18.Bölüm

1K 36 7
                                    

Okul çıkışı Çağlar Abi'nin dükkanı yerine evime gittim. Çünkü bir saat önce dükkanın hala eskisi gibi olduğunu söyleyen bir mesaj atmıştı.

Bugün Tuna bana tokat attığından bir kaç saat sonra okula gelip Ada'yla konuşmuştu. Lavaboya giderken görmüştüm. Koridorun en ıssız yerindeydiler ve çok yakın duruyorlardı. Sanırım Tuna'nın yeni kurbanı Ada'ydı. Ama birbirlerine uyum sağlarlardı. İkiside kötü, ikiside sinsi, ikiside yalnız...

Kendimi yumuşacık yatağıma atarken bunları düşünüyordum. Bir taraftan Ada ile Tuna'nın çıkmasını isterdim. Çünkü Tuna, Ada'yla çıktığı süreçte beni unuturdu. Beni unuttuğu gibi alacağı intikamı da unuturdu.

Kendimi tam yumuşacık yatağımda uykunun kollarına bırakacakken kapı çaldı. Yatağımdan kalkıp kapıyı açmaya gittiğimde kapıda annemle babamı gördüm. Kapıyı açmamla annemin boynuma kollarını dolaması bir olmuştu. Annemle sarıldıktan sonra içeriye gitmek için arkamı döndüm. Babamın bana sarılmasını beklemeyecektim çünkü soğuk davranıp her zamanki gibi bana sarılmayacaktı. Arkamdan birinin omzumdan tutmasıyla yerime çivilendim. Arkama döndüğümde omzumdan tutan kişinin babam olduğunu gördüm. Babam bana üzgün gibi baktıktan sonra sarıldı. Bu hareketi yüzünden şaşırmıştım. Şaşkınlığımı yendikten sonra bende ona sarıldım. Eskisi gibi olduğumuza sevinmiştim.

Babamla sarılmamız bittikten sonra beraber içeri geçtik. Annemle babama "Gününüz nasıl geçti?" diye sordum gülümseyerek. "Çok güzeldi," diye karşılık verdi annem. Babam da anneme katılıyormuş gibi kafasını salladı. Biraz konuştuktan sonra izin isteyip odama çıktım.

Aklıma Rüzgar gelmişti. Yine özlemiştim onu. Bu kadar kısa sürede ona çok bağlanmıştım. Beni mutlu ediyordu. Korkularımı unutuyordum onunla. Şu an sadece onu istiyordum. Bir şeyler konuşmasak veya eğlenmesekte olurdu. Saatlerce gözlerinin derinliklerine inmek istiyordum.

Ben bunları düşünürken gözlerimin yavaş yavaş kapandığını hissediyordum.

Uyandığımda saate bakarak şaşkınlık geçirdim. Neredeyse bir gün uyumuştum. Hemen kendimi yatağımdan attım. Okula geç kalmıştım. Elimi yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Annemle babam salonda yoktu. Dün çok yorulmuşlardır diye düşünüp çok takmadım. Bir şeyler atıştırdıktan sonra dişlerimi fırçalayıp evden çıktım.

Okula gittiğimde hemen sınıfıma girdim. Hoca benden önce girdiği için özür dileyip sırama geçtim. Dolunay'ın sessiz kıkırdama seslerini duyup ona döndüğümde, arkaya bakıp gülüyordu ve sanki elleriyle bir şey anlatmak istercesine hareketler yapıyordu. Kime yaptığına bakmak için arkamı döndüğümde Tuna'yla göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırıp yanında oturan Doruk'a bakmaya başladım. Dolunay bu gülmeleri ve el işaretlerini Doruk'a yapıyordu. Doruk'ta Dolunay'a karşılık kafasını sallıyor veya göz kırpıyordu. Bunlar tamamen işi yürütüyordu.

Önüme döneceğim sırada hemen arkamda oturan ve bana bakan Rüzgar'ı fark ettim. Ona bakmaya başladığımda bana gülümsedi. Bende gülümsedim.

"Okul çıkışı bir şeyler yapalım mı?" diye sordu kısık sesle Rüzgar. Onunla vakit geçirmek en çok istediğim şeydi. Ama okul çıkışı olmazdı. Çağlar Abi'nin dükkanındaki hasarlar gittiği için bugün dükkana gidecektim.

"Çağlar Abi'nin dükkanına gideceğim," dedim somurtarak. Benim aksime Rüzgar gülüp "Bende gelirim o zaman," dedi. Somurtmamın yerini gülümsemem almıştı bile. Rüzgar'a bir şey diyecekken coğrafya hocasının "Derin!" diye uyarmasıyla önüme döndüm.

Bütün dersler bittikten sonra Rüzgar'la beraber Çağlar Abi'nin dükkanına yürümeye başladık. Dükkanın önüne geldiğimizde Çağlar Abi'nin dükkanı açmadığını fark ettik. Çantamda dükkanın anahtarını aramaya başladım ama koymadığımı fark ettim.

"Anahtar yok mu?" diye sordu Rüzgar. Sorusuna karşılık kafamı sallamakla yetindim. Rüzgar telefonunu çıkarıp Çağlar Abi'yi arayacakken arkadan tanıdık bir ses "Bende anahtar var," dedi. Rüzgar'la beraber arkamızı döndüğümüzde elinde anahtar olan Tuna'yla karşılaştık. Vücuduma yayılan korku hissiyle Rüzgar'a sokuldum. Tuna bize doğru yaklaşırken, ona olan korkum tavan yapıyordu. Tuna önüme gelip dikildiğinde gözlerimi yere indirmiştim.

"Özür dilerim." Hiç beklemediğim bir şey demişti. Tuna'ya bakmaya başladığımda "Bugünkü olay için özür dilerim," dedi. Gözlerim şaşkınlıkla büyürken Rüzgar'da benimle aynı durumdaydı.

Tuna'ya hiçbir şey demedim. Elinden anahtarı alıp dükkanın kapısını açtım. İçeri girdiğimde Rüzgar'da girdi. Tuna ise biraz dışarıda bekledikten sonra gitti. Dükkanı açmamla insanlar bir bir sıraya girmişti.

İşleri hallettikten sonra yorulduğumu fark edip koltuğa oturdum. Rüzgar'da gelip yanıma oturdu ve "Tuna'dan beklemezdim," dedi. Rüzgar'da benimle aynı fikirdeydi. "Bende beklemezdim, şaşırdım doğrusu," dedim. Rüzgar beni kolunun altına alıp "Artık korkmana gerek yok," dedi. Kafamı sallayıp "Biliyorum," dedim.

Rüzgar saçlarımı okşayıp vücuduma heyecan dalgası yayarken bende gözlerimi kapadım.

"Biliyor musun..." Dediği anda Rüzgar'a bakmaya başladım. "Simsiyah dünyam senin varlığınla aydınlanıyor."

Ona çok dikkatli bakıyordum. Diyeceklerini merak içinde bekliyordum.

"Seninleyken nefes aldığımı hissediyorum, yaşadığımı. Seninleyken eğlendiğimi ve seninleyken sadece senin varlığını hissediyorum."

TURUNCU KAFA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin