2.2

228 22 284
                                    

Selam bebeklerimmm!
Nasılsınız, iyi misiniz?
Umarım süpersinizdir?
Çok ufacık bir aradan sonra, yeni bölümle karşınızdayım!
İyi okumalar, bol yorumlar!

Ceylan Yandaş

Akşam olmak üzereydi, arabayı durdurdum. Sema "Çok acıktım çok." diye söylendiğinde kızlarla gülmüştük. "Aşkım şey mi yapsak, kremalı mantarlı makarna?" Lorin'in söylediğiyle Ceren de bende ışıldayan gözlerle birbirimize baktık.

Çok severdik ikimizde.

"Acılı ama?"

"Ya kızım sen kendi tabağına dök işte acıyı, başlama yine." diyerek çıkıştı Ceren bana. Ben de dudak büzüp, anahtarı elime alıp, çantamı da omuzuma aldım. Bugünüm oldukça dolu ve eğlenceli geçmişti.

Sabah abimlerle antrenman yapmış, sonrasında Utkularla buluşup birkaç şarkı üzerinde çalışmış, ardından ise kızlarla tüm gün eğlenmiştik. Alışveriş yapmıştık, yeni glosslar ve makyaj malzemeleri almıştık.

Anlayacağınız süper geçmişti günümüz, şimdi ise önce üzerimize rahat pijamalar alıp, sonrasında ise 'Therapy' albümüyle birlikte yemek hazırlayacaktık.

Ardından muhtemelen Kaçak Gelinler eşliğinde yemeğimizi yer, sonra da marketten abur cubur almaya çıkar, gelir kız gecemize dedikodular, şarkılar ve atıştırmalıklarla devam ederdik.

Planlarımız bu yöndeydi yani.

Herkes arabamın bagajındaki eşyalarını ellerine aldı ve sohbet ede ede eve doğru ilerledik. Hiç etrafa bakınmadan evin kapısına geldik, ben anahtarı hızlıca çantamdan çıkartıp açtım kapıyı.

Dördümüz de kapıdan içeriye girerken, Lorin konuşmaya başladı "Bakın ya iş bölümü yapalım ya da hiç girişmeyelim sonra mutfak kalabalık oluyor." Onu onaylayan hemen Ceren oldu, "Ya evet, ve mümkünse Sema ile Ceylan birlikte girmesin mutfağa. Sonra deli gibi dağıtıyorsunuz, bunalıyorum mutfağa girdiğim gibi."

"Abi siz çok kırıcı insanlar oldunuz? Ama parmaklarınızı yiyorsunuz biz yapınca." dedi Sema yapmacık bir sinirle, poşetleri girişe bırakırken.

Kapıyı kapattım, "İyi be iyi, Ceren'le ben yaparız. Siz de masayı, ortamı falan hazırlarsınız. Ama önce şunları yukarı çıkartalım, ay ya da önce bir bardak su molası nolur çok susamışım." diyerek mutfağa adımladık, ardından biz sularımızı aldığımızda içeriden ses geldi.

"Kızlar, siz mi geldiniz?"

Abimin sesini duyunca şaşırdım, "Abi, siz Emre'lerde toplanmıcak mıydınız?" dedim şaşkınlıkla salona doğru ilerlerken. Sema, "Ya Mert abi, niye bozuyorsunuz bizim kız gecemizi kurban olay-"

Dördümüzde memnuniyetsiz bir şekilde, salona girdiğimizde Sema'nın yakınmasını bölen şey, salondaki manzaraydı.

"Yuh bune."

Ceren'in söylediğiyle gözlerimi kırpıştırdım. Lorin'in şaşkınlık dolu sesi karşımızdakileri güldürmüştü.

"Bu nasıl grup amk, ahirette bile bir araya gelmez."

Salonumdaki erkek sürüsüne baktım, gözlerimi kırpıştırdım. İnanın bu kadar şaşırmamızın sebebi, gerçekten de alakasız kişilerin evimizde oluşuydu.

Play station'un başında oyun konsollarıyla televizyona odaklanmış dörtlüye kaydı gözlerim. Ferdi, Emre, Apo ve Kerem.

Evet, Apo ve Kerem.

Kerem?

Bu kadar da değil, koltukta oturmuş, cipsleri hayvan gibi yiyen ve bu dörtlüyü izleyen kişilerde çok normal sayılmazlardı çünkü.

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now