Bölüm 4, Kısım 2

973 127 129
                                    

  Raina ona bakıyordu.

  Hadrian onu görmezden geldi ve hızlı adımlarla onları şatoya doğru yönlendiren temsil heyetinin peşinden gitmeye devam etti. Şu anda turnuvayla ilgili birkaç belgeyi imzalayacakları bir yere götürülüyorlardı.

  Tamamen formalite icabıydı. Şampiyon olmanın gerekliliklerini tam olarak anladıklarını detaylandıran, seçilmeleri dahilinde turnuvanın hüküm ve koşullarını kabul ettiklerini gösteren yasal bir gereklilikti. Şampiyonların gerçekte imzalayacağı bağlayıcı sihirsel sözleşmeye pek benzemiyordu. Bu daha çok İngiltere Sihir Bakanlığı’nın onları durumun ciddiliği hakkında tam bilgilendirmemekten dolayı gelebilecek suçlamalardan - turnuva boyunca ve sonrasında - sıyrılmasını sağlayacak türden bir şeydi.

  Raina hala ona bakıyordu.

  “Ne?” diye tersledi en sonunda. Biraz önce yaşadığı tehlikeli durumdan hala kendini tam olarak toparlayamamıştı. Kız kaşlarını çatarak ona baktı ve inanamayan bir ifadeyle kafasını salladı.

  “Biraz önce nöbet geçirmeye benzer bir şey yaşadın ve şimdi hiçbir şey olmamış gibi mi yapacaksın?”

  Kaş çatma sırası Hadrian’a geçmişti. “İlk olarak, o hiçbir şey değildi. İkinci olarak eğer gerçekten açıklama yapmam gerekseydi, onu ‘nöbet geçirme’ olarak adlandırmazdım. Ve üçüncü olarak, evet hiçbir şey olmamış gibi davranacağım.” Raina onu sorgulama fırsatını yakalayamadan önce, ondan kaçabilmek için kendini biraz daha hızlı yürümeye zorladı.

  “Sevgili kavgası mı evlat?”

  Hadrian istemsizce başını yanında yürümeye başlayan adama çevirdi. Gençti, büyük ihtimalle otuzlu yaşlarının başındaydı. Üzerinde tipik üst sınıf politikacıların giydiği kıyafetlerden vardı.

  “Ona ‘sevgilim’ diyemem efendim. Özel cehennem iblisi desek daha doğru olur.” Politikacı bu yorumuna içtenlikle kıkırdamış ve konuyu kendi haline bırakmıştı. El sıkışmak için Hadrian’a doğru uzandı.

  “Arnold Abernathy,” dedi tuhaf bir sırıtışla. Hadrian ona uzatılan eli sıkıca tutarak selamlama mahiyetinde ufak bir gülümseme gönderdi.

  “Ben de Hadrian Evans, memnun oldum.”

  Abernathy bir anlığına bu sözleri onu eğlendiriyormuş gibi bir ifade takınmış, ama üzerine bir yorum yapmamıştı. Onun yerine Hadrian’a hızlı bir bakış attı. “Beauxbatons ha? Evden bu kadar uzakta olmak nasıl bir duygu?”

  “İyi bir deneyim olacağı kesin. Hogwarts’ın dışı kadar içinin de muhteşem olacağına eminim.”

  Abernathy tekrar kıkırdadı. “Merlin, eğer her şeye bu kadar diplomatik cevaplar vermeye devam edersen, günün birinde çok iyi bir politikacı olacağına kalıbımı basarım.” Adam elini havadar bir şekilde salladı, diğer eliyse cebindeydi. “Birisinin neden politika içinde olmak isteyebileceğini anlamıyorum gerçi – çok fazla kural ve düzenleme var.”

  Hadrian başını ilgiyle yana doğru eğdi. “Kusura bakmayın, ama siz kendiniz bir politikacı değil misiniz?” Ufaktan şüphelenmeye başlamıştı – bu adam hiç de politikacı gibi konuşmuyordu. Hadrian, Abernathy’nin gözlerinde adamla ilgili bu şüphesini arttıran bir parıltı yakalamıştı.

  “Pekala, aslında bir bakıma öyleyim. Ama etrafımdaki insanlar gibi önemli bir konumda olduğumu söyleyemem.” Abernathy kendi söylediklerine güldükten sonra devam etti. “Öyleyse Hadrian, bana kendinden ve Fransa’dan bahsetmeye ne dersin? Daha önce oraya gitmedim, ama güzel bir yer olduğunu duymuştum.”

Gölgeleri Tüketmek - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now