2.3

221 18 266
                                    

Selam bebeklerim.
Nasılsınız, umarım iyisinizdir.
Sizi çok seviyorumm'
İyi okumalar, bol yorumlar aşklarım👩‍❤️‍💋‍👩

Ceylan Yandaş

Kızlarla poşetlerimizi yukarı çıkartmış, üzerimize daha rahat bir şeyler giyinmiştik. Kendi aramızda da söylenmeyi ihmal etmemiştik.

Erkekler cidden inanılmaz varlıklardı ve gerçekten her şeyi bozuyorlardı. Ne gereksiz şeylerdi öyle ya, bozulan sinirlerim kendi kendime de söylenmeme sebep oluyor, kaşlarımı çatıyordu sürekli.

Çünkü, ben Kerem'den kaçtıkça o burnumun dibinde bitmeye başlamıştı son zamanlarda. Sinirlerim bozuluyordu. Yeterince kafam dolu değilmiş gibi, bir de Kerem'in varlığı geriyordu beni. "Ben ondan kaçtıkça, adam resmen evime kadar girdi. Şaka mı bu ya." mırıldandım kendi kendime tekrar tekrar.

"Evime girmiş olabilirsin, ama tekrar kalbime giremiyeceksin Aktürkoğlu." bir yandan marketten söyledikleri şeyleri dolaplara yerleştiriyor, bir yandan da mırıldanıyordum dalgın dalgın.

"Neden Ceylan?"

Duyduğum sesle irkildim ve elimdeki jelibon paketleri elimden kayıp düştüğünde, arkama baktım. Kerem'i görmemle, telaşım artmış ve bakışlarımı yere düşürdüğüm jelibonlara kaymıştı, eğilip onu duymuyormuş gibi onları almaya kalktığımda, o da eğildi ve hızlıca topladı paketleri, benden önce.

Ardından tezgahın üzerine koyarak, ellerini tezgaha yasladı. Etrafıma bakındım, Ceren neredeydi ya? Mutfakta sadece Lorin ve Berkan vardı.

Cevap vermeyip, tezgaha koyduğu jelibonları alıp alttaki abur cubur dolabına yerleştirmeye başladım.

"Ceylan?"

"Konuşmak istemiyorum Kerem?"

Gözlerime baktı, dudakları aralandı fakat ardından omuzlarını silkerek yanımdan uzaklaştı. Biraz da olsa gitmesine şaşırsam da daha çok rahatlama hissiyle dolmuştu içim. Onu kırdığımın farkındaydım, ama elimde de değildi işte.

Dengesizdim, gariptim, saçmaydım ama kararlıydım, tekrar hayatıma girmeyecekti bu adam. Tüm dengelerimi bozmuş, tetiklemişti beni.

Jelibonları hızlıca dolaba koyup, makarna paketlerini çıkarttım torbadan. Tüm malzemeleri tezgaha çıkarttığımda, Lorin de salata malzemelerini çıkartmıştı.

Berkan, "Kerem, oğlum gel bana yardım et lan." diye seslendiğinde Berkan'a çevirdim bakışlarımı. "Ne gerek var, Emre'yi çağırırım ben şimdi." bunu söylediğimde Kerem çoktan gelmişti.

Bakışlarını bana çevirdi, ardından Berkan'a dönüp "Napıcam kanka." diye sordu ellerini birbirine çırparak. Ne kadar da istekli, manyak çocuk.

Görende yemek yapmaya hevesli sanıcak, eğer yemek yapmaya ne kadar üşendiğini bilmesem, ben de böyle sanabilirdim, fakat yemezler Kerem.

Onu ne kadar iyi tanıdığımı farkettim bu düşüncemle.

Bir de, içeride artistlenicem diye 'aman zehirlenmeyelim şimdi' ayaklarına yatmıştı. Konuştuğumuz sıralarda, mesajlaşırken 'bana yemek yap' diye yalvardığını gören ben, buna gerçekten şu an çok gülmüştüm.

Düşüncelerimle başımı sağa sola salladım ve arkamı dönerek, suyu kaynatmak için hareketlendim. Lorin, "Siz masayı kurun, biz de yemeği hazırlıcaz tamam mı?" dediğinde Berkan başını salladı.

"Tabaklar nerde?"

Kerem'in yönelttiği soruyla Berkan elindeki çatal-kaşıklarla bakındı. "Bak oğlum oralarda bir yerlerdedir işte." dediğinde Kerem bardakların olduğu tarafa bakmaya başlamıştı.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now