1.7

242 21 362
                                    

Selam bebeklerim.
Gece gece bölüm atıyorum, bu bir ilk bu kitapta.
Umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorum, iyi okumalar bol bol boll yorumlar!

Ceylan Yandaş

/2 ay sonra/

"Sen aşkı anlamaz bilmez, gül yansa ağlamaz sakin, ben akmayan göz yaşında seni severdim. Sen hisli korkak savaşçı, aşkı kime satmış hain, ben her savaş meydanında seni severdim."

Arka fonda çalan şarkı ile abim, Altay, İrfan abim, Emre ve Ferdi ile antrenman yapıyorduk. Burası, bizim tesisin spor salonuydu.

Samandıradaydık yani.

Herkes kendi antrenmanını yapıyordu. Elbette şarkı da, abimin şarkı listesinden çalıyordu. İlk başta adapte olamamıştım ama, aşağı yukarı iki aydır her gün abimle burada antrenman yapıyordum.

O yüzden artık bu şarkılarla spor yapmak, çokta absürt gelmiyordu. Çünkü ben genelde, daha hareketli şeyler dinlerdim spor yaparken, rap gibi mesela.

Çünkü işim buydu.

Tesisteki herkes beni tanıdığı ve sevdiği için, burada onlarla kalmama ve abimlerle spor yapmama izin veriyorlardı. Ayrıca önceden de yapıyordum zaten bunu, söylemiştim ya arada gidip amatör ligde kızlarla maç yapıyordum. Ben bu kadar istikrarlı bir şekilde abimlerle her gün idman yapınca, Ali hocanın da abimin de dikkatini çekmişti elbette.

Hatta abimler bu kadar çabalıyorken artık amatör lige girmem konusunda ısrar ediyorlardı. Şu an bir şey demiyordum, abim çok istiyordu aslına bakarsanız. O istiyorsa da yapabilirdim. Zaten şu sıralar, çok da umurumda değildi kendimle alakalı şeyler.

Ha bir de Canbay ve Wolker ile Fenerbahçeyle ortaklaşa bir şarkı yapıyorduk. Benimle ve Umut'larla (Wolker) anlaşmışlardı. Ben şarkının alt yapısını hazırlıyordum ve onlarsa elbette sözleri. Şarkı bitmek üzereydi, ben de neredeyse tamamlamıştım alt yapıyı, yani tamamdı ama pürüzleri de düzeltip, sonrada mix masteringi yapıcaktım.

İki aydır, bütün bir günüm şu şekilde geçiyordu: Sabah saat 6 da abimle birlikte kalkıp, kahvaltı yapıyorduk. Ardından tesise geçip, Ceren'le selamlaşıyor ardından sahada koşuya başlıyorduk. Kırk dakika kadar koştuktan sonra, bir süre abimlerin saha idmanlarına katılıyordum onlarla birlikte.

Ardından bir saat kadar ara veriyorduk, abimler kendi hallerinde takılırken ben de Ceren'le sohbet ediyor bizimkilerle takılıyordum.

Sonra da spor salonuna geçiyor ağırlıklarla spora başlıyorduk. Bir saat daha çalıştıktan sonra yine ara veriyorduk, fakat ben bir süre sonra onlardan ayrılıp Utku'ların yanına geçiyordum.

Onların stüdyoda yapılacakları yapıp eve geçiyordum. Çünkü benim kendi stüdyom evdeydi. Rahat olayım diye, büyük odalardan birine abim benim için stüdyo yaptırmıştı. Evde de kulaklıklarımı takıp, stüdyomdan akşama kadar falan çıkmıyordum.

Kendi işlerimi hallettikten sonra, ya kızlar bana geliyorlardı ya da ben onların evine gidiyordum. Ama genelde benim evde buluşuyorduk, dışarıda buluşmayı tam iki aydır reddediyordum. Abimlere o gün, insanları sallamayın bu kadar konuşur konuşur dururlar demiştim, fakat asıl insanları görmeye ben katlanamıyordum.

İnsanların sosyal medya üzerinden sürekli sürekli evirip çevirip o fotoğrafım hakkında yorum yapmalarına katlanamıyordum. Son iki aydır, insanlara katlanamıyordum. Ayrıca evet, iki aydır Kerem'le de konuşmuyorduk.

Denk geldiğimiz birkaç alakasız durum olmuştu mesela birkaç defa Samandıraya gelmesi gibi. Dostum senin burada ne işin var Allah aşkına ya?

Ferdi'yle yakın arkadaş olduklarını bahane edip geliyordu işte ama ben hiç muhattap olmadan, yüzüne bakmadan ayrılıyordum ortamdan her seferinde.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now