7. BÖLÜM: "KARANLIK"

En başından başla
                                    

"Uras benim eski sevgilimdi ama seninle sevgili iken asla ve kat'a bana yüz vermedi. Uras ve ben karanlıktık. Uras, karanlıktan sıkıldı ve aydınlık aramaya çıktı. Seni buldu ve aydınlığa erişmeye başladı," dedi ve durdu. Gözlerime baktığında kaşlarımı çattım ve baston kilidin ucunu boynuna biraz daha yaklaştırdım. Soğumuş olmalıydı. Çünkü herhangi bir tepki vermiyordu. Çakmakla ucunu ısıtmaya devam ettim ve Bahar'ın gözlerinden gözlerimi kaçırdım.

"Devam et!"

"Senden önce de, Özlem diye bir kıza ulaştı. Ama o kız, benim için engel değildi. Çünkü o da, karanlık bir adamı aydınlığa yükseltiyordu. Uras'a yüz vermeyecekti. Uras sinirlendi ve Özlem'e tecavüz etti en acımasız şekilde... Sonra, Uras seni buldu," dediğinde gözlerim Barkın'ı buldu. Elini yumruk yapmıştı ve derin nefesler alıyordu. Barkın'ı bu denli güçlü yapan yegâne şey, aydınlığına duyduğu bağlılığın bir anda yok olmasıydı. Barkın yaralı bir adamdı ama yarasını göstermeyecek kadar güçlüydü.

Barkın, "Özlem'in adını ağzına alma!" diye bağırdı ve cebinden silahını çıkarttı. "Uras şerefsizi sadece sana layık olabilirdi zaten, aptal!"

"Uras'ın seçimleri beni ilgilendirmezdi Barkın! Beni daha yeni tanıyorsun, bende öyle! Beni yargılama!" diye bağırdığında Barkın silahını yere attı ve elindeki kırbacı Bahar'ın açıkta kalan bacaklarına vurdu. Tiz bir çığırış kopardığında yüzüne sert bir tokat indirdi ve sandalyelerle düşmesini sağladı.

"Seni senden daha iyi tanıyorum, Bahar! Uras'ın yanında nefes alman bile seni yargılamam için yeter. Seni tanımayan mı var sanıyorsun? Sen ruhunu satmış bir kadınsın!" dedi ve saçlarına asıldı. Masanın üzerinden levye alıp, kaburga kemiklerine vurduğunda kırılma sesi boş odayı inletti.

"Beni tanıdığına adım gibi eminim. Çünkü sende bu çukurun dibindesin!" deyip levyeyi elinden fırlattı. Ben olanlara seyirci kalırken, Barkın'ın gözlerini beni buldu ve yerden kalktı.

"Elini uzat," dediğinde elimi uzattım. Elime silah bıraktığında gözlerim Barkın'ın gözleri ile buluştu. Elim, silahı kavradığında yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Barkın, belimden tutarak beni yönlendiriyordu. Bahar'ın karşısına geçtiğimizde Barkın kulağıma eğildi.

"Ben sana vur demeden sakın vurma," diye fısıldadığında başımı sağa sola salladım ve silahı Barkın'a uzattım. Barkın, elime tutturduğunda Bahar'a baktım.

Barkın, "Uras'ın asıl evi nerede?" diye sorduğunda Bahar gözlerini kıstı.

"Ereğli'de..." dediğinde Barkın kulağıma eğildi ve nefesini üfledi. "Vur!" diye fısıldadığında gözlerimi kapattım.

"Yapamam!" diye fısıldadığımda Barkın, Bahar'a baktı ve gülümsedi. "Bahar'ın gözlerinin içine bak! O, masum değil," dediğinde derince nefes aldım ve gözlerimi açtım. Bahar'ın gözlerine baktığımda bana gülümsüyordu. Bu, beni deli etmeye yeterdi. "Hadi, güzelim. Vur!" diye fısıldadığında gözlerimi kıstım ve tetiği çektim. Namludan çıkan sert ve ölüme davet eden o ses, Bahar'ın alnında son bulmuştu. Gözleri açıktı ve kanlar akıyordu. Üzerimizdeki siyah tişörtler kana bulanmıştı ve benim katil olduğumu belli ediyordu. Silahı bir hışımla yere attım. Ben ne yapmıştım? Barkın, kolumdan tutup yüzüne bakmamı sağladığında dudaklarımı araladım ve Barkın'ın gözlerinin içine baktım.

"Ben katilim," diye fısıldadığımda başını sağa sola salladı. Başım, Barkın'ın omuzları ile buluştu ama sarılmadık. Bu, senden güç alıyorum gibi bir şeydi. Başka bir anlamı yoktu. Çünkü ikimizde birbirimize göre katil ve kurbandık.

"Katil değilsin, aydınlık," dediğinde acımtırak bir şekilde gülümsedim ve yerde kanlar içinde yatan Bahar'a baktım. Gözleri açıktı ama bilinci kapalıydı. Hava kararmaya başlamıştı. Bende, havanın kararması ile karanlık olmaya başlamıştım.

ACI VAVEYLÂLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin