16. KİBRİT

120K 11.2K 11.6K
                                    

B

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

B. U. B

| Şimdiki zaman, Türkiye Cumhuriyeti |

"Neyi sevdiğiniz ya da nasıl bir insan olduğunuz önemli değil," derdi Binbaşı Beton. "Önemli olan iki şey var. Vatan ve yanınızdaki adam. Bu ikisi için ölmeli ve öldürmelisiniz. Vatanınız belli, kendinize yanınızda görmek istediğiniz can dostunuzu seçin. İşte, onunla birlikte şehadet şerbeti içeceksiniz!"

Benim can dostum, Barış Kameroğlu'ydu.

Barış'a can dostum derdim çünkü vatan bize, canlarımız ise birbirimize emanetti.

Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Başımıza ne gelirse, birlikte gelirdi. Beraber güler, beraber ağlardık. Şimdi ise, onu görmeden geçirdiğim çok gün oluyordu.

"Seni çekip vursa bile..." dedi Barış, kahkahaları odayı inletirken. Koltuğa uzanmış dünden kalan cips paketini tırtıklıyordu. "Gerçekten böyle mi dedi Beton?"

"Gülme amına koyayım ya," dedim elimdeki tütünden bir nefes çektim. Tadı bok gibiydi. Fakat tütüne o kadar çok alışmıştım ki normal sigara, sigara gibi gelmiyor, hafif kalıyordu. "Zaten başıma bir şey gelse de bırakıp gitsem diye gün sayıyor."

"Öyle olduğuna bakma işte, canından olma diye yapıyor. Bezdiriyor ki bir şey olmadan bırakıp git diye uğraşıyor kendince," dedi Barış.

"Ya kendi yaptıkları? Az mı eğitiyorum diye dövdü?! Bize neler yaptığını ne çabuk unuttun?" dedim sinirle. "Kaç kemiğim onun yüzüne kırıldı. Kemiğimin kırılmasına değil de yanlış kaynamasına üzüldüm. Bir de büyüyünce unutursun deyip dururdu. Bak büyüdüm, kaç yıl geçti o olayların üstünden hâlâ unutamadım!"

Gülümserken, "Asker adamlarız," dedi Barış. Gülüşü yavaşça soldu. "Ben değilim tabii artık. Yani o zamanlar asker adamlardık. Gelen vuruyor, giden vuruyordu. Tadı tuzu biberiydi. Zoru biz seçtik. Harbiyeli'yiz, harbi adamlarız dedik, Kasırga Hava Üssü'nün teklifini kabul ettik. İyi bok yedik mi, orası meçhul tabii."

Kara Harp Okulu'ndan mezun olanlara Harbiyeli deniliyordu. Bizim de lakabımız buydu. Bizi Harbiyeli diye çağırırlardı.

Elimi kaldırdım ve onun görebileceği şekilde hafifçe titrettim. "Binbaşı Beton, KHÜ'ye ilk girdiğimizde, 'Merhaba Harbiyeli!' diyerek elimi sıkmıştı ya, o zamandan beri elim hâlâ titrer," dedim yalancı bir sesle.

Barış yanındaki yastığı alıp bana doğru fırlattı. "Siktir git yalancı," dedi. "Sen adamın elini sıktın diye parmaklarını kırmaktan beter etmişti. Sonra daha ilk günden rapor almıştın. Senin yüzünden, senin idmanlarını da bana yaptırıyorlardı amına koyayım!"

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin