32.Bölüm -FİNAL-

1.3K 40 17
                                    

Bölüm şarkısı Majeste-Aşk Dediğin.

-

- 1 yıl sonra -

Yeni bir başlangıç yapmak bana her zaman uğraştırıcı ve zaman kaybı gibi gelirdi.

Çünkü yeni bir başlangıç için bir son gereklidir. Ve ben sonlardan bu denli nefret ederdim.

Bir şeyin hep sonu vardır. Her zaman mutsuz olan sonlar.

Mutluluk sonlarda olmaz. Ya hikayenin başlangıcında, ya da hikayenin ortasında olur. Fakat sonlarda olmaz.

Mutlu sonlara umutla koşuyoruz velakin umutlar boş çıkıyor.

Benim sonumun herkesten farklı olup mutlu olmasını istiyorum. Mutlu sona bir şekilde ulaşmak istiyorum.

Bu bir yıl içinde değiştiğim yönlerden biri de mutluluğu benimsememdi. Eskiden bir başlangıç yaptığımda sonunu düşünmez, akışına bırakırdım.

Birde turuncu saçlarımı sarıya boyatmıştım. Yıllardır benimle olan turuncu saçlarımı, ilk defa boyatmıştım.

Yeni bir başlangıç yapıyorsak kendimizi de yenilemeliyiz.

Ve babamı kaybettim. Kalp krizinden hiç beklemediğimiz bir anda vefat etmişti.

Kendimi bildim bileli bir diğer korkumda mezarlıktır. Babam öldüğünde ise mezarlıktan korkmamayı öğrenmiştim.

İlk günler şoku atlatamamış olsamda zamanla acının hafiflediğini hissediyordum.

Asla geçmiyordu. Sadece acının yükü azalıyordu.

Annem ise perişan olmuştu. Babama olan sevgisini çok iyi bilirdim. Babama ne kadar güvendiğini, sadıklığını...

Annem zoraki iyileşmişti. Artık unutmuştu. Fakat en olur olmadık zamanlarda aklına geldiğinde acısını çok daha iyi anlıyordum.

En iyi arkadaşlarımdan biri olan Dolunay, Doruk ile hiç ayrılmamışlardı. İlişkileri örnek gösterilecek durumdaydı. Sıkıldığında gidip hiç tanımadığı kızları öpen Doruk, Dolunay'la ilişkilerinin olduğu süreçte başka bir kızla konuşmamıştı bile. Dolunay Doruk'u yola getirmişti.

Poyraz ile arkadaşlığımız hiç bozulmamıştı. O da en iyi arkadaşlarımdan biriydi. Bir abi gibi beni hep koruyup kollardı. Bir ara benim için kavgaya bile girmişti.

Ada ise bana eskisi kadar bulaşmıyor, yeri gelince iyi bir kız olabiliyordu. Eskiden yaptığı kötülükleri artık yapmıyor, kendini herkesten üstün görmüyordu. Bu Ada'yı sevmiştim.

Buse ise Tuna'ya verdiği sözü tutup Tuna'nın yanına gitmişti. Açıkçası ortalıklarda hiç görünmediği için ben öyle düşünüyordum.

Tuna hâlâ rehabilitasyon merkezinden çıkmamıştı. Onun yokluğunu kimse bize kötülük yapmadığında hissediyordum. Ama Tuna için ve bizim açımızdan doğru olan buydu. Oradan çıktığında daha insancıl, intikam duygusuyla yanıp tutuşmayan ve değişmiş bir Tuna göreceğimden emindim.

Ve Rüzgar...

Rüzgar'ın sakallarının çıkması dışında bir değişiklik yoktu. Annesi ve babasıyla mutlu aile tablosu gibiydiler. Fakat bir eksiklik vardı; Tuna.

Rüzgar üvey kardeşi olan Asya'yı da kabullenmişti. Onu kendi öz kardeşi gibi seviyor, ve koruyordu. Rüzgar'ı böyle görmek benim de hoşuma gidiyordu.

Üstümü değiştirirken pencereden yağan yağmuru izlemeyi ihmal etmiyordum.

Artık yağmurlu günleri güneşli günlere oranla daha çok seviyordum. Daha huzur vericiydi.

TURUNCU KAFA Where stories live. Discover now