0.9

336 19 354
                                    

Bir önceki bölüm çok kısaydı, bu onu toparlar.
İyi okumalar fıstıklarım!
Bol yorumlar pls?

Ceylan Yandaş

Ben çoktan hazırlanmıştım, çantama üç tane falan gloss attım. Glosslarım varsa ben tamamdım zaten!

Bir kaç fotoğrafımı çektim, kızların hazırlanmasını bekliyordum yatağımda oturmuş. "Ya kızlar, siz direkt buraya taşınsanıza. Boşu boşuna git gel yapıyorsunuz her gün." diyip gülmeye başladım.

Neredeyse üçünün de kıyafetlerinin olduğu bir odam vardı, makyaj malzemelerinin, bakım malzemelerinin ve daha bir çok şeylerinin. Ev, abimle benim değil de. Kızlarla benim gibiydi.

Abim büyük ve çok odalı bir villa seçmişti zamanında. İyi de yapmıştı, bu arada şaka bir yana. Zaten kızlar bazen burda kalıyorlardı. Başlarda, abimden çekindikleri için kalmıyorlardı ama abim onlardan rahatsız olmadığını defalarca söyleyince bizimkiler de alıştılar tabii.

Ya zaten, ev çok büyük olduğu için abim kendi kafasında biz kendi kafamızda takılıyorduk. Arkadaşlarıyla da, genelde Altay'ın ya da Emre'nin evinde buluştukları için, ev tamamen bize kalıyordu.

"Bunu düşünmüyorum değil aşkım." dedi Sema, allık sürerken yanaklarına. Ceren, "Dördümüzün, temelli olarak bir evde kaldığını düşünemiyorum. Ben sizinle kafayı yerim kafayı." dedi, ellerini titriyormuş taklidi yaparak.

Kahkaha attım, "Aşkım sen hiç üzülme, tutardım ben sana temizlikçi, rahat ol." bu söylediğimce cıkcıkladı ve güldü.

Lorin, "Valla sarardı kızlar, ara ara birlikte kaldığımızda bile, çok eğleniyoruz. Zaten her gün birlikteyiz aq, iyi ki evlerimiz yakın ha. Asıl o zaman eziyet olurdu." küçüklükten beri sürekli birlikte olunca, ayrı kalamıyordu insan.

Başımı salladım ve her boku çeken bir insan olduğum için, yine telefonu çevirip 0,5x e alıp hepimizi kadraja alarak fotoğraf çektim. Seviyordum fotoğraf çekilmeyi napabilirim.

"İlerde çocuklarımıza göstericek sayende o kadar fotoğrafımız var kiii!" dedi Ceren, güldüm. "Süperim biliyorum aşkım!"

Onlar son dokunuşlarını yaparken ben instagramda dolaşmaya başladım. Aklıma, kafede olan Kerem'le konuşmamız gelince, hesabını arattım ve girdim.

Story atmıştı, fakat bakmadım. Enayi değilim sonuçta. Bir kaç fotoğrafına baktım, attığı captionlara, beğenilerine yorumlarına. Oldukça seviliyordu, en son bir fotoğrafında kaldım ve düşünmeye başladım.

Sorduğu soru, çok tuhaftı. Düşman mıyız? demişti, düşmanın mıyım demişti. Sorun şu ki, o an mal gibi kaldım. En son kurduğu cümleyle yani.

'Ben aşktan bahsediyorum.' demişti, ben 'hiç mi kavga etmedin cidden?' dediğimde.

Çünkü ne, söylediği şeyle ne demek istediğini anladım. Ne de niye böyle bir şey söylediğini, sadece gözlerine öylece bakakaldım.

Telefonum elimde o şekilde bakarken, Ceren dibime kadar girip. "Hayırdır?" dedi ve ben dalgaya almasına izin vermeden, dalgın dalgın mırıldandım.

"Düşmanım mı bu benim Ceren?"

"Ne?" Ceren benimle dalga geçmeye hazırlanıcakken, onun çok iyi bildiği ses tonumla ciddi bir soru sorunca afallamıştı. Kızlar da başımıza toplanmışlardı.

"Düşmanım mı işte?"

"Bilmem ki, onu öldürmek istiyor musun?"

"Ne!? Hayır tabii ki, niye istiyim?"

Kumralım, Kerem AktürkoğluWhere stories live. Discover now