Bölüm 32

3.5K 138 38
                                    



32. Bölüm


Sıkıntıyla derin bir nefes alarak içimden 10'a kadar saymaya başladım. Sanki hayatım yeterince olaylı geçmiyormuş gibi şu anda dersler tarafından harcanıyordum. Sabahtan beri bir dersten çıkıp öbür derse giriyordum. Finaller yaklaştığı için bir sürü eksiğim vardı ve ben bu eksikleri nasıl giderecektim bilmiyordum. Mimarlık benim çocukluk mesleğim filan değildi. Bende her çocuk gibi öğretmen olmak istiyordum. Fakat ortaokulda resme olan ilgimle mimarlığa kaymıştım. Lisede bu meslek benim hayalimdeki meslek olmuştu. Üniversitede ise yavaş yavaş gerçekler yüzüme darbesini vurmuştu. Mimarlık üniversiteden önce benim için sadece bina tasarımıyken üniversitede öyle olmadığını anlamıştım. Sadece tasarımla bitmiyordu. O projenin pazarlaması da vardı ve pazarlama benim en büyük zayıf noktamdı. Ekonomiyi ve ticareti sevmiyordum ama maalesef üniversitede bunların en derinine giriyorduk. Şu anda da beynim kazan gibi olmuştu.

Sert bir şeye çarpınca zar zor etraftan topladığım bütün notlar etrafa saçıldı. Notların yerde dağınık halini görünce sinirlerimin düğmesine basıldı. Hemen yere eğilerek "Önüne baksana be!" diye bağırdım. Kim suçluydu bilmiyordum ama zaten bunu irdeleyecek halde de değildim.

"Kusura bakma matmazel ama asıl sen önüne bakmıyordun!"

Alaycı bir şekilde tanıdık sesin kulağıma ulaşmasıyla sinirle başımı kaldırdım. Doruk eğlenen bir şekilde yüzüme bakıyordu. Doruk'un dün yaptıkları yüzünden zaten sinirden çıldırmıştım. Hele ki o attığı mesajla iyice bütün iplerimi koparmıştım. Birde bu yetmezmiş gibi hala karşıma çıkabiliyordu. Bu kadar rahatlığa da pesti yani!

Hızlıca bütün notlarımı toplayarak ayağa kalktım ve Doruk'a aldırmadan yanından geçip gittim. Ben aceleci bir şekilde bir sonraki dersime giderken Doruk koşarak yanıma geldi. Benimle birlikte yürümeye başladığında kaşlarımı çatarak yandan Doruk'a baktım. Doruk yüzünde kocaman bir gülümsemeyle sadece önüne bakıyordu. Gözlerimi devirerek derin bir nefes aldım. Şu anda pimi çekilmiş bomba gibiydim. Patlamaya hazır bir şekilde bekliyordum. Bu sinir bana yarardan çok zarar sağlıyordu. Hemen sakinleşmem gerekiyordu fakat yanımda ukala insanların efendisi bulunuyordu. Onun her hareketiyle sinirlerim tekrardan fokurduyordu.

Sıkıntıyla nefes vererek aniden durdum. Benim bu ani duruşumla Doruk biraz ilerledi ve topuğu etrafında havalı bir şekilde döndü. Doruk tek kaşını kaldırarak "Ne yapıyorsun?" dercesine bakmaya başladı.

"Benden ne istiyorsun Doruk?"

Sıkıntıyla çıkan sesime karşı Doruk gülümseyerek "Bunu da nerden çıkardın?" diye sordu.

Bu soru ve tavrı karşısında iyice sinirleniyordum. Tek elimle saçımı dağıtarak "Doruk cidden canımı sıkıyorsun!" diye sinirle soludum.

Doruk tam ağzını açıp bir şeyi söyleyeceği sırada karşıdan gelen bedenle ağzımda bir küfür çıkmasına engel olamadım.

"Bugün daha da güzel olamaz!" diye sıkıntıyla ofladım.

Çağrı sert duruşuyla avına yaklaşan bir avcı edasıyla üzerime doğru geliyordu. Çağrı yanıma geldiğinde bana duygusuz bir şekilde baktı. İfadesiz olan yüzü Doruk'u fark edince sinirle kasıldı. Doruk'un da Çağrı'dan alta kalır bir yanı yoktu. Onunda yüzü sinirden kasılmıştı.

"Vayy kimleri görüyorum! Çağrı Gürmen..."

Doruk'un buz gibi çıkan sesine karşılık Çağrı ifadesiz bir şekilde Doruk'a baktı. Bu ikili arasında mutlaka kötü bir şey vardı. Şu anda oluşturdukları negatif elektrikle resmen tüylerim diken diken olmuştu.

BAY EGO YIĞINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin