Bölüm 25

4.6K 173 59
                                    



Merhabalar... Öncelikle tatliş mi tatliş yorum yapan okuyucularımı koskocaman bir teşekkür etmek istiyorum. BU GÜZEL YORUMLARINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM :D Sizin o yorumlarınızı okudukça gerçekten yazma şevkim arttı ve sınav haftamda size bir bölüm yazmayı başarabildim ;) Maalesef nefret ettiğim o uzuuuuuuun ve zor sınav haftam başladı :( Neyse ben yine her zamanki gibi çok konuştum galiba :D

Karşınızda bay ego yığınımızın da bulunduğu güzel bir bölümümüz :D :D

25. Bölüm

Önümde duran uzun kuyruğu görmemle korkuyla yutkundum. Benim burada ne işim vardı cidden? Tam şu anda evde televizyonumun karşısında saçma sapan bir dizi izlemem gerekiyordu. Bu saatte bir barda ne işim vardı benim? Ah evet doğru şu anda zorla beni bara sürükleyen zebaniler yüzünden buradaydım. Dört kişi başımdan ayrılmayarak başımı şişirmişlerdi ve en sonunda hain bir şekilde tehdit ederek beni buraya sürüklemişlerdi. Hala da sürüklemeye devam ediyorlardı.

"Bence bu hiç de iyi bir fikir değil!" diye korkuyla fısıldadım.

Bu kadar karanlık bir sokakta bir insan selinin ortasındaydık resmen! Etrafta her tipten bir insan bulunuyordu. Ben de normal olarak tırsmıştım.

Sevda bıkkınlıkla "Bir şey olmayacak Masal, sadece abartıyorsun!" diye sürüklemesine devam etti.

Sevda'nın bu sözüyle şaşkın bir şekilde kafamı ona çevirdim. Ağzım bir karış açık kalmıştı. Sabahtan beri başımdan ayrılmayan, zorla beni buraya sürükleyen ve bunun için milyon tane tehdit savuran birisi gelmiş bana abartıyorsun diyordu. Cidden ben mi abartıyordum şimdi?

Şaşkın bir şekilde "Ben mi abartıyorum? Ciddi misin?" diye sorunca Sevda hemen "Yeter artık sus!" bakışı attı. Bu bakışı tarif edecek herhangi bir kelime bulamıyordum ama bu bakış ile birden susup kalmıştım. Bu bakışı aklımın bir köşesine yazmıştım. Zamanı geldiğinde ben de aynı ona bu bakışı atacaktım.

Ben bir süre daha direnirken gözüm önümüzdeki kuyruğa takıldı. Kuyruk o kadar uzundu ki barın girişi gözükmüyordu.

İçimde bir umutla "Baksanıza yaa burası çok kalabalık. Bizi almazlar buraya. Bence biz gidelim." dedim.

Melis benim bu sözüm üzerine kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi ve "Şimdi ablanı izle!" diye yanağımdan makas alarak barın girişine doğru ilerledi.

Melis'in arkasından Berna ve Sedef kol kola arkadaşça giderken Sevda hiç dostça olmayan bir tavırla beni kolumdan sürüklüyordu.

Sinirle kolumu çekmeye çalışarak "Hayvan mısın kızım? Kolum koptu senin yüzünden!" dedim.

Sevda az önceki "Yeter artık sus!" bakışının daha tehditkâr versiyonunu atınca ben korkuyla olduğum yere sindim ve Sevda'nın kolumu koparmasına gıkımı bile çıkarmadım.

Barın girişine geldiğimizde bir umutla görevlinin bizi içeri almamasını bekliyordum ama Melis görevlinin kulağına eğilmiş bir şeyler söylüyordu. Melis görevliden uzaklaşarak ona gülümsedi ve bir şey söyledi. Melis en son ne dediyse artık görevli ışık görmüş tavşan gibi korkuyla donakaldı. Sonra başını sallayarak kapının önünden çekilerek geçmemize izin verdi.

Melis bana zafer dolu bakışlar atarken ben ufak çaplı direnişimi gerçekleştirmeye çalışıyordum. Bu bara girmek istemiyordum. Ayrıca ayağımda bulunan bir karış topuklu ayakkabı yüzünden dengemi tam olarak sağlayamıyordum.

Bunu da anlamamıştım işte! Zebani grubu beni bu bara zorla gitmeye ikna edince zorla üstümdeki kıyafetleri giydirmişlerdi. Aslında üstümde bence kıyafet namına bir şey yoktu. Üstümde hiper süper mini payetli askılı bir elbise vardı. Elbise kısa olduğu gibi bir de dapdardı. Bu elbisenin içinde nasıl nefes alıyordum onu bile bilmiyordum inanın ki.

BAY EGO YIĞINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin