Bölüm 3, Kısım 2

937 133 41
                                    

O gece Hadrian'ın gözüne bir damla uyku girmemişti.

Bencilce mi davranıyorum?

Madam Maxime'le olan konuşmaları, beyninde bir şeyleri alt üst etmişti. Düşüncelerinin gittiği yoldan hiç hoşlanmamıştı. Çünkü vermiş olduğu karardan dönerse sonucun ne olacağını şimdiden görebiliyordu.

Böyle yaparak hem kendimi hem de annemi daha büyük bir tehditten korumuş oluyorum, diye kendince mantık yürüttü.

Peki sınıf arkadaşlarını gözden çıkarma konusu ne olacak? Keşfedilme ihtimalinizi ortadan kaldırmak için içlerinden birisinin hayatını göz göre göre feda edebilecek misin? Düşünce çöplüğünün arasında, zihninin gerilerinden bir ses sinsice fısıldadı. Baban seninle gurur duyardı.

O ölü. Şu an bir şeyler hissedebildiğinden şüpheliyim. Ve eğer kendimi aday göstermezsem seçilecek olan Beauxbatons şampiyonunun öldürülme ihtimali de kesin değil üstelik. Düşünme tarzın eksik ve kusurlu.

Ah, hadi ama. İkimiz de öyle bir şey olursa suçluluk duygusuyla kendini yiyip bitireceğini biliyoruz. Zihnindeki ses neredeyse eğleniyormuş gibi bir tona bürünmüştü. Tüm o hain 'eğer'ler ve 'olabilirdi'ler yavaşça ruhuna sızmaya başlayacak. Daha öncesinde 'arkadaşlarını' hayatının zorluklarından uzak tutmakta bu kadar kararlı olan biri için, onları tehlikeye atma konusunda pek bir rahatsızlık hissetmiyor gibisin.

Bu onunla aynı şey değil! Eğer şampiyon olursam ayrıntılı incelemeye tabi tutulacağım ve istediğim en son şey, insanların bana olması gerekenden daha fazla dikkat etmeye başlaması. Voldemort'u şüphelendirme ihtimalini göze alamam. Yıllardır inşa ettiğimiz her şeyi riske atamam. Artı, şampiyon olmamam demek seçilen kişiye yardım etmeyeceğim anlamına gelmez. Şampiyonun görevlere uygun olarak hazırlanmasını sağlayarak ona desteğimi sunabilirim. Onları ölüme terkedecek değilim ya!

Beynindeki ses sessizliğe gömüldüğünde, Hadrian bunun iyi bir şey mi, yoksa kötü bir şey mi olduğunu kestirememişti. Bildiği tek şey, Madam Maxime'in kelimelerinin hala kulaklarında çınladığı ve benliğine zamk gibi yapışan bencillik hissinden kurtulamadığıydı.

Boğuk bir ses onu düşüncelerinden kopardığında döndü ve Jacob'ın yatağında hafifçe doğrulmuş bir halde onu izlediğini gördü. Diğer gencin gözleri uykulu ve yarı yarıya kapanmış bir haldeydi, ama zihni uyanık gibi görünüyordu. Bakışları gayet 'farkında' bir ifadeyle Hadrian'ın üzerinde sabitlenmişti.

"Bir sorun mu var?" diye yumuşakça sorguladı diğeri. Vücudunu Hadrian'ın olduğu tarafa döndürmüş bir şekilde yan tarafına doğru yatmıştı. Saçları karman çorman bir vaziyetteydi, her bir teli tuhaf açılarla başka bir yöne bakıyordu. Bu görüntü Hadrian'ın göğsünde sıcak bir şeylerin hareketlenmesine sebep olmuştu. Bu gibi anlar, Jacob'la oda eşi olmalarına memnun hissettiği zamanlardı.

"Bir şey yok Jacob, uyumaya devam et."

"Emin misin?" Konuşmaya devam ettikçe arkadaşının gözlerinin her geçen saniyeyle biraz daha keskinleşmeye başladığını görebiliyordu. Kafasına takılan problemi onunla konuşmak gibi bir niyeti yoktu - bunu yapması aralarında yeni bir tartışmanın fitilini ateşlemekten başka bir şey yapmazdı.

Bu yüzden Jacob'a küçük, ama yatıştırıcı bir gülümseme gönderdi. "İyiyim Jacob. Sadece aklımda bir sürü şey var." Yorganının altındaki elini hareket ettirerek diğerinin olduğu tarafa doğru sözsüz ve asasız bir uyku büyüsü gönderdi. Arkasında varla yok arası bir miktarda sihir bulunduran ve Jacob'ı tamamen bayıltmaya yetecek derecede bir büyü değildi. Sadece uyuma isteğinin normalden daha fazla olmasını sağlayacak türden bir şeydi.

Gölgeleri Tüketmek - Harry Potter/Tom RiddleWhere stories live. Discover now