Bölüm 23, Kısım 2

756 112 91
                                    

  Hadrian beyaz gömleğini çıkarırken yan tarafında hissettiği acıyla yüzünü buruşturdu. Göğsünün büyük bir kısmını saran bandajlara baktı ve iç geçirdi.

  Karanlık Lord’un dün geceki ziyaretinden sonra doğru düzgün dinlenemediği için hala bitkindi.

  Sohbetlerinden dolayı sersemlemiş hissediyordu. İçinde bulunduğu bu karmaşadan kendini kurtarabilmenin yollarını ararken düşünceleri zihninde son hızla dönmeye devam etti.

  Düşüncelerinin büyük bir çoğunluğunu kendine karşı duyduğu hayal kırıklığı oluşturuyordu. Adam onu net bir şekilde yenilgiye uğratmıştı. Bu hareketi önceden tahmin etmeli, birilerini uyarma fırsatı bile bulamadan köşeye sıkıştırılacağını bilmeliydi.

  Tam anlamıyla aptalın önde gideniydi. Ve bunun için hiçbir mazereti yoktu.

  Şimdi de bu hatası yüzünden hayatı, en büyük düşmanının insafına kalmıştı.

  “… kocasının ölümünü ona tekrar tekrar yaşatacağım.”

  Elindeki kravata dik dik baktı. Parmaklarını ipeksi kumaşın etrafına sardı ve kavrayışı altında ezilip buruşuncaya dek kumaşı avcunun içinde tuttu.

  “... Aramızdaki konuşmadan başka birine bahsetmen halinde, biraz önce sözünü ettiğimiz kişilerin yaptıklarının bedelini ödeyeceğinden şüphen olmasın.”

  Her ne kadar parıldamıyor olsalar bile bilekliğindeki yılanın gözleri onunla alay ediyor gibiydi.

  “Seni mahvedeceğim.” Voldemort’un şu an onu dinlemediğini bilmesine rağmen konuştu. Rünleri bileğine yeniden yerleştirmesi gerekecekti. O zamana dek, o piçin onu dinlemediğinden emin olabilmek için gözlerini bir an bile bilekliğin üzerinden ayırmaması gerekiyordu.

  Elindeki kravatı umursamaz bir şekilde hastane yatağına bıraktı ve gömleğinin düğmelerini iliklemeye başladı.

  Endişelenmesi gereken başka şeyler vardı. Bunlardan birisi, yoldaşlık onunla iletişime geçtiğinde nasıl hareket edeceğiydi. Hadrian her ne kadar adamı boğazlamak istese de Voldemort, Dumbledore’un onunla buluşmak isteyeceği konusunda muhtemelen haklıydı.

  Asıl soru, Hadrian Albus Dumbledore ile karşı karşıya kaldığında ne yapacaktı?

  Düşünceli bir şekilde dilini alt dudağı üzerinde gezdirdi. Adam ve takipçileri hakkında karmaşık duygular içerisindeydi. Karanlık Lord hakkındaki düşüncelerine benzer şekilde, ona karşı hissettiği meraktan kaynaklanan bir hayranlığın varlığını da göz ardı etmemek gerekirdi.

  Sırf merakını tatmin etme adına bile olsa Dumbledore’la tanışma fikrine hayır demezdi.

  “Hadrian!”

  Arkasını dönmesiyle iki kolun beline dolanması ve göğsünün karşıdan son hızla gelen bir vücutla buluşması bir olmuştu. Hadrian bu beklenmedik atak karşısında ufak bir sızlanma bıraktı. Çarpmanın etkisiyle yan tarafı ağrımış, istemsizce bir iki adım gerilemesine sebep olmuştu.

  Saldırganı bununla beraber onu serbest bırakmış ve ellerini gömleğinin altından kısmen görünen sargılara doğru uzatırken geriye doğru adımlamıştı. “Çok üzgünüm!” diye bağırdı Claire, gözleri endişeli bir ifadeyle dolup taşarken. “İyileştiğini söylemişlerdi!”

  Hadrian ileriye uzandı ve minik bir gülümsemeyle kızın titreyen ellerini tuttu. “Neredeyse iyileştim sayılır. Üzerine bastırılınca acıyor sadece.”

  “Kontrol etmek istiyorum.”

  Gülümsemesi hızlı bir şekilde neşeye dönüştü. Ruh hali arkadaşının varlığıyla anında aydınlanmıştı. “Ne kadar da cüretkarsın Claire. Eğer gömleğimi çıkarmamı istiyorsan –“

Gölgeleri Tüketmek - Harry Potter/Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin