9. BÖLÜM: "ÖZGÜR"

2.1K 139 82
                                    

İyi okumalar dilerim.

Bölüm şarkısı: Birdy - Wings

Hayatım boyunca sürprizlere hep açık olmuşumdur. Benden habersiz yapılan ama benim için yapılan her jest hoşuma giderdi. Büyük ya da küçük fark etmezdi. Söylemiştim, ben her türlü jeste ve sürprizlere açıktım. Lâkin şu an gördüğüm benim için büyük bir sükût-u hayaldi. Gözlerim, bu manzarayı görmeyi reddediyordu ama beynim ısrarla, "Sen bu manzarayı gördün!" diye diretiyordu. Barkın'ın elini belimde hissettiğimde irkildim. Nefesini boynuma üflediğinde ayağım istemsizce bir adım öne gitti. Duvardaki her resim, koparılmayı bekliyordu. Her anım, fotoğraf makinesine dökülmüştü. Artık, "Bu benim özelim değil..." diyebilirdim rahatlıkla. Çünkü mahremiyet denen bir şey artık benim lügatimde yoktu.

Barkın'ın elini belimden çektim ve duvara yaklaşmaya başladım. Elim, polaroid fotoğraf makinesi ile çekilmiş fotoğraflara gitmişti. Bir fotoğrafı elime aldığımda dudaklarım aralanmıştı. Sadece Uras'ın ve benim bildiğim göle, üçüncü bir şahıs mı getirmişti? Sırf, bu fotoğraf için... Kendime acımıştım, ruhum bana acımıştı. Fotoğrafın arkasını çevirdiğimde bir not vardı. Gözlerim okumayı reddediyordu ama ben bu reddetmeye karşılık ısrarla okudum.

26.05.2015

Her gün biraz daha karanlıktan uzaklaşıyorum. Teşekkür ederim, aydınlığım.

Fotoğraf parmağımın arasından kayıp giderken, kullanılmış duygusunu tekrardan bedenimin en ücra köşelerinde hissettim. Dilimde acısı, kulağımda uğuldaması bariz belliydi. Ben, kullanılmıştım, bir insanın menfaatleri üzerine... Başımı kaldırdım ve Barkın'ın dokunduğu masaya dikkat çektim. Masanın üzeri bir hayli tozlanmıştı ve tozlar, buradan gözüküyordu. Dizlerimin üzerine çöktüm ve tavandaki resimlere baktım. Güldüğüm, ağladığım, sinirlendiğim ve aklıma gelebilecek her duyguyu yaşadığım anlar, polaroid fotoğraf makinesine dökülmüştü. Barkın'ın gözleri beni bulduğunda elim ile durdurdum ve gözümden yaş akmasına izin verdim.

"Uras böyle birisi değildi," dediğimde Barkın aşağılar gibi güldü. Başını iki yana salladı ve ellerini beline koydu.

"Emin misin?"

Bu soru, dilimi kördüğüm etmişti. Hangi söz bu sorunun cevabını verebilirdi? Barkın'ın iki dudağından çıkan her söz, beni darmaduman ediyordu. Barkın, muazzam bir zattı vesselam. Amiyane tabirle anlatılırsa, kelimeler yetmezdi. Lâkin biz, katil ve kurbandık. O benim için tehditkârdı.

"Emin değilim, artık," dedim dilimin düğümünü çözerek. Uras'a söyleyebileceğim herhangi bir kelime yoktu. Hiçbir sıfatı ona yakıştıramıyordum. İnsanlar kötü sözleri hak ediyordu. Peki, kötü sözler insanları hak etmek için ne yapmıştı? İşte orası tam bir meçhuldü. Meçhulün ötesine gidememişti.

Barkın, "Neden Uras'ı öldürdüm? Düşünsene, güzelim," dedi ve başıma iki defa vurdu. Elime bir fotoğraf daha verdiğinde gözlerimi kapattım ve derince nefes aldım. Alamazdım. Bunu kendime yapamazdım, yapmamalıydım.

"Verme, lütfen," diye fısıldadım ve sırtımı soğuk zeminle buluşturdum. Takatim kalmamıştı. Bu fotoğrafları görmek yeterince yormuştu. Bir de arkasındaki yazıları okuyamazdım. Kendime o eziyeti çektiremezdim. Saçlarımda hissettiğim sert dokunuş ile gözlerimi açtım. Barkın beni sertçe masaya attığında, sırtımdaki sızılar kendini belli etmişti.

"Ya zorla ya da güzellikle, Lavin! Güçlü olacaksın, o yazıların hepsini okuyacaksın! Anladın mı?"

"Okumayacağım," dediğimde masanın köşesinden kaldırdı ve pencerenin kenarına fırlattı. Başım bu sert birleşme ile sarsılmıştı. Barkın, masanın çekmecesini açtığında titredim. İçimden bir ses burada da canımın yanacağını belli ediyordu. Masada bulduğu ipler ile duvara sindim. Duvar beni korusun, içine hapsetsin istedim. Lâkin sadece istedim.

ACI VAVEYLÂLARWhere stories live. Discover now