8.Bölüm

1.7K 58 2
                                    

O beni öperken ben karşılık vermediğim için sinirle dudaklarımdan ayrılıp "Karşılık versene," dedi. Alaylı bir şekilde sırıtarak "Neden? Tekrardan para mı fırlatacaksın?" dedim.

"Öyle yaptığımı bildiğin halde neden karşılık verdin o zaman?" diye sordu.

Bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum. Neden karşılık vermiştim? Onun için farklı olabileceğimi falan mı sanmıştım?

Bu sorunun cevabını bilmediğim için sessiz kalmayı tercih ettim. Rüzgar ise sessiz kaldığım için gülmüştü. Ben ona sinirle bakarken batikonlu bezi kaşına bastırmaya devam ettim. Her hareketimi izliyordu ve bu beni rahatsız ediyordu. O kadar rahatsız olmuştum ki kaşına bastırdığım batikonlu bezi önümüzdeki masaya bırakıp oturduğumuz koltuktan kalktım. Rüzgar ne olduğunu sorar şekilde bakarken ben konuşmaya başladım;

"Neden geldik buraya?" diye sordum. Rüzgar'da gülerek "Canım istedi," dedi. Gerçekten uyuz bir çocuktu. Canı istediği için getirmiş beni buraya. Hiç tanımadığım bir erkeğin evine. Babası veya annesi falan olsaydı neler düşünürdü? Babası demişken dün işe gitmemiştim ve Çağlar abi hiçbir şey dememişti. Ama sinirlendiğinin farkındayım daha yeni işe başladım ve ben işi ilk günlerden asıyorum. Yarın kesinlikle Çağlar abinin yanına gidecektim.

Rüzgar ayağa kalktı ve "Hadi gidiyoruz," dedi. "Nereye?" diye sordum Rüzgar'a doğru yürürken. Rüzgar kafasını bana çevirerek "Seni eve bırakacağım," dedi gülerek. Annemle babamın bir haftalık tatile çıktıklarını hatırladım. Yani evde yalnızdım. Belkide Dolunay'ı çağırıp pijama partisi yapabiliriz. Hem Doruk'un Dolunay'ı nasıl fark edebileceğini falan da konuşurduk.

Rüzgar'la birlikte evden çıkıp Rüzgar'ın arabasına bindik. Doruk'un evindeyken Rüzgar gelmeden önce pantolonumu giymiştim fakat tişörtüm hala Doruk'un evindeydi. Bir ara ondan tişörtümü alacağımı aklıma not ettim.

Rüzgar'la arabada giderken Rüzgar'ın bana arada bakıp sırıttığını görünce "Ne bakıyorsun?" demem hariç hiç konuşmamıştık. Hatta bir ara yüzümde bir şey mi var diye aynayada bakmıştım ama bir şey yoktu.

Evimin önüne geldiğimizde arabadan "İyi geceler," deyip indim. Saat 01:17'ydi. Rüzgar ben eve girene kadar bekledi. Eve girdiğim an bir takırtı sesi duydum. Evde yalnız olacağımdan bu sesi duyduğum için rahat uyuyamazdım.

Eve girmemle çıkmam bir oldu. Umarım Rüzgar gitmemiştir diye dua ederken hala arabasıyla evimizin önünde beklediğini gördüm. Ona doğru ilerlerken Rüzgar'da penceresini açıp sırıttı. Yanına gittiğimde utanarak "Ya şey bugün bizde kalsana annemle babam evde yok zaten," dedim. Bunları söylerken kırmızılaştığımı fark etmiştim fakat karanlık olduğu için Rüzgar'ın göremeyeceğini umuyordum.

"Beni eve mi atıyorsun?" dedi kahkahalarının arasından. Yani duruma bakılırsa Rüzgar'ın dediği gibi oluyor ama ona "Evden tıkırtılar geldi korktuğum için seni çağırıyorum," demeyeceğim. Birde benimle dalga geçmesiyle uğraşamam.

Gözlerimi devirerek "Saçmalama Rüzgar," dedim. Rüzgar ise "Belki aramızda ki sorunları çözeriz," dedi göz kırparak. Sapık Rüzgar!

"Seçeneklerin arasında sadece sen olmasan emin ol asla seni seçmezdim," dedim sinirli bir şekilde. "Eve atabileceğin erkek sadece ben miyim? Halbuki güzel kızsın," dedi Rüzgar. Demek ki güzel olduğumu düşünüyordu. Bense utandığım için başımı yere çevirdim.

Rüzgar'da bu halime gülerek "Hadi içeri girelim," dedi arabadan inerken. Birlikte eve doğru ilerlemeye başladık. Ben önde Rüzgar ise arkadan geliyordu. Kapıyı kapatmamıştım. İçeri girdiğimizde Rüzgar'a daha uygun kıyafetler bulmak için babamın odasına çıktım. Dolabında gri bir tişört ve siyah bir eşofman bulabilmiştim.

TURUNCU KAFA Where stories live. Discover now