4.Bölüm

2.1K 77 2
                                    

Karşımda saçları dağılmış ve sırıtan bir Rüzgar vardı.

Rüzgar sırıtırken "Sen sınıfımıza gelen yeni kız değil misin?" diye sordu. Hala sırıtıyordu ve sinirimi bozmaya başlamıştı.
"Evet" diye cevap verdim umursamaz gibi davranarak. Rüzgar dahada sırıtmaya başladı ve "Senin burada ne işin var Turuncu Kafa?" dedi. Turuncu Kafa mı? Bu tabir biraz çocukça değil miydi?

"Burada çalışmaya başladım. Asıl senin ne işin var burada?" diye sordum. Kollarındaki dövmelerden anlaşılacağı üzere buraya hep gelip giderdi.

"Burası benim babamın yeri." dedi kahkalarının arasından.

"Babanın yeri mi?" diye sordum şaşkınca.

"Evet" dedi. Hala gülüyordu. Bu çocuk bu kadar gülecek ne buluyordu? Yoksa yüzümde bir şey mi vardı? Artık bu saçma gülmelerine dayanamayıp çantamı alıp çıkacaktım ki "Nereye?" diye sordu arkamdan gelerek. Cevap vermeyip dükkandan çıktım. Artık arkamdan gelmeyi bırakmıştı.

Yarın ilk yapacağım şey yeni bir iş bulmak olacaktı. Rüzgar gibi sapık birinin babasının yanında çalışacak değildim herhalde.

Fakat Rüzgar'ın babası Rüzgar'ın aksine çok masum ve hiç o işlerle ilgilenmeyen bir adama benziyordu. Ama tanımadan yorum yapamam. Rüzgar'ı da Dolunay anlatmasaydı hiç öyle işler yapan biri gibi düşünmezdim. Belki de Rüzgar'ın babası karısını satıp geçiniyordur? Bu sefer saçmaladım. Sonradan fark ettim ki gerçekten saçma bir düşünceymiş. Belki Rüzgar'ın babası yapmaz ama Rüzgar ileride evlenirse yapacağına kalıbımı basabilirim.

Eve doğru yürürken Rüzgar'ın yanında oturan koyu saçlı çocuğu gördüm. Bu çocukta gerçekten çok yakışıklıydı. Ama bir sorun vardı: bana doğru geliyordu.

Yanıma ulaştığında cebinden benim bilekliğimi çıkardı. Bu babamın bana ilk hediyesi olduğundan çok seviyorum ve hiçbir zaman bileğimden çıkarmadım. Ama onda ne işi vardı?

"Bunu senin sıranın yanında gördüm. Senin mi?" diye sordu. Ah, tabi. Dolunay beni tuvalete çekiştirdiği sırada bileğimden düşmüş olmalıydı.

"Evet, teşekkür ederim." dedim ve gülümseyerek bilekliğimi alıp bileğime taktım. Aslında takmaya çalıştım ama başarılı olamadım desek daha doğru olur. İsmini bilmediğim çocuk ise durumu anlamış olacak ki yanıma yaklaşıp elimden bilekliği aldı ve bileğime taktı. Utandığım için başımı eğerek teşekkür ettim. Utanmam hoşuna gitmiş olacak ki sırıtmaya başladı ve elini uzatarak "Ben Doruk" dedi. Ben de elimi uzatıp "Derin" dedim.

"Seni Rüzgar'ın babasının dükkanından çıkarken gördüm. Rüzgar'la tanışıyor musunuz?" diye sordu Doruk.

"Hayır tamamen tesadüf. İş ilanı için gitmiştim ve çalışmaya başladım ama Rüzgar'ın babasının yeri çıktı." dedim gülümseyerek. Doruk'ta gülümsememe karşılık verdi.

Rüzgar'ın aksine bu çocuğu sevmiştim. Samimi biriydi ve davranışlarıyla sinirimi bozmuyordu.
Umarım Doruk'ta Rüzgar gibi kızlara öyle davranmıyordur. Yoksa anında Doruk'tan soğuyabilirdim.

"Biraz yürüyelim mi?" diye sordu Doruk. "Olur" dedim ve Doruk'un yönlerdirmesiyle yürümeye başladık. Daha Antalya'ya taşınalı iki gün bile olmadığından sadece evimin yolunu biliyorum. Ama Doruk bana Antalya'yı gezdirebilirdi. Bunu sonradan Doruk'a söylemek için aklımın bir köşesine not aldım.

Doruk bana Antalya'nın ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatırken birden telefonu çaldı. Özür dileyip telefonu açtı. Telefondaki kişiyle çok konuşmadan telefonu kapattılar ve ardından bana dönüp konuşmaya başladı.

"Çağlar abinin dükkanına çok müşteri gelmiş fakat Çağlar abinin hala işi bitmediğinden senin gitmeni istiyor." dedi. Ben ilkinde Çağlar abinin kim olduğunu anlamamıştım. Sonradan kafama dank etti. "Rüzgar'ın babası."

"Tamam" dedim ve Doruk'la Çağlar abinin dükkanına yürümeye başladık. Umarım Rüzgar hala dükkanda değildir. Tekrardan onunla uğraşmak istemiyorum.

Dükkana geldiğimizde kapı açıktı. O zaman Rüzgar gitmemişti. Bir şekilde buradan tüymem gerek ama hem iyi bir fikrim yok hem de Çağlar abiyi şimdiden zor durumda bırakmak istemem.

İçeri girdiğimde alışık olduğum bir manzarayla karşılaştım. Rüzgar bir kızı sömürüyordu. Doruk'la birbirimize baktık ve sonradan Doruk yalandan öksürdüğünde Rüzgar kızdan ayrıldı. Cebinden para çıkartıp kıza fırlattı. Bir an Rüzgar'ın babam gibi para sıçtığını sandım. Ama babasının çalıştığı yere bakılırsa o kadar zengin oldukları söylenemez. Belki de annesi çok gelirli bir yerde çalışıyordur.

Düşüncelerimden ayrıldığımda Rüzgar'ın öpüştüğü kız hala dükkandan gitmemişti. Neyi bekliyordu bu yelloz?

"Selam Ada" dedi Doruk kıza bakarken. Doruk tanıyor demek ki kızı. Şimdi aklıma geldi! Bu kız bizim okulumuzda en kavgacı kızmış ve Ada Rüzgar'ı seviyormuş. Dolunay Ada'yı da söylemişti ve ondan da uzak durmam gerektiğini söylemişti.

"Selam Doruk" dedi Ada'da. Ağzını yayarak konuşması sinirimi bozmuştu. Doruk'a selam vermesinin ardından bana bakıp "Bu kız kim?" diye sordu. Yine ağzını yayarak konuşmuştu. Bu kız konuşmasın diye şüphesiz trilyonları verebilirim.

"Okulumuza yeni gelen öğrenci ve burada çalışıyor." dedi Doruk. Kız bana bakarak yüzünü buruşturdu. Tamam kızın konuşmasına katlandım ama buna katlanamayacağım. Resmen eziyor beni!

Ada'nın yanına gidip dik dik bakarken "Bir sorun mu var?" diye sordum. Fakat Ada sinirlenmiş olacak ki yüzü kıpkırmızı oldu. Çünkü Ada'nın konuştuğu gibi ağzımı yayarak konuştum. Rüzgar ve Doruk kıkırdadığında Ada daha da sinirlendi ve masada duran suyu üzerime boşalttı.

Sırılsıklam olmuştum. Ve hiç sinirlenmediğim gibi sinirlenmiştim. Rüzgar ve Doruk'un yanında rezil olmuştum!

Ada bana bakıp kahkalara boğulurken Rüzgar ve Doruk ağzı açık bir şekilde beni seyrediyordu. O anda Ada'nın yanına gidip saçlarından tutup çektim. Kahkası yarıda kesildi. Tuttuğum saçlarından sürükleyerek yanımızda duran masaya getirdim ve kafasını masaya vurdurttum. Bunlar o kadar hızlı olduki Rüzgar ve Doruk'ta o an bir şey yapamadılar. Ama sonradan gelip Ada'yı elimden kurtardılar. Ada bir yandan kafasını tutuyordu bir yandan da bana bağırıyordu. Bir an ses telleri kopacak sandım. Bir insan o kadar mı bağırabilir?

Söyledikleri arasından sadece "Seni bitireceğim" lafını anlamıştım. Bu kız artık bana musallat olur. Şimdi al başına belayı!

TURUNCU KAFA Where stories live. Discover now