11. Bölüm

1.4K 152 18
                                    

Merhaba ejderha okuyucularım. Bu bölümün videosu Yağmur Oya'ya özel. Senin için çektik videoyu kuzum.

Sizde soru sorarsanız bana özelden veya buraya soru atarsanız size özel de video hazirlayabiliriz. Bakalım bu bölümde bizi neler bekliyor. Bölüm şarkısı kolpa -gurur benim neyime? Iyi okumalar. Umarim begenirsiniz. Fesatli günler dilerim. Yazım hataları olabilir. Özür dilerim şimdiden.

Not; Ahmet Bakan'ın can kırıntısı kitabına bakmalısınız bence.

Mert

Nefes almak ne demekti? Kalp atışı neydi? His neydi? Sevgi neydi? Beden neydi? Aşk neydi? Tutku neydi?

Bilmiyordum. Bunların cevabını bilmiyordum. Her dakika bedenim uyuşuyordu. Bu iyi anlamda bir uyuşma değildi. Mesela Miray'ın dokunduğu yerin uyuşması gibi değildi. Çook farklı bir uyuşmaydı. Hissizleşiyordum gittikçe. Elimi ovmaya başladım. Ama his yoktu. Sinirle sıktım elimi ama his yoktu yine.

"Nerede kaldı bu lanet olasıca kadın?!!!!" dedim sinirle.

"Daha sadece 45 dakika oldu Mert." dedi Can sıkkınca.

"Kadın ne demişti ki?" dedim sinirle elimi ovuşturmaya devam ederken.

"1 saat. Aklın nerede senin?" diye sordu Can biraz sinirle.

Ona sinirle baktım ve, "Sence?"diye sordum sinirle. Daha fazla oturamayacaktım sanırım. Sinirle ayağa kalktım ve kapının önünde ileri geri gidip gelmeye başladım. Bu arada Can'da sandalyeme oturdu.

"Rolleri değiştik ha?" dedi gülerek ama yüzündeki gülümseme sahteydi biliyordum. Ona sadece bir bakış attım daha sonra ise işime yani ileri gidip gelmeye devam ettim.

Ne yapabilirdim? Ne yapabilirdim? Tabi ki de hiçbir şey yapamazdım. Benim gibi sadece bir Su insanı ne yapabilirdi ki? Sonuçta o koskoca bir büyücüydü. Sinirle başımı salladım.

"Ben dayanamaycağım sanırım." dedim aniden durarak.

"Sakin ol Mert. Bırak kadın işini yapsın. O bir büyücü eminim ki diğer doktorlardan daha iyidir. Sadece otur ve 12 dakika kadar bekle. Emin ol ki zaman dolar dolmaz teyzesi ortaya çıkacaktır." dedi Can bana sakince bakarak.

"Ben, sanırım burada daha fazla kalamayacağım. Nefes alamıyorum." dedim tişörtümün yakasını çekiştirerek ve oradan çıkmak için adım attım ama adımım Can'ın beni kolundan çekmesi ile durduruldu.

"Nereye gittiğini sanıyorsun? O senin için kaç defa kendini defa etti? Kaç defa senin için öldü? Kaç defa dirildi? Ama sen onun başında bile duramıyorsun. Buradan gidemezsin. Evlilik yemininizi hatırla. Ona söz verdin. Onun her daim yanında olacağına söz verdin. Nerede o sözün? Silindi mi?" dedi sinirle. Gözlerinden ateş çıkıyordu resmen.

"Silinmedi. Sadece-" dedim üzgünce.

"Sadecesi falan yok Mert. Burada duracak ve Miray'ı bekleyeceksin." dedi sinirle.

"Tamam, sakin ol. Ben burada bekleyeceğim." dedim benden beklenmeyecek bir uysallıkla. Ama kapının önünde hızla ileri geri gitmeye devam ettim. O ise koltuğa çöktü. Sanırım içimde bir şeyi hareket ettirmişti. Belki de kötü durumumda her zamanki gibi o liderliği ele almıştı ve beni de bir bataktan çıkarmıştı.

Kaç dakika geçmişti? Bilmiyordum ama yeteri kadar geçtiğine emin olduğum için hızla kapıyı açmak için uzandım ve o anda kapı açıldı. Dışarıya büyücü çıktı. Üstü başı dağılmıştı.

"Benim bir saat dinlenmeye ihtiyacım var. Daha sonra size açıklama yaparım." dedi kadın ve yorgunca odadan çıktı. O anda Raylon geldi ve kadına destek olarak onu sanırım misafir odalarımızdan birine götürdü.

Hızla Can da ben de odaya girdik ama odadaki manzara Miray zehirlenmeden önceki hali ile aynıydı. Yani Miray hala uyuyor vaziyetteydi. Içimdeki duygu düğümü biraz çözüldü ama çok az. Çünkü ben Miray'ın uyanmış olarak bana bakacağına, gülümseyeceğine ve kızacağına o kadar inanmıştım ki onun öylece yatması garip hissetirmişti. Hayır, garip değil boş hissettirmişti.

"Belki de uyuyordur sadece." dedi Can üzgünce.

"Belki." dedim üzgünce ve gidip bir koltuğa oturdum. "O kadın neden bize bir açıklama yapmadı ki?" dedim sinirle ve koltuğun yan tarafına vurdum.

"Kadının o kadar yardımından sonra biraz dinlenmesi lazım değil mi sence de? Görmedin mi saçı, başı dağılmış kadının." dedi üzgünce ve daha sonra yatağın yanına gidip elini tuttu. Bu davranışına sinir olmamaya çalıştım.

"Ama sonuçta o iyi. Sanırım zehri sonunda vücudundan atmış. Seljna gerçekten güçlü bir büyücü." dedi sakince ve Miray'ın elini yerine koyup yanıma geldi.

Karşımdaki sandalyeye oturdu ve, "Sanırım şimdi yapabileceğimiz tek şey beklemek." dedi üzgünce. Ve oturup beklemeye başladık.

^^^^^^^^^^
Anılara dalmıştım yine ama bu dalışım açılması ile bölündü. Daha doğrusu dalışımız. Can da ben de anılara dalmıştık ve birbirimize anlatıyorduk. Tabi bunu çook uzun bir süre daha yapacağımızı bilmiyorduk. Kapının açılması ile ikimizde başımızı kaldırıp baktık. Orada Selina denen kadın vardı.

Kadın önceki o neşeli halinden eser olmayan görüntüsü ile karşımıza geldi ve ikimize de reverans yaptı.

"Majesteleri, Ekselansları." dedi sakince.

"Bize lütfen öyle demeyin. Siz sonuçta Miray'ın teyzesisiniz." dedim hemen.

"Aslında manevi teyzesiyim. Gerçek kan bağımız yok. Annesinin çocukluk arkadaşıyım. Ama bu onun güçleri olmadığı anlamına gelmiyor." dedi ve göz kırptı. "Neyse konumuza dönelim gençler." dedi daha sonra sakince ve odanın içinde gezinmeye başladı.

"Miray'ın kanını temizledim ama bir süre, uzun bir süre boyunca uyumam gerekiyor. Bu nedenle misafir odalarınızdan birini kullanabilirsem müteşekkir olurum." dedi üzgünce.

"Neden? Normalde güçlü bir yere gitmeniz gerekiyor mu ?" diye sordu Can merakla.

"Burası güç barındırıyor. En büyük gücü. Ben de bir süre bu güçten faydalanabilirsem ne mutlu bana. Hem uyuduğum süre boyunca size koruma kalkanı da sağlarım. Karşılıklı bir anlaşma yapmış oluruz." dedi. Kadın yorgunca gülümseyerek.

"Peki sizin uyumanız ve güç toplamanız Miray'a bir zarar vermeyecek değil mi? Çünkü o zaman anlaşma falan olmaz." dedim sakince.

Can bana salak mısın diye sordu gözleri ile. "Kadın sence hiç manevi yeğenine böyle bir şey yapar mı?" dedi içinden.

"Kesinlikle öyle bir durum olamayacak. Güç topraktan geliyor. Burası resmen bir güç merkezi. Saray zaten bu yüzden burada. Her şeyin kaynağı burası." dedi sakince.

"Tamam o zaman anlaşma yapıldı." dedim hemen gülümseyerek.

"Şimdi size Miray'ın durumunu anlatayım. Miray'ın bedenindeki zehir temizlendi ama uyandıramadım. Çünkü beyni kendi kendini kilitlemiş. Oraya giremedim bile. Ama içimde bir korku var. Beynine bir şey olmuş gibi." dedi ve durdu. "Biliyorum sandığı hallettiniz. Ama sorun o değil. Başka bir şey. Sanırım bunu bir süre araştırmak gerekecek. Keşke daha önce gelseymişim." dedi üzgünce.

"Neredeydin ki?" diye sordum hemen.

"Ziyaret etmem gereken bazı yerler vardı." dedi üstü kapalı bir şekilde. "Neyse. Ben uyuduğum süre boyunca araştıracağım. Benim için kolay iş. Sanırım artık gitmeliyim. Daha önce hazırlık yapacağım. Uyumadan önce." dedi ve odadan çıktı.

Bizi kendi düşünce denizimizde boğulmaya bıraktı.

Ejderha Kız 3; Kehanetin İzleri #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin