Alize & Poyraz Bölüm 49

8.4K 796 18
                                    

Savcılık hem avukatları hem de Alize'yi uydu görüntüsü hakkında konuşmaması konusunda tekrar tekrar uyardı. Böylece hem Alize için tehlike ortadan kalkacaktı. Hem de katil rahat hareket edecekti. Polisin bazen bu yöntemle olayı çok daha çabuk çözdüğü oluyordu. Alize kendi hayatına kastedileceğini düşünmüyordu. O ne biliyordu ki? Peki ya Poyraz ne biliyordu? Neden biri onu öldürmek istemişti? Daha da geri giderse Sina Bey ne biliyordu da öldürülmüştü? Bu soruların yanıtı katili bulacaktı.

Salı günü hisselerin devri ile ilgili imzalar da tamamlanmıştı. Artık Kurter Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı ve hâkim ortağı Alize idi.

Alize şirket hisselerini kabul ederken asıl aklındaki o şirketin başına geçmek değil kocasının ölümüne neden olan olaylara yakın olmaktı. Şirkette olduğu sürece Poyraz'ın düşmanına bir adım daha yakın olacağını hissediyordu. Mutlaka şirketle ya da işleriyle bir bağlantısı vardı. Katil yakalanınca huzur bulacaktı. İşte o yüzden şirkette olacak ve neyin ne olduğunu gözleri ile görecekti. Artık ağlamayacaktı. Yeni hedefi kocasının katilini yakalamaktı.

Savcılığın da ölüm kararı ile resmen Poyraz Kurt'un öldüğü kayıtlara geçmişti. Gazeteler şirketteki hisse değişimini bile öğrenmiş o günden sonra Alize katil ilan edilmişti. Gerçek katil sokakta dolaşıyordu oysaki!

Alize, savcılıktan gelen yazılı karardan sonra bir kez daha yıkılmıştı. Bildiği gerçek yeniden yazılı halde eline tutuşturulunca dayanamamış günlerdir zorla tuttuğu yaşlar süzülmeye başlamıştı. Aslı her zamanki gibi yanındaydı. Yıllık iznini kullanmış olduğu için ücretsiz izin almak zorunda kalmıştı. Ama arkadaşı için değerdi. Ercan da akşamları oraya geliyor birlikte kalıyorlardı. Ercan birkaç gündür sakladığı sırrın ağırlığı altında eziliyordu. Katile bir adım daha yaklaşmışlardı.  Ama kim olduğu netleşmeden, yeni deliller bulunmadan suçlama yapamayacakları için sessiz kalan polis, Ercan'ı da sessizliğe itiyordu. Karısından ilk defa bir şeyler gizleyen her erkek gibi tedirgindi. Aslı da bu tedirginliği fark ediyor ama iş yerindeki olaylara bağlıyordu. Üst üste iki hastası ameliyatta ölmüştü. Her ikisinde de o gece çok kötü olmuştu Ercan.

Alize hala elindeki kâğıda bakıyor, ağlıyordu. Avukatlar sessizce izliyordu genç kadını. Alize'nin yaşları dinmeyince Aslı yeniden yanına oturdu. Kolunu omzuna dolayıp başını da kendi kafasına dayadı. Çocuğunu avutan bir anne gibiydi. Kısık sesle,

"Alize, canım. Çok zor biliyorum ama bunu kabullenmen lazım. Poyraz'ın da ruhunun huzura kavuşması gerekiyor. Biliyorsun hayatta olsa mutlaka haber alınırdı. Yunanistan'la bile irtibata geçildi. Her yolu denedik ama ulaşamadık canım. Lütfen artık sen de kabullen."

"Bu kabullenilecek bir şey değil. Onsuzluğu kabullenmemi bekleme benden. Biliyor musun, her gece rüyama giriyor. Ve her gece benimle vedalaşır gibi."

"Sen de kabul et ve vedalaş artık."

"Kolay mı sanıyorsun?"

"Olmadığını biliyorum ama yapmak zorunda olduğunu da biliyorum."

"Ondan bana sadece birkaç günlük mutluluk kaldı. O kadar yıl sevdiğim adama doyamadım ki. Neden aldı onu benden?"

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now