30. BÖLÜM: "DÖNÜM NOKTASI"

1.2K 65 21
                                    


İyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Christina Perri - Human

Korku.

Bu beş harf, iki hece ve tek kelimeden oluşan duygu, insanlara karşı mıydı? Veyahut insanın dayanağı mıydı, bilmiyordum. Şu birkaç aylık zaman zarfında, bu duygu ile o kadar çok yüzleşmiştim ki, hâlâ karşımda mıydı yoksa dayanağım mıydı, çözememiştim. Sağ ve sol tarafımda, üzeri beyaz çarşafla örtülmüş iki cesette bana yardımcı olmuyordu, olamıyordu. Yangına körükle gidermişçesine, bedelimle yüzleşiyordum.

Barkın, mekanik hareketlerle geriye doğru yürürken, omzumun arkasından ona bakış attım ve önüme döndükten sonra sol tarafımda bulunan cesede doğru yürümeye başladım. Her adımım, bastığım her yer ateş parçasıydı sanki... Bedenimi kül ediyordu.

Korkum, önümde kocaman bir bariyer olmuştu ve bu bariyer benim, güllelerime karşı dayanıklıydı.

Elim, cesede dokunmuştu. Elim, bedelimin bir parçasına dokunmuştu.

Derince nefes aldıktan sonra arkamdan kapanan kapının sesini duydum. Barkın beni bedellerimle yüzleştirmenin ilk adımını atmıştı. Cesetlerden birinin erkek, diğerinin kadın olduğunu kolaylıkla anlamıştım. Tek yapmam gereken, o beyaz çarşafları kaldırmaktı. Barkın'ın ruhuna karşılık bu beyaz çarşaf, alaycılığın göstergesiydi. İrkildim ve sol tarafımdaki cesede doğru yürümeye başladım. İlk önce erkek olan cesetten başlayacaktım.

Çarşafın üzerinden cesede dokunurken, ölümün soğukluğunu hissediyordum. Derince nefes aldım ve çarşafı elimle kavradıktan sonra yavaşça aşağı indirmeye başladım.

"Yapamayacağım..." diye fısıldadım ve bir adım geriye attım kendimi. Elimi cesedin üstüne koyduktan sonra, "Yapamam!" dedim ve gözlerimi kapattım. İçimdeki bana baş kaldıran kızım, o ateşten duvarların ardına sinmişti ve göz ucuyla bana bakıyordu. O ateşlerin arasında titrediğine gözlerim ile şahit oldum.

"Bedellerinle yüzleş, Lavin. Kimi öldürmüş olabilir ki?" dediğinde gözlerimi açtım ve cesede bir adım ilerledim. "Sana gözdağı vermeye çalışıyor!"

"Bilemiyorum," diye fısıldadım ve çarşafın ucundan tutup yavaşça aşağı indirmeye başladım. Nefes alışverişim artıyordu ve ciğerime dikenler batıyordu. Görüş alanıma gelen siyah saçlarla beraber derin bir nefes aldım. Biraz daha çarşafı çektikten sonra siyah, gür kaşları ile bugün öldürdüğüm güvenlik görevlisine benzediğinin kanısına vardım. Çarşafı bir anda indirdiğimde, bugün öldürdüğüm güvenlik görevlisi olduğunu doğrulamış oldum. Yüzüme hafif bir sırıtış düştükten sonra kapıya doğru bağırdım.

"Yapabileceğinin en iyisi bu mu?" deyip histerik bir kahkaha attım. "Benim bedelim kendi isteğimle öldürdüğüm güvenlik görevlisi mi? Boşuna getirdin! Allah bilir, sağ taraftaki cesette yanlışlıkla koluna çarptığım bir insandır!" dedikten sonra yüzümü sağ taraftaki cesede çevirdim. Yüzümdeki gülümseme kendini korurken, sol tarafımdaki cesedin üzerini örttüm ve vücudumu da sağ taraftaki cesede yönelttim. Beyaz çarşafın ucunu tuttuktan sonra, Barkın'ın kimleri getirdiğini gördüğümden dolayı çarşafı hızlıca çektim.

İşte o an, karşımda yatan ceset benim bedelimdi.

Kulağımda çalan müzikler, patlayan bombaların sesleri, vaveylâlar birbirine karışmışken, şaşkınlığım içimi parçalıyordu. Cesede yavaşça dokunduğumda, gözümden damlayan yaş kirpiğine düştü. Uzun sarı saçları, uzun kirpikleri, şekilli burnu ve dudağı ile karşımda yatan insan, yüreğime bir şeylerin saplandığını hissettirmişti. Zaten açık tenliydi, ölümün getirmiş olduğu açıklık onun güzelliğinden bir şey kaybettirmemişti.

ACI VAVEYLÂLAROpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz