Bölüm 30, Kısım 1

442 70 106
                                    

  İçinde oldukları oturma odası beklemediği bir şekilde kalabalıktı.

  Malikanenin iç kısmı eskimiş, bazı kısımları ise yıkık dökük bir haldeydi. Genel görünüşü yumuşatmak için bir çaba gösterildiği de açıktı. Eşyaların yüzeyini örten kalın toz katmanı bazı bölgelerde yoktu. Sonradan getirildiği belli olan koltuklar, masanın üzerindeki örtü, köşedeki küçük kitaplık… Birileri burayı yaşanılabilir bir hale getirmek için bayağı uğraşmış gibiydi.

  Lily durumla nasıl başa çıkacağını kestirememenin getirdiği belirsizlikle rahatsız olmuş hissederek bakışlarını etrafta gezdirdi. Başını çevirdiği her yerde onu köşeye sıkışmış hissettiren tanıdık yüzler vardı.

  Birer ikişer odaya gelmeye başlamışlardı. Ancak tüm grup burada değildi. Yarısından fazlası görevleri için ön hazırlık yapıyorlardı. Bunu yapamayacak halde olanlarsa başka işlerle meşgullerdi. Şu ana kadar tanıştığı herkes sıcak gülümsemeler ve nazik sözlerle onu selamlamıştı.

  Ve tüm bunlar ona kendini aşağılık biriymiş gibi hissettiriyordu.

  Çünkü Lily hepsini terk etmişti. Diğerlerinin kalıp inandıkları şey için savaşmaktan başka çareleri yokken o arkasını dönüp kaçmıştı. Onlar Voldemort'u durdurmak için savaşmışlar, kan kaybetmişler ve hatta ölmüşlerdi. Yıllarca baskılanmışlar, acımasız bir şekilde teker teker yok edilmişlerdi.

  O ise bunca zaman boyunca Fransa’da saklanmıştı.

  Bunu Harry için yaptım. Onu korumak için, diye düşündü öfkeyle. Onu güvende tutmam gerekiyordu.

  Yanında Molly Weasley vardı. Kadın, porselen bir fincandan tatlı kokulu bir çay içiyordu. Biraz önce ona da teklif etmişti, ama midesi Sirius’la buluştuklarından beri kötüydü. Bir şeyler içmek için kendini zorlamasının midesine iyi gelmeyeceğinden adı gibi emindi. 

  Lily göz ucuyla nazik görünüşlü kadını inceledi. Anlaşılmaz bir nedenden dolayı varlığı onu tedirgin ediyordu. Molly ve ailesini birinci savaş sırasında sadece uzaktan tanıma imkanı bulmuştu.

  Weasleyler o yıllarda yoldaşlığa aktif bir şekilde katılan bir aile değildi. Bakmaları gereken on iki yaş altında altı tane çocukları olduğundan böyle bir şeyin olması mümkün değildi zaten. Kadın ve kocası, Lily’den sadece birkaç yaş büyüktü. O daha Hogwarts’a ayak basmadan önce mezun olmuşlardı. Bu yüzden Voldemort’un yükselişinden önce tanışma fırsatı bulamamışlardı.

  Molly yorgun görünüyordu. Gözlerinin ve dudaklarının çevresinde ince kırışıklıklar vardı. Ancak çevresinde bile hissedilen bir sıcaklık da taşıyordu. Yumuşak bir şekilde kendini belli eden türden hem de... Savaşta olduğu halde oturup örgü örecek kadar rahat davranabilecek bir kadına benziyordu.

  Tam anlamıyla bir anne gibi görünüyordu. Yani Lily’nin doğru düzgün yapmayı beceremediği bir şeye…

  Lily bakışlarını kaçırırken pantolonunun üzerinde duran parmaklarını gevşetmeyi denedi. Pantolonunun kırışmış kumaşını hafifçe düzeltti.

  Eski dostlarının çoğu buradaydı. Hatta hayatta olduklarını bilmediği kişiler bile… Bunca yıldır yoldaşlığı Fransa’dan takip etmeye çalışmak onun için bir hayli zor olmuştu. Harry'ye onlar hakkında öğretebildiği her şeyi –  isimleri, yüzleri ve sahip oldukları becerileri - elinden geldiğince anlatmıştı. Ama bu tabi ki de güvenilmez bir yoldu. Çünkü dikkati kendisi ve Harry üzerine çekmeden onları tam anlamıyla takip etmesinin bir yolu yoktu.

  Henüz ona yaklaşmamış olan tek kişi Alastor’du ve içlerinde bir kısım bunun için minnettar hissetmekten kendini alamıyordu. Alastor’a her zaman saygı duymuştu. Sadece şu an adamdan duyabileceği şeylerden korkuyordu.

Gölgeleri Tüketmek - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now