19. BÖLÜM: "YABANCI" (1)

1.7K 98 63
                                    


Bu bölüm iki parça hâlinde yazılacaktır. Sebebi ise uzun zamandır yazamamış olmamdan kaynaklanıyor. Sizi uzun zamandır beklettiğim için kusura bakmayın. Bütün kusurlarımla, iyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Skylar Grey - Winter In Me

Başım arabanın camına yaslıydı ve manzara gözlerimin önünden film şeridi gibi geçiyordu. Havanın hâlâ kararmamış olması ve akabinde gerçekleşen nuhuset vaziyetler aklımı karman çorman etmişti. Ayriyeten harfendaz* olan Barkın'ın kustuğu kelimeler ve hareketler canımı yakmıştı. Pekâlâ, belki safderun** bir insan değildim lâkin Barkın'ın yaptığı, söylediği, hissettiği her şey beni ölüme teşvik ediyordu.

İnsanlar kötü kelimeleri ve davranışları hayatlarının bir parçaları hâline getirmişti. Bu kirli zihniyetler temizlenmeliydi, aksi takdirde dünyanın nikbinliğinden eser kalmayacaktı.

"Fatih, gördüğün benzin istasyonunda dur," dedi ve altıncı hislere inandığım kadarı ile bana baktı. "Atıştırmalık alsak iyi olur. Zira bazılarımız fena hâlde acıkmış." Gülüşü arabayı doldurdu ve yüzüne tükürme isteğim arttı. Tamam, karnım gurulduyor olabilirdi lâkin bu vaziyeti ortalığa dökmemeliydi. Barkın'a yüzümü çevirdiğimde, güldü ve gözlerini bana çevirdi. Yanıma yavaşça yaklaştığında, tuttuğum kapının kolunu sıktım ve dişlerimi birbirine bastırdım.

"Sakın," dedim. "Sakın yaklaşayım deme!"

"Tamam," dedi ve yavaşça uzaklaştı. Üzerimdeki tişörtü çekiştirdikten sonra, sağ bacağımı, sol bacağımın üzerine attım ve derince nefes aldım. Kollarım göğsümün altında birleşmişti. Gözlerim, film şeridi gibi geçen manzaraya bakıyordu ve sulanmamak için direniyordu.

"Arabayı durdur," diye fısıldadığımda Barkın omzunu silkti. "Sana arabayı durdur dedim, Fatih!" dediğimde Barkın, Fatih'in omzuna dokundu ve arabanın durmasını sağladı.

"Hadi git Lavin!" dedi ve histerikçe gülümsedi. "Siktir olup git!"

"Gidiyorum!" dedim ve kilidi açık olan arabanın kapısını açtım. Ayaklarım asfalt ile buluştu ve kapıyı elimle kavradım. Barkın'ın suratına karşı sertçe kapattım ve botlarımın izin verdiğince yürümeye başladım. Arkamdan kapı açılıp, sertçe kapandığında koşmaya başladım. Barkın'ın ayak sesleri yolu inletiyordu ve korna sesleri asfaltı titretiyordu.

"Lavin!"

"Gelme!" dedim ve hızımı arttırdım. Kolum aniden çekildiğinde, boşluğa düştüm ve Barkın'ın kolları arasına sığındım. "Benden uzak dur anlıyor musun?"

"Uzak duramam Lavin! Oyun bitmedi!"

"Bitsin istiyorum," diye fısıldadım. Barkın yüzüme doğru yaklaşıyordu ve gözlerimi kapatmama sebep oluyordu. Elim bilinçli olarak, sertçe Barkın'ın yüzü ile buluştu ve Barkın'ın yüzü sağa doğru çevrildi. "Sakın bir daha yapmaya kalkışma!" dedim ve kollarından kurtularak hemen arkamızda olan arabaya ilerledim. Kapıyı açıp, içeriye oturdum ve kapıyı kendime çektim. Büyük bir gürültü ile kapanmıştı ve tavrım, cümlenin sonuna konulan nokta misali, darbe ediciydi.

Nefesimi sinir ile soluyordum. Hava kararmıştı ve gecenin getirmiş olduğu ısı ile beraber, ter damlaları alnımdan akmaya başlamıştı. Saatlerdir seyahat ediyorduk ve ben acıkmıştım, ayriyeten sigara içmek istiyordum. Dudaklarım sigaraya, ciğerlerim sigaranın dumanına hasretti. Yüzümü, bana bakan Barkın'a çevirdim. Barkın'ın bakışları aşağılayıcı ve alaycıydı. Derince nefes aldım ve dudağımı dilim ile ıslattım.

"Ne istediğini söyle," diyen Barkın'a karşılık, parmaklarımı oynattım. "Bana söyle."

"Sigara," dediğimde yüzünün düştüğünü hissettim. Dudağının kıvrılarak hüzne büründüğünü izledim lâkin elimden sigara istemekten başka bir şey gelmiyordu. Barkın ise hiç mi hiç mutlu değildi. Sanki başka bir şey istememi bekliyordu, derin anlamlarla dolu bir şeyler.

İşaret parmağının ve orta parmağının arasına sıkışmış olan sigarayı hızlıca elime aldım ve dudaklarımın arasına sıkıştırdım. Barkın, çakmağı yaktı ve sigaramın ucunu tutuşturdu. Duman ciğerlerime tırmanırken, sigarayı dudağımdan çektim ve yavaşça üfledim. Arabanın camını açtım ve içerideki boğuk havayı temizlemeye çalıştım. Yüzümü tekrardan Barkın'a çevirdiğimde, Barkın tek kaşını kaldırdı. Sigaramı tekrardan dudağımın arasına aldım ve dumanı çektim. Barkın'ın yüzüne yavaşça üflüyordum. Sigara dumanı serkeş bir biçimde dudaklarımdan akıyordu.

"Peki, sen ne istiyorsun?" diye sorduğumda, sesimin alaycılığı Fatih'e kadar uzandı. Fatih'in dudağı yavaşça yukarı kıvrıldı. Barkın ise bozulmuş bir şekilde kulağıma eğildi ve saç tellerimin arasına nefesini üfledi.

"Elma," diye fısıldadı. "Senin elmanı."

"Bir daha alamayacaksın," diye cevap verdim. "Çok beklersin!"

"Beklemenin sonunda elmayı çöpü ile alacaksam, beklerim," diye fısıldadı. Yanaklarım çok hızlı bir şekilde kızardığında, Barkın'ın sırıtışı kulaklarımda uğuldadı. Gözlerimi kapattığımda, Barkın'ın nefesi kulağımdan uzaklaştı. Boşluğa düşmek üzere iken ruhumu tutan Barkın, bana yabancıydı. Benim bedenim ise, Barkın'ın isteklerine karşı alaycıydı.

*Onur kırıcı söz söyleyen kişilere denir.

**Saf kimse.



ACI VAVEYLÂLARWhere stories live. Discover now