"Sorun ne?" dedim. "Doktor niye istemiyorsun? Doktor istemeyecek kadar neler oluyor, Balkan kızı?"

Titreyen elleriyle yüzünde biriken boncuk bocuk olan terleri sildi. "Dayım—" Bakışımdan dolayı lafını yarıda kesti. "Kalovski'nin amacı beni zehirleyerek öldürmek falan değil. Maddelere bağımlı hale getirerek akli dengemi bozmak ve sağlıklı insan statüsünden çıkarmak. Olur da ona karşı olursam, yargı biriminde tanıklık yapmamı engellemek istiyor. O bir şeytan derken mecazi anlamda demiyordum."

"Sana doktorlardan başka kimse yardım edemez."

"Bana yardım edecek tek kişi onlar, biliyorum," diye fısıldadı. "Ama olmaz. Çünkü Kalovski'nin bana vermiş olduğu dozlar yüksek. Bu illetten kurtulabilmem için yatarak tedavi görmem gerekiyor. Doktorlar eğer durumumu fark ederse dışarıda olamam, yüzbaşı. İçeriye kapatılırsam kimseye yardımcı olamam."

"Binbaşı Beton'la konuşacağım ve istemediğin sürece sana hiçbir şey yapılmayacak," dedim net bir ifadeyle. "Buna başta ben izin vermem!"

Hızlıca kolumdan tuttu. "Yeşil Dev'e söyleyemezsin. Durumumun ciddiyetini o da fark ederse önceliği tedavim olur ve bu, operasyonun seyrini değiştirir. Kardeşim hâlâ orada." Yutkundu. "Bana ihtiyacınızın olduğundan bahsetti. Az çok neler yapmam gerektiğini biliyorum. Eğer bir sağlık kuruluşuna tedavi olmak için yatırılırsam daha da geç kalacağız."

Kahretsin.

Beni öyle ikilem de bırakmıştı ki, düşünmeye vaktim bile yoktu. Şimdi doktorları çağırıp akabinde Binbaşı Beton'un da gelmesini söylemem gerekiyordu. Bu operasyonda ona ihtiyacımız vardı, bu doğruydu. Binbaşı Beton'un onun tedavisini öncelik yapacağı da aşikârdı. Her türlü operasyon onsuz ilerlerdi. Vatan söz konusuysa gerisi teferruattı.

Kolumu tutan ellerini benden ayırdım ve beyaz perdenin dışına doğru ilerledim. "Ulu ljubov moja," diye seslendi arkamdan. "Kimseye bir şey söyleme. Ve molam ve molam ve molam."

"Ne?" dedim. "Ne istiyorsun benden?"

"İlaçlar konusunda bana yardımcı ol ve gerisine karışma!"

Perdeleri tamamen çekerek özel bir alan yarattım. Az önce onun bulmaya çalıştığı ilaçların önüne geçerken, "Tamam," dedim ifadesizce. Bakışlarım ilaçlarda geziyordu. "Bana aradığın ilacı söyle, sana yardımcı olacağım."

Bir seçim yapmıştım, yapmıştım ve Balkan kızının hoşuna gitmeyecekti.

Bana üç tane ilaç adı söylediğinde kısa sürede bulmuştum. Cebime yerleştirip oradan ayrılırken birlikte kaldığı odaya ilerledik. Sıhhiye bölümündeki dinlenme odasında kalıyordu. Odası çok uzakta değildi. İlaçları nasıl uygulamam gerektiğini söylediğinde kendini odadaki yatağa bıraktı.

Biraz zaman geçmişti. Titremesi ve terlemesi daha da çok artmıştı. Karnına kramplar girdiği hareketlerinden belli oluyordu. Önüne düşen saçlarını geriye itterek bana bakmasını sağladım. "Balkan kızı," diye fısıldadım. "İlaçlar neden fayda etmedi? Yanlış bir şey mi yaptım?"

Endişe, hissettiğim tek duyguydu. "Konuş benimle," dedim.

"Öyle kolayca etki etmiyor," dedi nefes nefese. "Daha yeni uyguladık. Yarım saat süresi var."

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAKWhere stories live. Discover now