10.Bölüm Aşık Bir Kalbe Kimsenin Sözü Geçmez...

Start from the beginning
                                    

Sustu. Devamını getirmedi Azat. Yine başına iş açılmaması için kesti sesini. Begüm'le uzatmayacaktı.

"Giyersem ne olur he ne olur? Ne yaparsın?"

Kendisine diklenen Begüm'e karşı sabır çekti ve o kara gözlerinin ürküten bakışları arasında anında Begüm'e cevap verdi.

"Koparırım senin o dilini! Şu nişan atılana kadar hareketlerine çeki düzen vereceksin".

"İstediğimi yaparım. Sen de ailende umurumda değil, biz böyle konuşmadık birbirimize karışmayacaktık."

"Begüm!"

Üzerine doğru gelen Azat'tan uzaklaşmak için geri geri yürüyen Begüm, kaçacak daha fazla yeri kalmadığını sırtının duvara yaslanmasıyla anladı ve kendisine Azat'ın daha fazla yaklaşmaması için elini Azat'ın karnına koydu.

"Uzak dur benden..."

Sessiz çıkan sesi masum bakışlarıyla konuşan Begüm yakınlıklarından dolayı rahatsız olmuş bir parçada Azat'ın bakışlarından korkmuştu.

Azat, kafasını eğip karnına değen kendine oranla küçük bakımlı ele baktı. Begüm'ü bir tek korkuttuğunda yola getirdiğini bildiğinden elini tutup karnında çekti ve sıkıca kavrayıp tutup genç kızı çekiştirmeye başladı. Bunu yapmayı hiç istemiyordu söz vermişti kendisine ama Begüm  onu dinlemiyordu. Ailesi bilenen bir aileydi kimse Karaaslan gelini deyip ağzını kötü açtırmasına müsaade edemezdi. Begüm'e söylese de sanki anlamıyordu.

"Nereye götürüyorsun beni?"

Azat tarafından çekiştirelen Begüm az önceki o cesaretli Azat'a karşı çıkan halini ürken tarafına bırakırken merdivenleri zorla Azat'ın çekmesinden çıkarken ayağını basamağa çarpmasıyla inleyip gözleri doldu.

''Ah ayağım.''

Azat anlık durup Begüm'e baktı sonra önemli bir şey olmadığına karar verip bileğinden tuttuğu Begüm'le basamakları çıkmaya devam etti.

Göz yaşlarını tutamayan Begüm, masum bir çocuk gibi ağlarken elini çekmek istedi ama Azat'ın gücüne karşı gelemedi.

''Bıraksana nereye götürüyorsun. Şimdi bağırıp annenleri çağıracağım bak.''

"Kes sesini Begüm."

Ürküterek baktığı kara gözlerini açarak konuşurken Begüm'ü çekiştirerek merdivenleri çıkardı ve odasından içeriye girip kapıyı kapattı.

"Azat..."

Geri geri yürüyen Begüm, göz yaşlarını silse de yerine yenileri ekleniyordu. Bu kadar tepki verecek ortada ne vardı anlamıyordu alt tarafı bir şorttu.

"Bir daha bana karşı gelirsen, sözümü ikiletip bu kılıkta ortalıkta gezip benim adıma laf getirici hareketlerde bulunursan, yemin ederim Begüm aylar önce yapmadığımı yapar seni..."

"Sus.." dedi Begüm, Azat'ın sözünü kesip Azat'ın dudaklarına elini kapatıp fısıldadı. Kötü bir şey duymak istemiyordu. Tekrar başları belaya girsin istemiyordu.

"Kurma o cümleyi sus."

Korkuyordu Begüm... Her ne kadar haftalar önce Azat ''seninle işim yok, yaptıklarım için özür dilemeye gelmiştim'' dese de bir gün olur da kendisine dokunur diye korkuyordu. Ona güvenmiyordu. Güvenecek kadar iyi bir geçmişleri olmadığı gibi nasıl biriydi tam bilmiyordu bile.

Azat dudaklarına değen narin parmaklara baka kaldı. İlk kez içinde bir yer ılık ılık oldu.

''Çok mu sert konuştum?'' diye düşünürken Begüm'ün yaşlarla parlayan gözlerine değen gözleriyle içi sızladı. Anlamıyordu bazı şeyleri. Begüm zaten gününü gün eden bir kız değil miydi. İstanbul da bu böyle değil miydi.

AŞKIN BEDELİWhere stories live. Discover now