Bölüm 29

3.9K 142 12
                                    


İyi Akşamlar benim tatlı bir tanecik okuyucularım...

Bugün o koskoca yıl dört gözle beklediğimiz gün geldi. İnşallah hepinizin karneleri istediği gibidir. Tatil son hızıyla başlarken uzun bir zaman sonra yeni bir bölümle karşınızdayım. İnşallah tatilde burayla daha sık ilgileneceğim... 

Sizi daha fazla sıkmadan ben susayım ve sizleri yeni bölümümüzle baş başa bırakayım  :D :D

İYİ OKUMALAR...


29. Bölüm


İntikam ateşi bir kere yanmaya başladığında etrafındaki her şeyi yakıp kül etmeden sönmüyordu. Benim içimde bir intikam ateşi alev almıştı. Kurbanlarını teker teker küle çevirmek için hevesle bekliyordu. Etrafımı cehenneme çevirmek için dört gözle bekliyordu. İçimde kalan ufak bir nokta bu intikam oyununu hiç onaylamıyordu fakat intikam duygusu içimde o kadar ağır basıyordu ki o tiz sesi duysam bile umursamıyordum. Bu ateşin beni, çevremdekilere ne hale getireceği umurumda değildi. İçimdeki bu ateş Çağrı'yı kırılmış kalbiyle karşımda görünce sönecekti. Ne kadar bundan çok pişman olacağımı içimdeki tiz ses bağırsa da o sese kulağımı tıkıyordum. Artık eski Masal yoktu! Çağrı'nın ne kadar yaralı olduğunu umursamayacaktım! O kendisinde olan yaraların aynısını bende açmıştı ve o yaraları iyileştirmek için hiçbir şey yapmamıştı. Ben ise sürekli onu iyileştirmek için kendimi feda etmiştim ama artık bunu yapmayacaktım. Bu planın sonunda Çağrı öyle bir yara alacaktı ki onun ilacı bir tek bende olacaktı ve ben onun bana yaptığı aynı şeyi yapacaktım! Acıyla kıvranırken arkamı dönüp bakmayacaktım! Yeni Masal'ı Çağrı Gürmen tanıdığına pişman olacaktı!

"Masal..."

Daldığım intikam planları arasından tiz bir sesle döndüm. Bahar kırmızı, şiş ve uykulu gözlerle bana bakıyordu. Benim de Bahar'dan alta kalır yanım yoktu. Bahar sürekli kâbuslar görüyordu ve yalnız kalmak istemiyordu. Hastaneden çıktığımızdan beri bizim evimizde kalıyordu ve ben onun yanından ayrılamıyordum. Gece Onun çığlıklarıyla uyanıyordum ve bir daha uyuyamıyordum. Neredeyse bir haftadır ikimizde bu odadan çıkmıyorduk. Ne yaparsak yapalım bir türlü Bahar'ı ikna edemiyorduk. Bahar bu odadan ve yataktan bir türlü çıkmıyordu. Onu bir türlü hayata geri döndüremiyorduk! Hala o gecede yaşayıp duruyordu! Onun bu bitik halini gördükçe Volkan'a bütün küfürleri ediyordum. O şerefsiz yüzünden Bahar bu haldeydi! Onun korkaklığının cezasını neredeyse Bahar çekiyordu.

Bahar'ın uykulu yüzüne sevecen bir şekilde gülümseyerek "Efendim tatlım..." diye Bahar'ın yanına oturdum.

Bahar yatakta doğrularak dizlerini karnına çekti ve kollarını bacaklarına bağlayarak duvara bakmaya başladı. Gözünden bir damlanın düşmesiyle Bahar hızlıca yüzünü bacaklarının arasına sakladı. Bahar'dan acı bir hıçkırık sesinin gelmesiyle ona sıkıca sarıldım. Onu konuşturmak için her şeyi yapmıştım ama o sadece ağlıyordu. Hıçkırarak ağlıyordu. En sonunda yenik düşerek uykuya dalıyordu. Bu normal değildi biliyordum fakat Bahar benim dışımda kimseyi odaya almıyordu ve beni de bu odadan çıkartmıyordu. Bir keresinde beni odada bulamayınca büyük bir kriz geçirmişti. O olaydan sonra ben de bu odadan çıkmamıştım. İkimizde berbat bir haldeydik.

Bahar'ın sırtını okşayarak "Bahar... Canım yeter ağlama artık..." diye fısıldadım.

Bahar birden beni itti ve yüzüme acıyla bakmaya başladı. Bu bakışlar her şeyi anlatıyordu. Can çekişen ruhun acısının yansıması vardı bu gözlerde...

BAY EGO YIĞINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin