14. KİBRİT

118K 11.7K 10.8K
                                    

B

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


B. U. B

| Şimdiki zaman, Doğu Afrika Bölgesi |


"Ben bir göçmen kızı gördüm Tuna boyunda!" Hep bir ağızdan tezahürat getiren askerler, çizmiş olduğum sınır etrafında koşturuyordu. "Elinde bir besli kuzu hem kucağında!"

Siren ve Kanca önde Türk bayrağını, yanlarında ise iki Afrikalı asker kendi bayraklarını sallıyordu. Dörtlü gruplar oluşturularak sıra sıra dizilmiş koordineli şekilde sabah koşusu yapılıyordu.

"Doğru söyle göçmen kızı annen var mıdır?" diyerek en çok sesini çıkartan kişi Mermi'ydi. "Ne annem var ne babam kalmışım öksüz!" Koşu yaparken genelde marş söylemeyi tercih ediyorlardı ama Mermi'nin özel hayatıma yaptığı yorum sebebiyle bu türküyü söylemek zorunda kalmışlardı. Mermi öylesine korkmuştu ki, Afrikalı askerlere de bu türküyü kısa sürede ezberletmişti.

"Sen bir öksüz ben bir garip, alayım seni." Bu türkü hep yüreğimin sıkışmasına neden oluyordu. Bana o kadar çok Balkan kızını hatırlatıyordu ki, her bir satırında ondan izler buluyordum. "Alayım da gizli yerde sarayım seni!"

O istese, gel dese, gidip alırdım Balkan kızımı.

Lâkin o beni yıllar önce tanımamıştı bile.

Hayatımın dönüm noktası olan operasyonda ağır bir yara almıştım. Silah arkadaşlarımı kaybetmiştim. En yakın arkadaşım, kadim dostum Barış'ın bile öldüğünü sanıyordum. Son anda hastaneye yetiştirilmiştim ve orada Balkan kızını görmüştüm. Oradaydı fakat bir o kadar uzaktı.

O zamandan beri onu hiç unutamamıştım. Aklımın bir köşesinde hep yer edinmişti.

"Komutanım," diyerek yanıma geldi Siren. "Acil bir maruzat bildirecektim. Türkiye'den çağrı var. Üstelik bir kere de aranmamışız. Askeri hat, cevapsız çağrıyla dolu. Bakmak ister misiniz yoksa ben mi bakayım?"

"Kahretsin," dedim. Yanımadaki Afrikalı komutana doğru dönüp asker selamı verdim. Yanından ayrıldım ve hızlı adımlarla çadıra doğru ilerledim.

Çadıra ilerlerken Siren de peşimden geliyordu. Buraya geleli bir hayli zaman olmuştu. O zamandan bu yana Türkiye'den hiç aranmamıştık. Günlük olarak raporlarımızı iletiyor, haftalık olarak da genel durum değerlendirmesi yapıyorduk. Sadece onaylamakla yetiniyorlar başka bir şey için iletişime geçmiyorlardı.

Telefonun başına geçtim ve sesimin tok çıkmasını sağlayarak, "Kasırga Hava Üssü, özel tim komutanı Yüzbaşı Barut, emret komutanım!" diye bağırdım.

"Barut beyefendiciğim umarım o güzel keyfinizi bölmüyoruzdur," dedi hattın ucundaki ses. Konuşan kişi Binbaşı Beton'du. Eğer bağırarak telefonu açsaydı, rahatlayacaktım. Şu an sakin ve güzelce konuştuğuna göre kesin ağzıma sıçacaktı. "İyisinizdir inşAllah?"

BİR KİBRİTLE 𝘠𝘖𝘒 OLMAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin