ÖZEL BÖLÜM

4.2K 182 27
                                    


 

Sizlere söz verdiğim gibi 14 Şubat'a özel bir bölümle karşınızdayım. Şimdiye kadar hep Masal'ın ağzından dinlemiştik. Biraz olsun Çağrı'nın düşüncelerini okumaya ne dersiniz? Cevabınız evetse işte karşınızda Sevgililer Günü Özel Bölümümüz ;)


Çağrı'dan


 

Karşımda bulunan mezar taşına bakmaya devam ettim. Yarım saattir hiçbir şey yapmadan karşımda bulunan mezar taşına bakıyordum.

Sevgi Gürmen...

Hayatımda tek değer verdiğim insan...

Mezar taşına soğuk bir şekilde bakarken "Merhaba anne..." diye fısıldadım.

Omzumda taşıdığım ağır yüke daha fazla dayanamayarak yere çöktüm. Yanaklarımda hissettiğim ıslakla sinirle elimin altındaki toprağı avuçladım.

"Seni özledim..."

Fısıltıyla çıkan bu sözler benim tüm acılarımı açığa çıkardı. Gözlerimden akan yaşları durdurmaya çalışmıyordum. Çünkü canım çok yanıyordu. Varlığından habersiz olduğum kalbim sızlıyordu. Nefes alamıyordum. Onun o yaralı bakışlarını hafızamdan bir türlü silemiyordum. Lanet olsun ki bir türlü beceremiyordum. O yeşil gözlerin acıyla kavrulması kalbime binlerce parçaya bölmüştü.

Kalbim 18 yıldır ilk defa bu kadar acıyordu. Umut'ta bile bu kadar büyük bir acı hissetmemiştim. En son bu halde olduğumda tam bu yerdeydim. Tek farkım o zaman 5 yaşında yaralı bir erkek çocuğu olmamdı. Şimdi ise 23 yaşında yaralı bir erkek çocuğuydum. Yaralarım yaşım büyüdükçe çoğalmıştı. Her yaşımda aldığım büyük darbeler şu anda olduğum duruma getirmişti beni.

Duygusuz,

Ruhsuz,

Soğuk,

Acımasız bir pislik...

Gün geçtikçe en nefret ettiğim insana bir adım daha yaklaşıyordum. Onun rezil kanını taşıdığım yetmiyormuş gibi onun bütün özelliklerini de barındırıyordum. Zaten bütün fiziksel özelliklerim ona benziyordu. Nefret ettiğim gri gözler bende de vardı. Her gün gri gözlerimi oymamak için kendimle mücadele ediyordum. O grileri her gördüğümde bütün anılarım üzerime çullanıyordu. Nefes alamıyordum...

Ölüyordum...

Boğazımda oluşan yumruğu yutkunarak geçirmeye çalıştım. Sonra gözlerimi sertçe silerek önümdeki mezarın üstünde oluşan otları temizlemeye başladım. Sonra nazik bir şekilde toprağı okşayarak "Biliyor musun yıllar sonra ilk defa huzuru buldum anne?' dedim.

Karşıdan her zamanki gibi bir ses yoktu ama onun bana adı gibi sevgiyle gülümsediğini canlandırabiliyordum. Toprağı okşamaya devam ederken "Ben ona çakma cadı diyorum. Neden biliyor musun?" diye sordum.

Sessizliği dinleyerek herhangi bir cevap alma umuduyla mezar taşına baktım. Cevabımı almış gibi burukça gülümseyerek konuşmama devam ettim.

"Çünkü o tam bir cadı ama bana anlattığın masallardaki gibi çirkin değil. Tam aksine o kadar güzel ki ona bakınca kalbim sızlıyor. Masallardaki periler gibi güzel ve bir bebek kadar masum... Sinirlendiğinde yeşil gözlerini kısması ve dudaklarını çocuklar gibi büzmesi bana seni hatırlatıyor anne... Hemen üzülme! Elbette senin kadar tatlı olamıyor ama...

Ona çekiliyorum! Onunla ilk karşılaştığımda nefesim kesildi. O garson kıyafetleri içinde çok güzeldi. Güzelliğiyle dilim tutulmuştu. Onun güzelliğiyle o kadar şaşırmıştım ki ona doğru düzgün bakamıyordum. Elbette yüzümde her zamanki soğuk ifadem olduğu için o bunu fark edemedi ve sinirden çılgına döndü. O gün ona yaklaşmamam gerektiğini anlamalıydım. Tabi ki de senin bu aptal oğlun ondan uzak duramadı. Onu partide o kıyafetin içinde gördüğümde sinirden çıldırdım biliyor musun? Çünkü çok güzeldi ve bu güzelliğini herkes görüyordu. O sinirle onu ilk kez öptüm. İşte o an onu bir daha bırakamadım...

BAY EGO YIĞINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin