Bölüm 15, Kısım 2

792 116 58
                                    

  Girdikleri oda, ortada bulunan şömine dışında bomboştu. Koridorda gördükleri basit görünüşlü olanların aksine bu şömine çok daha büyüktü.

  Hafif bir hayranlık duygusuyla devasa taş yapıyı inceleyebilmek için başını geriye doğru yatırdı. Havadaki büyünün uğultusunu neredeyse teninde hissedebiliyordu, çok güçlüydü.

  “Heyetinizin iki dakika içinde burada olması bekleniyor sayın Bakan,” diye belirtti Rookwood, onlara bakmak için dönerken. Yüzünde biraz öncekiyle aynı olan o sabırlı gülümseme vardı. “Malesef meslektaşımla beraber güvenlik gerekçesiyle, kayıtlı olan tüm yolcular sayılıncaya ve şömine kapanıncaya kadar burada kalmamız gerekiyor. Durumu anlayacağınıza eminim.”

  Rookwood’un gözlerindeki sıkılmış görünen ifadeden, adamın onların konu hakkındaki fikirlerini önemsemediği anlaşılabilirdi.

  Beklenti hissi midesini bulandırırken Hadrian sessizce kenarda durmuş, boş bakışlarla şömineyi seyretmeye koyulmuştu. Birkaç dakika sonra nihayet annesini görebilecekti. Bu düşünce dudaklarında küçük bir gülümsemenin belirmesine neden oldu.

  Hadrian şömine haricinde neredeyse boş olan odaya göz atmaya başladı. Gözleri en sonunda Rookwood’un yanında bekleyen ikinci adama takılmıştı. Diğer adam zayıf ve keldi - yüzünün yan tarafından çenesinden aşağı doğru inen ve yüzüne ürkütücü bir görünüm veren büyük bir yara izi vardı. Formunu dimdik tutuyordu ve boncuk gibi olan gözleri sinir bozucu bir yoğunlukla Rookwood'a sabitlenmişti.

  Diğerinin gözlerindeki karanlık parıltının ne anlama geldiğini bilmek isteyerek meraklı bir şekilde büyüsüyle - farkettirmeden - adamı dürttü. Büyüsü diğeriyle temas ettiği anda, sağlıksız miktarda bir tiksinme, zehirli bir kıskançlık ve özlem hissinden oluşan bir duygu yumağıyla karşılanmıştı. Hadrian sırıtışını güçlükle engelledi.

  Bu adam her kimse, Rookwood'a karşı bir çeşit kin beslediği belliydi. Hadrian net bir şekilde bu kıskançlığın Rookwood'un, Voldemort'un güçlerinin başında olmasıyla bir ilgisi olduğunu söyleyebilirdi. Hadrian, çoğu Ölüm Yiyen hakkında pek bilgi sahibi sayılmazdı - ama en üst kademede olanlar, çocukken sürekli olarak incelediği ve gözden geçirdiği bir konu olmuştu.

  Ne de olsa eninde sonunda kimleri indireceğini öğrenmesi gerekiyordu, değil mi?

  Rookwood önemli birisiydi, ama bu adam... O kadar da önemli değildi. Ölüm Yiyenler’in bile kendi aralarında bu tür çekişmeleri olabiliyordu demek ki.

  Bir kez duyulan bir çan sesi tüm odayı doldurduğunda tüm dikkatler şömineye yöneldi. Rookwood asasını çıkararak şömineye bir kez vurdu. Bunu yaptığı anda şömine bir kez parlamış, bunu gören Hadrian da Bakan Lécuyer’in yanına gitmek için hareketlenmişti.

  Şöminenin içerisindeki alev tekrardan canlandığında beş figür hızlı adımlarla ileriye doğru fırladı. Hadrian, çıkanların arasında Müsteşar’ın da olduğunu farketti. Ve adamın tam arkasında da -

  “Fleur?” Hadrian, Lécuyer ve diğer görevliler arasındaki selamlaşmayı bölerek gözlerini şaşkınlıkla kırpıştırdı. Muhteşem cadı gülümseyerek ileriye doğru adımlamış ve yanaklarının ikisine de kocaman birer öpücük kondurmuştu. Kızın yüzü mutluluk ve gururla parıldıyordu. “ ‘adrian!”

  Kızın berrak ve müzikal sesi, içinde olduğu sersemliği bozdu. Küçük bir sırıtmayla Fleur’ü yanaklarından öpmüş, sonrasında da ona sıkıca sarılmıştı. Fleur ondan birazcık uzun olmasına rağmen boyları arasındaki fark fazla değildi. Kız sivri çenesini Hadrian’ın omzuna yerleştirerek yumuşak bir kahkahayla güldü.

Gölgeleri Tüketmek - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now