4. BÖLÜM: "ACI"

3.1K 185 81
                                    

İyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Wye Oak- Civilian

Konya'ya vardığımızda ilk işimiz villa tipi bir eve girmek olmuştu. Karanlık bir odaya girdiğimizde Barkın ışığı açmıştı ve işkence aletleri ile dolu olduğunu gördüm. Hemen yan tarafta kelepçeler vardı ve ben, bağlanacağımı anlamıştım. Kelepçeler duvara sabitlenmişti ve bileklerimi bekliyorlardı. Duvarın hemen önünde ise tahtadan yapılmış bir masa ve üzerinde birkaç alet vardı. Ürpererek odaya girdiğimde Barkın, elini boynum ile buluşturup duvara yaslamıştı. Kelepçeler, bileğimden yavaşça geçerken hiç kıpırdamadım. Kendimi, Barkın'a bıraktım. Ne olacaksa olsundu.

Barkın, elindeki viski dolu bardağı ile keyif çatıyordu. Ben ise elimdeki kelepçelerle düşüncelerimi bir araya getirmeye çalışıyordum. Lâkin başarılı olamamıştım. Bileklerim her kelepçe ile buluştuğunda, düşüncelerimde bir kelepçe ile buluşuyor ve aklıma girmiyorlardı. Barkın bardağı sertçe masaya koydu ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Ayaktaydım ve ayak bileklerimde olan kelepçeler yüzünden ayakta durmakta zorlanıyordum. Sırtım soğuk duvarla birleşmişti ve üzerimde siyah iç çamaşırlarımdan başka bir şey yoktu. Utanma duygusundan çok, acı adı verilen parazit duyguyu tadıyordum vücudumun en ücra köşelerinde...

Barkın işaret ve başparmağını sıcak olduğunu tahmin ettiğim su dolu bardağın kenar kısımlarına tutturdu ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Bardağın içindeki sudan buharlar yükseliyordu ve tene temas ettiğinde sızılara neden olabilirdi. Barkın sarı saçlarımı sol omzumda topladı ve sağ tarafımda var yok arası olan köprücük kemiğime sıcak sudan birkaç damla damlattı. Bedenim kaskatı olurken, köprücük kemiğimin eridiğini hissedebiliyordum. Bacaklarım jöle kıvamına gelmişti ve kıvranıyordum. Su çok sıcaktı ve acıyı iliklerime kadar hissediyordum.

"Dur!" diye çığırdığımda suyu arkadaki masaya bıraktı ve hemen yanındaki buz dolu kovaya uzandı. Buzlu su ile dolu kovayı başımdan aşağı döktüğünde titredim ve Barkın'ın gözlerine baktım.

"Yapabileceğinin en iyisi bu mu?" dediğimde şuh bir kahkaha attı ve gözlerini tavana dikti. Cebinden bir çakmak çıkarttığında gözlerimi büyüttüm. Fakat cebinden bir sigara çıkarttı ve yaktı. Canım sigara çekiyordu ve bedenim sigarayı arzuluyordu. Duman, sigaradan yükselirken, bileğim kelepçeleri zorluyordu ve sigaraya ulaşmaya çalışıyordu. Barkın yüzünü bana çevirdi.

"Bu mu istiyorsun, güzelim?" deyip sigarayı bana uzattı. Fakat ben elimle kavrayamadan sigaranın külünü göbek deliğimin biraz altına döktü ve döktüğü yerin tam üzerinde sigarayı söndürdü. Dudaklarımdan boğuk bir çığlık koptuğunda bedenim acıyı kaldıramaz hâle gelmişti. Barkın eli ile sigarayı söndürdüğü yere dokunduğunda vücut ısımın düştüğünü hissettim. Aslında üşüten dokunuşu değil, buzlu suyu başımdan aşağı dökmesiydi. Dokunduğu yer acıyordu. Parmağını kaldırmadı ve boşta kalan eli ile cebinden bir çakı çıkarttı. Sonra parmağını bırakıp çakmağı yaktı ve çakının ucunu ısıttı. Çakıyı, dövmemin tam üzerine bastırdığında büyük bir çığlık kopardım. Masaya geri döndüğünde siyah göz bandını eli ile düzeltti. Kelepçelerin arasında çırpınırken, göz bandını gözlerim ile buluşturdu ve görünüşümü sıfıra indirdi. Gördüğüm, Barkın'ın ait olduğu yerdi. Karanlıktı.

Sopanın kırılma sesini duyduğumda irkildim. Bedenim yay hâlini alırken, sopayı vuracağını seziyordum. Sol bacağıma ince ama bir o kadar da acı veren bir şey değdiğinde irkildim. Vurduğu şeyin sesi kulaklarımı talan etmişti. Bu... Kırbaçtı.

"Uras... Aynısını yaptı, Özlem'e," deyip çakıyı bastırdığı yere vurdu. Bedenim kasılırken, boğazımda düğüm düğüm olan çığırışların düğümünü kopardım. Aralık dudağıma bir ip girdiğinde nefesim kesildi. Çığırışlarımı duymamak için böyle bir çözüme kavuşmuştu.

ACI VAVEYLÂLARWhere stories live. Discover now