20. Bölüm

1.5K 146 18
                                    

Merhaba, sevgili ejderha okuyucularım. Nasılsınız? Soru cevap kısmını sanırım Çarşamba-Perşembe yapacağız. Ancak o zamana hazır olur sorular. Neyse yb 1254 kelime. Bölüm okurken hafif hüzünlü bir şarkı açıp öyle okuyun lütfen. Bu arada hala şarkı önerilerinizi bekliyorum. Neyse size iyi okumalar.

Melek

Kırılmak ne kadar kolaydı? Peki kırmak? Kalp kırmak mutlu eder miydi insanı? İnsan kötü değilse neden mutlu etsin ki?

Değil mi? Ama öyle olmuyordu işte. İnsan kötü olmasa bile kalp kırıyor ama bununla mutlu olmuyordu. Hatta bilmeden kırıyordu kalbi ama bazen o kişiyi kendinden uzaklaştırdığı için mutlu oluyordu. Bazen uzaklaştırmak gerekiyordu insanları.

Peki Miray? Miray'ın yaptığı neydi? Evet, doğru aslında bir şey yapmamıştı. Sadece Can'ın onun öleceği zamanı öğrenmesine neden olmuştu. Miray'ı çok sevsem de şu an onu boğmak istiyordum. Bunu nasıl yapabilmişti?

Tamam, o yer saklanmıştı ama Miray sanki Can'ın huyunu bilmiyordu. İlgisi genelde saklanmış şeyler çekerdi ve özellikle de detaylar. Ve sonunda Can, Miray'ın ölüm yılını bulmuştu.

O an bende onu izliyordum ve yıkılışını görmüştüm. Ona sarılmak istemiştim ama tek yapabildiğim cama dokunmak olmuştu.

"Can." demiştim hıçkırarak elim camda onu severken. Kardeşinin ölüm yılını öğrenmek nasıl hissettirirdi ki insana? Yıkılmak, işte asıl yıkılmak buna denirdi.

Can oradan çıkıp Mert'in odasına geldiğinde ve onunla konuştuğunda, gerçekten konuşmaya ihtiyacı vardı. Bu konu hakkında ama anlatamazdı ki ona. O yazı bunların hepsini engelliyordu.

Şu an onun yanında olmalı ve ona destek olmalıydım. Konuşmalıydık. Bana içini dökmeliydi. Kalbim acıyordu. Can uykuya daldıktan bir sonra onu izlemeyi bıraktım. Gözlerim ağlamaktan şişmiş olarak ona döndüm. Geçide. Bana duygusuz gözlerle bakıyordu.

Onun bu halini gördüğümde bu sefer Miray için ağlamaya başladım. Nasıl dayanmıştı bu acıya? Ölümünü bile bile nasıl yaşamıştı? Ya daha önce ölseydi? Birçok defa kendini öldürmeyi denemişti ama biz hep ona engel olmuştuk. Belki de ona engel olmamız gerektiği için yapmıştık bunu. Belki de kaderdi hepsi. Miray o zamana kadar yaşamak zorundaydı ve bunu ancak biz başarabilirdik. Ona destek olarak yapacaktık bunu.

Geçit bana hala duygusuz gözlerle bakıyordu. Daha sonra ise bir yere gitti ve iki saat boyunca gelmedi.

"Yemek yemeli ve su içmelisin." dedi sakince ve elindeki tepsiyi önüme koydu iki saat sonunda.

Ona bakmadım, onu duymadım bile. Tek düşündüğüm Miray'ın çektiği acıydı. Öleceğini bile bile nasıl Mert'i sevmişti? Öldüğünde onun acı çekeceğini bile bile bu acıya nasıl katlanmıştı? Ben yapamazdım. Sanırım bunun için çok büyük bir irade lazımdı. Çok büyük bir güç. Miray güçlüydü. Güçsüz olduğunu düşünse bile güçlüydü. Yoksa bu acıya nasıl katlanırdı?

"Yemek Melek. Yemek yemeli ve su içmelisin. Vücudundaki suyun çoğunu kullandın ağlayarak. İki saat ağlamak çok fazla." dedi duygusuzca.

Sinirle ona döndüm. Hızla oturduğum yerden ayağa kalktım ve onun üzerine yürüdüm sinirle.

"Sen ne kadar duygusuz bir insansın ya! O Kraliçe'n senin. Bütün ejderha ırklarının kraliçesi, yaratıkların bile. Hiç düşünmüyor musun?" diye bağırdım sinirle.

"Öncelikle ben insan değilim. Bir Kraliçe gider, başka bir Kraliçe veya Kral gelir. Düzen ilerlemeye devam eder. Herkes ölecek sonuçta." dedi sakince. Gözleri buz gibiydi. Gözlerine bakmak içimin yanmasına neden oluyordu ama bu hissettiğim ateşin yanması değildi, çok soğuk bir buza değdiğinizde soğuktan eliniz yanar ya onun yanmasıydı.

Ejderha Kız 3; Kehanetin İzleri #Wattys2016Where stories live. Discover now