Bölüm 8, Kısım 2

952 132 107
                                    

  Raina, Hadrian düz bir ses tonu ve boş bir ifadeyle başka bir soruyu yanıtlarken sessizce izledi.

  Buna rağmen, dikkatli bir şekilde baktığında gencin üzerindeki gerilimin izlerini görebiliyordu. Hadrian'ın sessizliğe büründüğü anda dudaklarını sıkıca birbirine bastırması, kaşlarını hafifçe çatması, hiç kıpırdamadan sandalyesinde oturması...

  Tüm bunlar ona gencin rahat hissetmediğini söylüyordu.

  Rahat olduğu zamanlarda kıpırdanmadan duramaz - farkında olmadan başını yana doğru eğerek parmaklarıyla görünmeyen desenleri takip eder ya da oturduğu yerde ayaklarını sallardı.

  Hadrian, küçük ve bilinçsiz hareketlerin karışımı olan bir yumaktan oluşuyordu.

  Sadece rahatsız olduğunda, gergin hissettiğinde veya derin düşüncelere daldığında bu kadar hareketsiz bir pozisyona girerdi.

  Raina, onu neyin rahatsız ettiğini tam olarak biliyordu.

  Sahte düelloyu kazandığından beri, profesör Riddle'ın bakışları garip bir şekilde Hadrian'a kilitlenmişti. Sürekli olarak diğerine konuşmasını teşvik edecek sorular sormuş, işledikleri konu hakkında fikirlerini açıklamasını istemişti.

  Tabi ki diğer öğrenciler de - ara sıra - derse dahil ediliyor ve aynı şekilde onlara da dersle ilgili sorular soruluyordu. Ama profesörün dikkatinin büyük bir kısmının da Hadrian’ın üzerinde olduğu açık bir şekilde ortadaydı.

  Raina, adamın Hadrian'ı neden ilginç bir öğrenci olarak gördüğünü anlayabiliyordu. Gençle etkileşime geçen herkes bir şekilde ondan büyüleniyordu. Görünüşü, sihir gücü ya da zihni hangisi olursa olsun, onda herkesin ilgisini çekebilecek bir şeyler vardı.

  Ama nedense, profesör Riddle'ın bakışları ne zaman yanındaki gence odaklansa, Hadrian’ı adamın meraklı gözlerinden saklamak gibi karşı konulmaz bir istek duyuyordu. Durumun kendisinde... onu rahatsız eden bir şey vardı.

  Saçma bir fikir olduğu için Raina elbette bunu yapamazdı. Ancak sınıfa yöneltilen soruların çoğuna mümkün olduğu kadar doğru cevaplar verebilirdi. Bu küçük bir şeydi, ama profesörün bakışlarını bir süreliğine de olsa Hadrian'dan uzaklaştırmakta işe yarardı.

  Raina, Hadrian'a Claire kadar yakın olmadığını biliyordu - ama genci iyi bir arkadaş olarak görüyordu. Sinir bozucu ve inatçı bir piçti, ancak bunları görmezden geldiğinde iyi bir arkadaştı. Ve Raina, en nihayetinde arkadaşlarına sadık bir kişiliğe sahipti.

  Bu yüzden, elini kaldırmaya ve soruları cevaplamaya devam etti. Bir yandan da, herhangi bir değişiklik olup olmadığını görmek için Hadrian'ı dikkatle izlemeyi ihmal etmiyordu. Tabi ki, profesörün Hadrian'ı ayırt etmesini her zaman engellemeyi başaramamıştı - ama en azından elinden gelenin en iyisini yapmayı denemişti.

  Profesör Riddle tahtaya bir şeyler yazmak için arkasını döndüğünde, Hadrian'ın omzunun hafifçe kendi omzuna temas ettiğini hissetti. Hadrian küçük bir gülümsemeyle – aynı zamanda yumuşak ve tatlıydı da – ona bakıyordu.

  Gencin ifadesi minnettarlıkla parıldıyordu.

  Bu gülümsemenin hedefinde olmak, Raina’nın birazcık nefessiz kalmasına neden olmuştu.

  Neden çirkin değilsin ki? Başını hafifçe öne doğru eğdiğinde sefil bir şekilde düşündü. Hadrian’dan gelen tek bir gülümsemenin – gerçek bir gülümsemeydi bu, ancak Hadrian’ın ağzıyla yaptığı çoğu şeyin onu çekici bir hale getirdiği de bir gerçekti – bile onu mahvetmesinden nefret ediyordu.

Gölgeleri Tüketmek (Harry Potter/Tom Riddle)Where stories live. Discover now