kızın bacaklarının sadece bir karışlık kısmını kapatan hastane giysisi omuzlarından biraz aşağıya düşmüştü ve her zaman özenle taranmış olan saçları şuan bir hayli karışık olsada bu tabloyla uyum içerisindeydi. Sehun gözleri Arin'den zar zor ayırarak yere baltı, şimdi eskisinden daha kızarık olduğunu adı gibi biliyordu.

"Köşedeki dolaplarda yedek pikeler var. Onları yatağın üstüne bırak ve çık,  hizmetliler gelip değiştirecektir"Dedi Arin sesini düz bir biçimde tutmaya çalışarak. Sehun'nun arkası dönükken onayladığını başını salladığında fark etti ve dolaptan pikeleri çıkararak odadan çıkışını izledi.

*

Açelya Kyungsoo'nun omzundaki kolunu geriye çekti, duvarların birinin dibinde yavaşça oturmasını sağladı ve aynı şekilde yanına çöktü.

"Bu günlük bu kadar yeterli olmalı."Dedi saatine bakarken Açelya. Düne nazaran bu gün 10dakika fazla yürümüştü ki bu bir haftada ulaşabildikleri en büyük rakamdı.

Arin’nin hastaneye yatmasının ardından her gün Kyungsoo ile ilgilenmeyi ihmal etmemişti. Ne üzücü ki Kyungsoo ona verilen ilaçların etkisinde sık aralıklarla ateşlenirken Açelya ile aralarında olan olayların tek birtanesini dahi hatırlamıyordu. Bu ilk günlerde Açelya'ya koysada daha sonra bunun en iyisi olduğunu anladı,  aralarında gereksiz bir utanç olmayacaktı. Yinede kendini ya hatırlasaydı? Diye düşünmekten alamıyordu. Tahminince Kyungsoo bunu bilinçsizce yaptığını söyleyerek Açelya'dan olabildiğince uzaklaşacaktı.

"Geri dönelim mi? "diye çekinerek sordu Kyungsoo. Açelya'yı yine düşüncelere dalmışken görmek artık normal geliyordu,  dışardan bakıldığında sert bir imajı olsada aslında yumuşak ve nazikti. Yani Kyungsoo'nun görebildiği yüz buydu. Tüm hafata onunla bu kadar ilgilendiği için kendisini ona borçlu hissediyordu ve karşılığını ödemek için doğru zamanı bekliyordu. Bileği düzeldikten sonrası için birçok planı vardı.

"Ah tabi"Diye geçiştirdi Açelya. Hızla ayaklandı ve tek elini Kyungsoo'ya doğru uzattı. Tutmasını beklerken kendi kendine ayaklandığını gördüğünde baştan düzeldiği için sevinmişken acıyla düşüşü ile panikle genç adamı belinden tutarak kurtardı. Aslında tam tersi olması gerekirken...

Kyungsoo yeniden dengesini bulduğunda Açelya hiç beklemeden kolunu yeniden omzuna attı.  "Bunun için erken olmalı" dedi panikle. Kyungsoo'da onu başıyla onaylayınca omzundaki eli tutarak sıktı. Açelya bir anda yüzünü Kyungsoo'ya döndüğünde burunlarının değdiğinin farkına vardı.

"Açelya kırmızı alarm. Asya'yı bulmalıyız! "diye koridorun sonundan bağıran Alya ortamdaki tüm havayı bozdu ve Açelya'nın panikleyerek kendisinden ayrılmasını sağladı.

" Çabuk lobiye gel! "Alya son kez bağırarak merdivenlerden aşağı indi. Az kalsın Kai ile çarpışacak iken boy avantajı ile kendini duvarla birleştirdi ve son hız aşağı inmeye başladı. Son kata geldiğinde lobide sıralanmış kızları gördü. Yavaşça ve temkinle yanlarına ilerlerken binanın kapılarında giren kadını fark etti.

En az 10cm olan topukluları, dalgalı saçları ve mankenleri andıran fiziği ile yerleri titreterek yavaşça kızlara yaklaştı kadın. Yüzündeki sırıtış bir o yana bir bu yana giderken Asya sinirle soludu. Bu kadın ezeli düşmanı idi.

Kadın kızları sollayarak resepsiyondaki kıza alaycı bir bakış attı.

"Chanyeol nerde? Burda olmasını söylemiştim"dedi kibirle.

Aden ortamın havasına zıt olarak  Asya'nın kulağına eğildi.

"Görümce is in the game"dedi

DESTEKLERİNİZİ VE OYLARINIZI BEKLİYORUM.



HAYALLERİMİN YILDIZI -EXO-Where stories live. Discover now