23. BÖLÜM: "GÜZEL KATİL"

1.4K 77 81
                                    


İyi okumalar dilerim.

Yeni yılınızın güzel geçmesi dileğim ile!

Bölüm şarkısı: Kwoon - I Lived On The Moon

Barkın, "Şimdi..." diye fısıldadığında siyah deri ceketimi üzerimden yavaşça çıkardım ve arka taraftaki masaya fırlattım. Şortumun belini biraz daha yukarı çektikten sonra saçlarımı savurdum ve Barkın'ın uzattığı silaha baktım.

Ellerim yavaşça silahı kavradığında, yarım kalan şeylerin tamamlanmaya başladığını fark ettim. Masumiyetin sadece bebeklere ait olduğunu, büyüdükçe masumiyetin kârdan çok zarara mal olduğunu fark ettim. Lâkin fark etmek yetmezdi, zira fark etmek bir şeyleri başarmanın ilk adımıydı.

Hâli pür melâllerimin, bu dar-ı dünyada gittikçe artmaya başladığını hissettiğimden beri, bir şeylerin yolunda gitmeyeceğinden emindim. Karşımdaki adamın yüz ifadesi, tam da anlatmak istediklerimdi. Barkın ise nefesini boynuma üfledikçe, düşünme yetimi kaybetmeye başlıyordum. İşte, ölüm ve hayat arasındaki ince çizgi, bu namlunun ucundaydı. Barkın'ın nefesi bana hayat verirken, tam karşımda duran adamın yüz ifadesi ise bana ölümü veriyordu.

Barkın, "Beni dikkatle izle," diye kulağıma fısıldadığında, bir iki adım geriye giderek Barkın'a yol verdim. Lahzada gerçekleşen, yumruk ve bağırtı sesi depoyu inlettiğinde, gözkapaklarım istemsizce biraz daha açıldı. Kollarım göğsümün altında birleşmişti ve gözlerim olanları sakinlikle izliyordu.

"Polisi araman sana ne kazandırdı?" diye bağırdığında, kan revan içinde kalmış adam gözkapaklarını zorlukla açtı. Dudağından, çenesinin bitimine kadar akan kan, tüylerimi havaya dikmişti ve içimdeki küçük kız sakince fısıldamıştı.

"Güçlü ol, Lavin."

Güçlü olmak ne demekti? Can Yücel'in dediği gibi, "Hayatın acı sürprizlerini nasır tutmuş duygularla kucaklayabilmekti." Bu söz evvela mükemmeldi. Lâkin her insan için güçlü olma kavramı farklılık gösterirdi. Zengin için, fakir için, hasta için ve bu örneklere benzer insanlar için farklı kavramlardı. Zengin bir insan parasını, fakir bir insan son kalmış umut kırıntılarını, hasta bir insan şifa bulmanın yollarını güç edinirdi. Güç bazı insanlar için, meyustu.*

"Ne kazandırdı?" dediğinde, başımı sağa sola salladım ve Barkın'a dikkat çektim. Adam, öksürdükten sonra başını zorlukla kaldırdı ve dudaklarını araladı.

"Sokağımızın huzurunu sağladı."

"Huzurunuzu sikerim!" diye bağırdı ve adamın karın boşluğuna sertçe yumruk attı. Adamın nefesi, düğümlenerek boğazına takıldı ve hırıldama olarak dudaklarından çıktı. "Acıdan kıvrandıracağım seni!" dedi ve arka cebindeki silahı yavaşça çıkarttı. Hareketlerini, aksiyon filmi izler gibi izliyordum. Öyle şaşkın, öyle meftun olmuş bir vaziyette.

Saniyeler sonra inleme sesi kulağıma ulaştığında, gözlerimi Barkın'a çevirdim. Kasılmış çenesi ve kararlılığıyla sapladığı bıçağı, adamın karnına biraz daha bastırdı ve alnından akan teri silerek adamın üzerine sildi. O, Barkın Yüksel'di. Soğukkanlılığın sözlük anlamıydı.

Dün akşam, saat sekiz sularında hanemizde kopan küçük kıyametimiz aklıma geldikçe, dudaklarım aralanıyordu. Polis ışıklarını gördükçe ve arabalarının çıkardığı siren sesini duydukça, Barkın'ın dün geceki yüz ifadesi aklıma takılacaktı.

O gece, sokak lambasının yansıttığı ışık ile beraber kirpiklerine düşen Barkın'ın ruhunun gölgesi, yutkunma ile kaybolmuştu. Adım ve telsiz sesleri, bir belanın çağırıcısıydı. Lâkin Barkın, alışkındı. Ne yaptığını ve yapacağını biliyordu. Ayağını pencere pervazına attığında, elini yavaşça uzatmıştı. Ben ise o an, arafta kalmıştım. Barkın'ın eli cehenneme, polisin adımları cennete -evime- davet ediyordu. Her zaman ki gibi, içimde filizlenmeye başlayan karanlık tohumlarıma dayanarak cehennemi seçmiştim. O an pencere pervazı benim için cehennemimin kapısıydı.

ACI VAVEYLÂLARWhere stories live. Discover now