Bölüm 7, Kısım 2

1K 129 123
                                    

  Hadrian, Hogwarts'ın zindanlarına doğru yürürken göz ucuyla Draco'yu izledi. Diğer gençle beraber geçirdikleri zaman arttıkça, geçen her saniyeyle ona daha da hayran olmaktan kendini alamıyordu.

  Büyük Salon yavaş yavaş öğrencilerle dolmaya başlarken, şaşırtıcı derecede güzel bir kahvaltı yapmışlardı. Draco da onlara katılmıştı. Ancak çoğu zaman sessiz kalmayı seçmiş, keskin bakışlarını üzerlerinde gezdirmişti.

  Özellikle o ve Hermione arasında, diye eğlenen bir ifadeyle düşündü Hadrian.

  Hadrian, Draco'nun yüzündeki dikkatli bir şekilde yerleştirilmiş olan tarafsız ifadeye birazcık bile aldanmamıştı. Sarışın genç onu, Claire'i ve Raina'yı analiz ediyordu. Sessiz bir şekilde bilgi topluyor, fikirlerini değerlendirerek onlar hakkında her şeyi hesaplıyordu.

  Dürüst olmak gerekirse, oldukça ilgi çekici bir durumdu. Kendine ve hareketlerine dikkat etmesini gerektiren birisiyle karşılaşmak Hadrian için yeni sayılırdı.

  Beauxbatons'ta geçirdiği zaman boyunca Hadrian - gerektiğinde - yeteneklerini arkadaşlarını yanlış yönlendirmek konusunda kullanmaktan çekinmemişti. Onları gözlemek, davranış kalıplarını ve alışkanlıklarını incelemek için yeterli zamanı olmuştu. Gelecekte geniş kitlelere nüfuz etme ihtimali olan kişileri manipüle etme sanatını mükemmel hale getirebilmek ona yıllara mal olmuştu.

  Ama burada... Bazı zorluklarla karşılaşacak gibiydi.

  Hadrian, Voldemort'un varlığının getirdiği gerçek tehlikeyi göz ardı ettiğinde, öğrendiği her şeyi ve ustalaştığı tüm becerileri test etme şansına sahip olduğu için çok mutlu hissediyordu. Ne de olsa karşısında kendisini deneyebileceği bir okul dolusu öğrenci vardı.

  Yine de şu an, ilgisini Draco üzerinde tutmaktan son derece memnundu.

  Hadrian'ın gözleri bir kez daha dalgın bir ifadeyle sarışın gence kaydı.

  "Hermione senin üvey kardeşindi değil mi?" Bunu söyleyerek aralarındaki sessizliği bozmayı amaçlamıştı. Draco ona şüpheli bir bakış attığında, iyi bir konuşma konusu seçtiğini anladı.

  "Evet." Draco, açıkça detaylandırma ihtiyacı hissetmeden kısa bir cevap vermişti.

  Hadi ama hoş çocuk. Bu kadar kolay pes edeceğimi düşünmüyorsun, değil mi?

  Draco'nun tepkilerini yakından ölçerek, "O olağanüstü bir cadı," diye konuşmasına devam etti Hadrian. "Aynı zamanda inanılmaz derecede akıllı."

  "Öyle."

  Anlaşılan Draco üvey kardeşi kadar geveze değildi - ya da daha doğrusu gardını indirmeye pek niyeti yok gibiydi. Ama Hadrian bunun bir sorun oluşturacağını düşünmüyordu. İksir sınıfına gidene kadar diğerinin ağzından bir şeyler koparacağından emindi.

  "Bana dersin profesöründen biraz bahsetsene - adı Carrow'du değil mi?" Hermione'nin ismini andığı anda Draco'nun gerildiğini hissetmiş, konuyu değiştirerek onu biraz olsun rahatlatmak istemişti.

  Genç ona ne yaptığının farkında olduğunu gösteren kurnaz bir bakış attıktan sonra konuştu. "Profesör Carrow katı bir öğretmen. Öğrencilerinin derste konuya tam olarak hakim olmasını bekler. Başarısızlık ve aptallıktan nefret eder. Ayrıca sevmediği kişileri cezaya bırakmaktan da çekinmez."

  "Gayet anlaşılabilir bir durum," dedi Hadrian başını sallayarak. "İksir dersi içerdiği proseslerden dolayı tehlikeli bir ders ve ciddiyet gerektiriyor. Sadece bir aptal patlama riski taşıyan malzemelerle çevriliyken dikkatsiz davranır."

Gölgeleri Tüketmek (Harry Potter/Tom Riddle)Where stories live. Discover now