Alize & Poyraz Bölüm 5

14.8K 1K 25
                                    

Pazarı bitirip aynı yoldan geri dönerlerken az önceki tezgâhın önünden geçeceklerdi. Aslı, arkadaşına doğru bakıyormuş gibi yapıp tezgâha baktığında yeşillinin başkalarına bir şeyler tarttığını gördü. O fark etmeden bir süre izledi. Alize yönlendirmese karşıdan gelenlerle çarpışacaktı. Tam o anda genç adam kafasını kaldırmış ve kendisine baktığından emin olamadığı esmer kıza bakmaya başlamıştı. Sonra da kendisine kızdı. Sübyancı değildi ki, ufacık kızlarla ilgilenmeye mi başlamıştı? Kendisinden utanıp başını eğdi yeniden. Sonra da “Ama bir gün büyüyecek” dedi.


Aslı, sınıf farklılıklarını önemsemeyecek bir yapıdaydı. Yine de bir daha en iyi ihtimal bir hafta sonra göreceği birisine bu kadar bariz şekilde baktığı için kendisine kızdı. Ama o kafasını eğene kadar bakmaktan vazgeçemedi. Tüm hatlarını beynine kazıdı. O yeşil gözlerin koyuluğu kalbine işlemiş, kendisine bakarken oluşan beğeni ruhunu sevindirmişti. Kalbinin hızlanmasına engel olamıyordu. Alize, sürüklemese daha ne kadar orada öylece dikilip izleyeceğini bilmiyordu.


Aslı’nın bu halini gören ve yıllar önce yine böyle hayranlıkla baktığı gri gözlüyü anımsayan Alize, arkadaşının ayran gönüllülüğüne sinirlendi. Okulda da böyleydi Aslı, biraz eli yüzü düzgün birisini gördüğü an gözlerini ayıramıyordu. Bu yüzden çok önemsemediği tezgâhtardan tarafa bakmadan yoluna devam etti.
Alize, ertesi sabah babası ile tekneye giderken arkadaşını da sürükledi. Sabah çok erken saatte teknede olup hazırlık yapılması gerekiyordu. Babası yaptığı işten aldığı keyfi böyle katladığını, her işi kendisinin yapmasının daha doyurucu olduğunu söylüyordu. Kızlar oltalarını da getirmişlerdi. Teknenin temizlenmesi ve balıkların yanında dağıtılacak salatanın malzemelerinin ve meyvelerin yıkanması gerekiyordu. Teknenin bakımını yapan babasına arada bir bakıp diğer işlerle ilgilenirken saatin nasıl geçtiğini fark etmedi, Alize.


Aslı da mutfak kısmında içecekleri dolaba yerleştiriyordu. Kalıp buzlar da tekneye ulaşmıştı. Balık tutamayan müşteriler için hazır alınmış olan balıklar bu buz kalıplarının arasında bekletiliyordu. İki kız da balık ayıklama konusunda ustalaştıkları için tekneye uygun giyinmiş, üstlerinin batmasını göze almıştı. Yine de yanlarına yedek kıyafetler de getirmişlerdi. Kısacık şortları ve boyundan bağlı bluzları ve çıplak ayakları ile ikisi de yaşından daha küçük duruyordu. Yaşlarını belli eden yuvarlak hatları ise yavaş yavaş gelişiyordu.


Saat dokuz olduğunda tüm işler ve gerekli kontroller tamamlanmış, yolcuları bekler hale gelinmişti. Teknede babasına yardım eden Hamit, akşam sattığı grup biletlerini alanların ilk iskeleden binmek istediğini saat dokuz buçuk olduğunda onları alacaklarını söylemişti. Yarım saat kadar sonra bahsedilen yolcu grubu gözüktü. Tam on beş kişilik grup kızlı erkekliydi.


Ayakkabıları ile gelenlerden çıkartmaları istendiğinde birkaç kızın mırın kırın ettiğini duydular ama babası gözü gibi baktığı teknesinde sadece tokyoya izin verdiği için o seslerin kısa sürede kesileceğinden emin, yolcuları karşılamak için teknenin burnuna doğru yürüdüler…


Herkese tek tek hoş geldiniz derken Aslı’nın cümlesi yarım kalınca, neler olduğunu anlamak için kafasını kaldırdı Alize. Dün, pazarda gördükleri tezgâhtar, bu kez de beyaz bir gömlek giymiş olarak, elinde meyve kasası ile grubun en arkasında duruyordu. Böyle bir rastlantıyı hiç beklemediği Aslı’nın bakışlarından anlaşılıyordu. Sessizliği, elindeki kasayı kızlara doğru hafifçe kaldıran pazarcı bozdu.


“Bunları soğutabileceğiniz bir yer var mı?” sesi de kendisi gibi etkilemişti Aslı’yı. Hiç sesi çıkmıyordu.


Alize, Aslı’nın dilini yuttuğunu sanıyordu. Sadece genç adama bakan arkadaşını hayretle izlemeye başladı.

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now