23.Bölüm

809 33 3
                                    

Bu bölümde 1.Bölümde adı geçen Buse geliyor.

Rüzgar'ı böyle bırakmak istemediğim için birlikte onun evine gitmeye karar verdik. Gitmeden önce evden sessizce, yarın okul için gerekli şeyleri aldım. Annemin babamı idare edebileceğini bildiğim için bu durumdan çok endişelenmiyordum.

Rüzgar'ın evine gittiğimizde etrafın biraz dağınık olduğunu gördüm. Rüzgar bu durumdan özür diledi ve etrafı toplamaya başladı. İşi kısa sürsün diye ona yardım ettim.

İşimiz bittiğinde saat geç olduğu için ve üstüne üstlük yarın okul olduğu için uyumaya karar verdik.

Rüzgar odasına çıkarken bende salonda oturmaya başladım. Rüzgar arkasından gelmediğimi fark edince durdu ve arkasına dönerek bana baktı.

"Neden gelmiyorsun?" diye sordu.

"Burada yatacağım," diye cevap verdim. Aslında istediğim burada yatmak değildi. Belki Rüzgar istemiyordur diye hemen arkasından gitmedim.

"Gel yanıma," diyerek beni çağırdı. Merdivenlerde duran Rüzgar'ın yanına gittiğimde elimden tutup beni yukarı çıkardı. Rüzgar'ın elimi tutmasıyla kalp atışlarımın ritmi değişmişti.

Rüzgar bizi odasına yönlendirirken elimi daha çok sıkıyordu. Ona karşılık bende elini sımsıkı tuttum. Odasına geldiğimizde Rüzgar elimi bırakmıştı. İçimde bir delik açılırken yüzümde düşmüştü.

Rüzgar yatağını uyunacak hale getirdiğinde tekrardan yanıma gelip elimi tuttu. Kırık olan parçalarım tekrardan birleşirken yüzümde aptal bir sırıtmada oluşmuştu.

Birlikte yatağına yattığımızda Rüzgar hâlâ elimi sımsıkı tutuyordu. Bu hareketi bana güven verirken kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Uyandığımda, elimle Rüzgar'ın elini hâlâ sımsıkı bir şekilde tutuyordum. Rüzgar ise uyuyordu. Sessiz bir şekilde onu izlemeye başladım. Masum ve saf bir yüz. Aynı bir bebeğin masumiyeti gibi.

Gözlerimi Rüzgar'dan alıp saate çevirdiğimde, Rüzgar'ı uyandırmam gerektiğini anladım. Eğer biraz daha yatarsa okula geç kalacaktık.

Tam Rüzgar'ı sesleyecekken telefonum çaldı. Kimin aradığına baktığımda şaşkınlık, korku, merak duygularım harekete geçmişti.

"Efendim Tuna," diyerek telefonu açtım.

"Bugün Rüzgar'ın doğum günü, onun haberi olmadan bir organizasyon hazırlayacağım, sende onu oyalayacaksın," dedi düz bir sesle ve bir şey dememi beklemeden telefonu suratıma kapattı.

Ne yapacağımı anlamamıştım. Tuna ne zaman yapacağını da söylememişti. Okulda öğrenirim diye düşündükten sonra hiç vakit kaybetmeden Rüzgar'ı sesledim.

"Kalk artık koca adam," diyerek Rüzgar'ı sarstım. Mırıldanarak bir şeyler söylemişti ama anlamamıştım. Tekrardan sarstığımda yavaşça gözlerini açtı.

"Hadi, okula geç kalacağız," dedim yarı uyanık olan Rüzgar'a. Gözlerini ovuşturduktan sonra yataktan kalktı ve banyoya gitti. Bende üzerimi giyinmeye başladım.

Rüzgar banyodan çıktığında ben girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Banyodan çıktığımda Rüzgar'da hazırdı. Bir şey yemeden evden çıktık.

Rüzgar arabayla okulun önünde durduğunda yağmur başlamıştı ve şiddetini arttırıyordu.

Arabadan indiğimde Rüzgar'a "Çabuk ol," dedim. Rüzgar'da arabadan indiğinde halime gülmeye başlamıştı.

"Senin bu fobini yenmemiz gerekecek," dedi hâlâ gülerken.

"Nasıl olacak?" diye sordum hızlı davranmaya çalışarak. Sanki Rüzgar beni sinirlendirmek için gereğinden fazla yavaş davranıyordu.

"Görürsün," dediğinde kaşlarımı havaya kaldırdım.

Rüzgar'ın hâlâ yavaş hareket ettiğini görünce kolundan tutup çekiştirmeye başladım. Her an şimşek çakıp gök gürlemesi an meselesiydi ve şiddetli yağan yağmur nedeniyle çok fazla ıslanmıştık.

Okulun içine girdiğimizde, dışarıda yağmur olmasının nedeniyle herkes içerideydi. Sınıfa gittiğimde benim sıramda Doruk oturuyordu ve Dolunay'la koyu bir sohbete dalmıştılar. Yanlarına gidince beni zoraki fark ettiler.

"Sıramı geri alabilir miyim?" diye sordum alaylı bir tavırla.

"Bugün burada otursam? Sende Tuna'yla oturursun," dedi Doruk. Tuna'yla oturmak istiyor muydum ki ben? Hayır, ama arkadaşım için bir gün katlanacaktım.

Tuna'nın yanına oturduğumda sırıttı ve "Buse'yi hatırlıyor musun?" diye sordu. Neden sormuştu böyle bir şey?

"Evet, hatırlıyorum," diye cevap verdim. Eskiden ben, Rüzgar, Tuna ve Buse aynı okuldaydık. Beni okuldan attıran kızdı Buse.

"Bu okula kaydolmuş," dediğinde şaşkınlıkla gözlerim büyüdü.

Tuna'ya nedenini soracakken Dil ve Anlatım hocamız içeri girmişti. Sorumu teneffüse erteledim.

Sıkıntıdan etrafıma bakınırken Rüzgar'ın sınıfta olmadığını fark ettim. Ne zaman gitmişti ki?

Kafamda kendi sorduğum soruları cevaplarken zil çalmıştı. Sıramdan kalktığım anda Tuna beni kolumdan yakalayıp bahçeye çıkardı. Gözlerimle Rüzgar'ı ararken bankta oturduğunu gördüm. Yaninda da bir kız vardı. Kızın kim olduğuna bakmak için yakına gittiğimde şok olmuştum. Rüzgar'ın yanında Buse oturuyordu.

Buse alışık olduğum bir şekilde Rüzgar'a sırnaşıyordu. Rüzgar durumdan memnun değilmiş gibi rahatsızca yerinde kıpırdanıyor ve yüzünü buruşturuyordu. Rüzgar'ın Buse'ye karşılık vermemesi beni mutlu etmişti.

Buse'ye ölümcül bakışlar atarak yanlarına gittiğimde Tuna'da arkamdan gelmişti. Rüzgar benim geldiğimi fark edince ayağa kalktı. Buse ise oturduğu bankta kendini yayarak rahatına ulaşmıştı.

"Ne haber tatlım?" diye sordu Buse. Konuşması bana Ada'yı hatırlatmıştı. İkiside ağzını yayarak konuşuyordu.

Buse'ye cevap vermediğim için ayağa kalkıp önümde dikildi.

"Önceden rezil ettiğin çocuğu şimdi seviyorsun demek," dedi. Mimikleri beni ne kadar sinir etsede sakin olmaya çalışıyordum.

Kollarımı göğsümde birleştirdim ve "Evet, sorun mu var?" dedim alaylı bir şekilde.

Böyle dememle Buse'de benim gibi kollarını göğsünde birleştirdi ve "Evet var," dedi. Tek kaşımı kaldırarak bakmaya başladım.

"Senin sevdiğin çocuk eskiden benimle yatakta çeşitli fantaziler yapıyordu. Bunu biliyor muydun?" dediği anda sanki vücudumdaki bütün kanı çekmişler gibi hissettim.

Kafamı sola çevirip Rüzgar'a "Doğru mu bu?" der gibi baktım. Rüzgar hiçbir şey demeden başka yerlere bakmaya başladı.

Rüzgar'a nefretle ve ona acıyormuş gibi bakıyordum. Bu bakışlarımdan rahatsız olmuş gibiydi.

"Bana öyle bakma!" diye sesini yükselterek konuştu. Cevap vermek yerine hâlâ aynı şekilde bakmaya devam ettim.

"Bana acırmış gibi bakma!" Bu sefer bağırmıştı. Rüzgar'ın bağırması etraftaki insanların dikkatini çekmiş olacak ki hepsi birden bize bakmaya başladı.

Rüzgar'ın aksine sakindim ve aynı bakışımı koruyarak cevap verdim;

"Sana değil kendime acıyorum."

TURUNCU KAFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin