19.Bölüm

817 32 3
                                    

"Sana yaptığım dövmeye ne oldu?" diye sordum Rüzgar'a. Ona yaptığım dövme aklıma geldikçe gülmeme engel olamıyordum.

"Sildirdim," diye cevapladı Rüzgar. Bana kötü kötü bakmayı da unutmamıştı.

"Neden? Bence çok yakışmıştı," dedim kahkaha atarak. Rüzgar kendisiyle dalga geçmeme sinir olacak ki "Alay etme, Derin," dedi. Bende şansımı çok zorlamadan sustum.

Rüzgar'la beraber biraz etrafı düzelttik. Rüzgar çok geçmeden yorulduğu için koltuğa oturdu. Yanına gidip oturdum ve saçma bir soru sordum.

"Benimle öpüşüp sonra bana para fırlattıktan sonra ne düşündün?" Rüzgar sorduğum soruya şaşırmıştı. Bana şaşkın şaşkın bakıp sorumun cevabını vermeden önüne döndü ve telefonunu çıkartıp onunla uğraşmaya başladı.

"Rüzgar bir soru sordum. O gün ne düşündün?" dedim sorumu yineleyerek. Rüzgar telefonuyla uğraşmayı bırakıp bana bakmaya başladı. Bir süre öylece baktı ve sonra konuştu.

"Ödeştiğimizi."

Ne dediğini anlamaz bir şekilde kaşlarımı çattım ve "Ne ödeşmesi?" diye sordum. Rüzgar tekrar kafasını telefonuna çevirdi. Telefonuyla ilgilenirken "Hiç, yok bir şey," dedi.

Dediğinden mantıklı bir şeyler çıkaramıyordum. Ben Rüzgar'ı bu okula gelene kadar tanımıyordum bile. Ama Tuna'yı da tanıdığımı sanmıyordum sonra hiç düşünmediğim biri çıkmıştı. Biraz geçmişimi düşünmeye başladım. Rüzgar ve ödeşmek. Beni kendi çapında rezil ettiğine göre önceden bende onu rezil etmiştim ve böylelikle ödeşmiştik.

Hâlâ aklıma mantıklı bir sonuç gelmiyordu. Biraz Tuna ile alakasını düşündüm. Aklıma gelen şeyle ağzım şaşkınlıkla açıldı. 2 sene önce. Tuna'yla erkek kardeşini rezil ettiğim an. Tuna'nın erkek kardeşi, benim Tuna'yla beraber rezil ettiğim erkek Rüzgar mıydı?

"Rüzgar, sen Tuna'yla?" şaşkınlıktan konuşamıyordum. Bu nasıl olurdu? Birbirinden birazda olsa nefret eden insanlar nasıl kardeş olabiliyordu?

"Hatırladın demek," dedi Rüzgar. Garip mimik ve davranışlar sergilediği için bu halinden korkmuştum. Bunca zaman ödeşmek için mi yapmıştı bunları? Bana söylediği sözler bunun için miydi?

"Okula ilk geldiğinde senin olduğunu anlamıştım. Değişmemiştin. Sadece huyların değişmişti. Artık o kendine güvenen Derin değilde, özgüvensiz ve her şeyden korkan bir Derin vardı."

Merakla ve şaşkınlıkla onu dinliyordum. Ağzından çıkan her bir kelimeyi dikkatlice dinliyordum.

"İlk önce amacım seni sadece rezil etmekti. Üzülüp üzülmemen, ilgilenip ilgilenmemen, ağlaman veya ağlamaman hiç umrumda değildi. Ama sonra işler değişti."

Dedikleriyle ağzım daha çok aralanıyor, gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi oluyordu.

"Seni öptüğümde farklı hissettim. Diğer öptüğüm sürtüklerden farklı. Senin sürtük olmadığını biliyordum. Sadece intikam için sana sürtük muamelesi yaptım."

Her geçen saniyede gözlerim pörtlüyordu. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Rüzgar'ın susması için "Tamam,Rüzgar," dedim.

Yüzümdeki mimiklerden taşan şaşkınlığı Rüzgar'da fark etmiş gibiydi. Zaten fark edilemeyecek gibi değildi. Çok şaşırmıştım.

Rüzgar'la konuşmamız bittiğinde ve benimde şaşkınlığım azaldığında dükkanı kapatıp gitmeye karar verdik.

Rüzgar beni evime bırakmayı teklif etti fakat evim yakın olduğu için kibarca reddettim.

Eve gittiğimde akşam olmuştu. Annemle babam televizyon izliyorlardı. Sanırım duygusal bir şey izliyorlardı çünkü annem ağlıyordu, babam ise annemi 'film bu, gerçekten o kız ölmedi' gibi şeyler söyleyerek teselli etmeye çalışıyordu.

Annemle babama "İyi geceler," dedikten sonra odama çıkıp üzerime rahat bir şeyler giyindim ve kendimi yumuşacık yatağıma bıraktım.

TURUNCU KAFA Where stories live. Discover now