Alize & Poyraz Bölüm 56 - Final

23.9K 1.3K 294
                                    

Silivri gişelerinden geçtikten sonra hepsini evdeki karşılaşmanın sıkıntısı basmıştı. Poyraz, annesinin hem Nur ve kızının yaptıklarını hazmetmek zorunda kalması hem de oğlunun sağ salim gelişini normal karşılaması beklemiyordu. Tansiyonu fırlayacak diye çok korkuyordu. Ne yapacaklarına karar veremeden konuşuyorlardı. En sonunda Alize,

"Ben eve tek başıma girer biraz konuşurum. Sonra seni arar ve gelmeni sağlarım. O sürede arabada oturursunuz. Ilgın'ın da annenin de sağlığı önemli. Gerçi Neslişah annem çok dayanıklı, çok güçlü bir kadın ama yine de ölümünü kabullendikten kısa süre sonra sağ salim görmek tansiyonunu fırlatabilir."

"Tamam, yine de ilacını almasını sağla."

Evin önüne geldiklerinde Poyraz güvenliğe de görünmemek için eğilmişti. Herkesten önce annesinin öğrenmesini istiyordu. Zaten Ercan'ın arabasını tanıyan görevliler hemen kapıyı açmıştı. Villanın zilini çalan Alize nasıl konuşacağını nasıl hazırlayacağını düşünüyor, yine de hiçbir yol bulamıyordu. Kapıyı hizmetçi açınca kısa bir süre daha kazanmış oldu.

Neslişah Hanım ile Ilgın karşılıklı oturmuş çay içiyordu. İkisi de konuşmuyordu. Alize'yi görünce ayağa kalkmak istese de Alize oturttu annesini. İkisini de öptükten sonra karşılarına oturdu.

"Erken döndün?"

"Sizleri daha fazla yalnız bırakmak istemedim. Nasılsınız demeyeceğim çünkü eminim siz de benim gibi ellerinizle boğmak istiyorsunuz ikisini de! Haksız mıyım?"

"Çok haklısın Alize, inan o kadını parçalara ayırabilirim. Ne Nur ne de Nurhan bir kez daha karşıma çıkmasın. Onları tarif edecek kelimeler lugatımda yok. "

"Merak etme anne benim lugatımda var. Dünden beri de hepsini aralıksız sayıyorum." Neslişah Hanım o kadar sıkıntısının arasında gülümsemeye başladı.

"Alize, sen de olmasan ben neye güleceğim. Bu tatil sana da iyi gelmiş. Orkun Bey,  özellikle uzaklaşmanı istemiş. Öyle dedi. Doğrusunu öğrendim yani. Nereye gittiniz?"

"Çok güzel bir yere gittik. Bahçe içinde bir köy evi desem ya da doğrusunu söyleyeyim çok güzel bir deniz fenerinde kaldık."

"Deniz fenerinde mi? Denize olan tepkini yenmek için mi? Kızım senin denizi ne kadar sevdiğini biliyoruz eninde sonunda yine tekneye bineceksin." Neslişah Hanım anlayışlı davranmaya çalışıyordu. Gelininin denizi ne kadar çok sevdiğini bildiği için Ercan'ın terapi niyeti ile götürdüğünü tahmin ediyordu. Alize ise suskun olan Ilgın'a da bakıp devam etti konuşmaya.

"Anne, bir gün birlikte gidelim oraya. Deniz fenerinin bekçisi karı koca o kadar tatlı insanlar ki. Tanımanı isterim. Ilgın sen de gelirsin değil mi? Bayılacaksın oralara."

İki kadın da Alize'nin sesindeki mutluluk tınısını yeni yeni fark ediyordu. Soru dolu bakışlarını önce Alize'ye sonra da birbirlerine çevirdiler.

"Şey... Geliriz tabii. Sen madem bu kadar beğendin!"

"Evet, o kadar güzel ki nasıl anlatılır bilemiyorum. Bir de... Yani bunu nasıl söylerim hiç bilemiyorum ama orada çok yakışıklı birini tanıdım. Yani... ne bileyim... sanki oranın deli poyrazı bana yeni bir aşk yolladı..." Daha lafı bitmeden iki kadın da yerinden fırlamıştı...

"Oğlumu mu buldun?"

"Ağabeyim yaşıyor değil mi?"

"Sizden de bir şey saklanmıyor!"

Alize sadece gülüyor kafasını sallıyordu. Ayağa kalkmış kendisine sarılan kadınlara sarılmış ve onlarla birlikte gülerek mutluluk yaşlarını akıtmaya başlamıştı.

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now