Alize & Poyraz Bölüm 34

10.7K 839 23
                                    

Alize, sesini çıkartmadan izliyordu ikisini. Kendisini nasıl tanıtacağını merak ediyordu. Ama "karım" kelimesini duyduğunda içinde oluşan sıcaklığı sevmişti. Daha da rahatlamış bir şekilde elini uzattı. Naz ise hala şaşkınlıkla bakıyordu. Elini sıktı. Sonra durup baktı ve "Gel buraya" diyerek sarıldı. Alize şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Ne demekti bu? Kim eski sevgilisinin karısına bu kadar rahat sarılırdı ki? Beyni durmuştu. Sonra çalışmaya başladı.

"Kutlarım ikinizi de." Bu sözler de içtendi!

"Siz asla sevgili olmadınız!" Alize neşeyle söylemişti bunu.

"Evet." Yanıt kocasından gelmişti. Karısının gözlem gücüne de olaylara direkt dalışına da bayılıyordu. İşte benim karım, diye avaz avaz bağırmak geliyordu içinden.

"Bu gözler? Renk yakın ama aynı değil. Fakat bu benzerlik nasıl dikkatten kaçtı? Siz kardeş misiniz? Gerçi ben bunu aylar önce Alp'e de sormuştum o da sizin sevgili olduğunuzu söyleyip hayallerimi yıkmıştı."

Naz, Alize'nin zekâsına ve yaklaşımındaki içtenliğe hayran kalmıştı.

"Poyraz, bu kız bir felaket. Seni çok iyi anlıyorum canım. Gerçi ben de o düğünde anlamıştım ona karşı bir şeyler olduğunu! Kısmet işte."

"Alize, sana her şeyi anlatacağız ama burada olmaz. Aslında hatayı başta yaptık. Daha doğrusu yapmak zorunda kaldık. O yüzden Naz'ın da onayı olmadan doğruları anlatamadım sana. Üstelik senin sınırlarını öğrenmem için de iyi bir fırsattı. Ve sen beni sevdiğini o zaman ispatladın. Beni affedebilecek misin? "

"Şu an yapacağın her hatayı affederim. O kadar rahatladım ki anlatamam." Sonra Naz'a dönüp sıcacık bir sesle "Bir de bana arabada Naz'ı seversin diyor. Naz, inan o an boğacaktım. Sonra hapislerde çürüyeceğimi düşünüp vazgeçtim."

"Gel biz bu densizi arabada çekiştirelim."

Naz gerçekten çok sevimliydi. O kadar da güzeldi ki... Alize o ana kadar içinde büyüyün, kendisine bile itiraf edemediği 'ya elimden kocamı almak isterse?' korkusunun yok olduğunu hissetti. Rahatlamış tüm stresini birkaç dakika içinde atmıştı.

Arabaya bindiklerinde Naz arkasına yaslanıp Poyraz'a döndü. "Anlatmak ister misin, nasıl oldu olay?" diye sordu.

"Şimdi değil. Ortalıkta gazeteci görmedim. Şansımızı zorlamayalım. İstersen yakalanmadan senin eve gidelim. Bize kahve ikram edersin değil mi?"

"Elbette. Hadi gidelim."

Tüm yol boyunca Alize merak içinde kıvrandı ama dinleyeceği her şey içini rahatlatacak olduktan sonra beklemeye değerdi. Poyraz yol boyunca karısının elini tutmuş, arada bir öpücükler kondurmuş, Naz'ın gittiği ülkeler ile ilgili anlattığı komik olaylara gülmüştü. Eve geldiklerinde etrafa bakıp, arabayı kapalı garaja soktular. Garajdan asansöre binip en üst kata çıktılar. Ortaköy'de köprünün ayağından biraz uzaktaki evin manzarası tarif edilir gibi değildi. Anadolu yakasını izlerken keyifle havayı içine çekti Alize. Naz'ın evi çok az eşya ile döşeliydi. Hatta eşyadan çok armut minderler vardı. Hemen üç tanesini terasa taşıdılar.

"Yerler tozludur."

"Olsun sonra yıkarım içeri sokmadan. Merak etme elim yatkın ev işine."

"Bu kız fazla ekonomi okumuş. Bizim evin temizliğini de o yapacak galiba?"

"Annen izin vermez."

"Doğru. Hani kahveler?"

"Kahveyi boş verin pizza yer misiniz? Yanında içeceklerle?"

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now