Alize & Poyraz Bölüm 30

11.4K 847 35
                                    

Alize, telefonun ucunda donmuştu. "Nasıl? Ne diyorsun? Kalp krizi mi?" Ne diyeceğini şaşırmıştı. Dün akşam babası hakkında konuşmuşlardı. Sabah ise ölüm haberini veriyordu. Bu nasıl olabilirdi?

"Kendini öldürmüş, Alize."

İşte bunu beklemiyordu. Ailenin laneti yine iş başı yapmıştı.

"Nasıl? Nasıl öldürmüş?"

"Sabah neden olduğunu bilmediğim bir nedenle otelden çıkmış. Kiraladığımız araba ile otelin arkasındaki koruluğun güney tarafına geçmiş. Orada arabasının içinde kendini vurmuş."

"Poyraz, çok üzgünüm canım. Başın sağ olsun. Bu durumda ne söylenir bilemiyorum. Yanına geliyorum canım."

"Gelmene gerek yok,. Yarın cenaze ile dönüyorum."

"Geliyorum ben. Hatta odamdan çıktım bile. Birkaç saat sonra yanındayım. Annenler ne yapıyor?"

"Annem sinir krizi geçirmiş. Doktor sakinleştirici yapmış. Ilgın da onun yanında. Sen Özcan'a ulaş. O da geliyor. Birlikte gelin."

Alize, telefonu kapatıp hemen Aslı'yı aradı. Düğünün iptali ile ilgili tüm işlemleri Aslı halledecekti.

"Kaderimiz bile benziyor canım arkadaşım. Benim düğünüm de bir cenaze ile ertelenmişti. Ama üzülme hayatım, Poyraz daha çabuk atlatacaktır. En uygun zamanı bulur yeniden düğün yaparsınız."

Alize'nin şu an en son derdiydi düğün. O sevdiği erkeğin acısını paylaşmak istiyordu.

Annesini arayıp haber verdiğinde annesi de hemen iptallerle ilgili kendi akrabalarını aramaya başlamıştı. Üçüncü telefon Özcan'aydı. Gidişi ayarlamışlardı. İsmet Bey, Ankara'ya gitmeyecek İstanbul'da Baki'ye yardımcı olacaktı. Bir saat içinde neredeyse tüm organizasyonlar yapılmıştı. Alize, Özcan ile havaalanında buluştu. İkisinin de yüzünde aynı ifade vardı. Çok fazla konuşmadan Ankara'ya indiler. Otele kadar olan yolda ikisi de susuyordu.

Alize, danışmaya Poyraz'ın nerede olduğunu sordu. On birinci kattaki odasına ulaştığında Özcan da yanındaydı. Poyraz kapıyı açtığında iki gün önceki neşeli adamdan eser kalmamıştı. Alize'yi kollarının arasına alıp sımsıkı sarıldı. Sonra Özcan'ın baş sağlığı dileğini kısaca el sıkışarak kabul etti. Odada iki kişi daha vardı. Sivil polisler Poyraz'ın telefon bilgilerini almış, son birkaç soru daha sormuştu. Holdingin genel durumu ile ilgili soruları dürüstçe yanıtlamıştı. İntihar nedenini açıklığa kavuşturacak bilgiler edinmek için yapılan gayri resmi sorgu bittiğinde ikisi de baş sağlığı dileyip odayı terk etti. Alize, bu süre içinde tek kelime etmemiş, sadece Poyraz'ın elini tutmuştu. Özcan ise bir köşede oturmuş görüşmenin bitmesini beklemişti.

Poyraz, Alize ile konuşmadan önce Özcan ile konuşmayı daha uygun buldu.

"Bu intihar holdinge bağlı borsadaki şirketleri etkileyecek. Bu aralar çok sağlam durmamız lazım. Ben birkaç gün işlerle ilgilenemeyeceğim. Bugünkü ihaleyi de biz aldık ama imza için süre talep ettim. Durumu makul karşılayacaklardır. Sen de gerekli evrakları al, hemen şirkete dön. Burada yapılacak bir şey yok. Cenazeyi yarın ben getireceğim. Ortaklıkla ilgili dosyalar bu çantada. Babama ait son imza o. Ama bu durumda o anlaşmanın kısa sürede yeniden yapılması gerekir. Yine de karşı taraf sesini çıkartmadığı sürece bu imzalarla işe başlayalım. İhalenin artılarını daha sonra onlarla masaya oturduğumuzda yeniden değerlendiririz."

Poyraz gayet soğukkanlı konuşuyordu ama içindeki fırtına gözlerinden okunuyordu. Şu an sadece kendisini değil tüm ortakları ve çalışanları düşünmek zorundaydı. Babasının morgdaki bedeni kendi özeliydi. Ama holding çalışanları ve onların aileleri her şeyden önce geliyordu.

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now