Alize & Poyraz Bölüm 36

10.6K 833 22
                                    

Ankara'ya inmiş, hemen toplantıya girmişti. Karısının sesini duymak için havaalanında telefonu alelacele açmış, sabahki hüzünlü ayrılıştan sonra neşesiz sesini duymak içini burkmuştu.

"Aşkım, yarın akşam yanındayım. Lütfen o ses tonu ile konuşma. İnan aklımdaki tek şey sana geri dönmek. Hadi gülümse. Toplantı öncesi moral ver bana."

Alize, zorla da olsa sesine gülen bir ton vermeyi başardı. " O zaman toplantı öncesi sana dün gecenin ne kadar mükemmel olduğunu söylemeyeyim. Aklını karıştırmak olur bu!"

"Vallahi bravo. Şu an havaalanına geri dönüyorum yatağa git ve beni bekle."

"Saçmalama yarın akşama kadar sabrederim."

"Eh iyi o zaman ben de bir sürü kazma herifle toplantıya gireyim. İstediğin Bir şey var mı?"

"Aaa Ankara'da soğan otu bulabilir misin? Kekik gibidir ama buralarda bulamadım. Et yemeklerinde süper tat veriyor. Sonunu geçen gün salataya kullandık."

"Dönüşte unutturma seni müzeye kaldırma işini ciddi ayarlamam lazım. Ot istiyor benden. Olur, alırım canım."

Telefonu kapattığında hala gülüyordu. Ayşe Hanım, karısını mutfağa pek sokmasa da salatayı her akşam Alize yapmayı alışkanlık edinmişti. Arada bir kaçamak mutfağa gireceğini, kocasına elleri ile yemek hazırlayacağını, ablası Fatma Hanım gibi soran çıkartmamasını ilk görüşmede söylemişti. Ayşe Hanım da yeni evli gelinin bu isteğini normal karşılamıştı. Alize bu hafta bir gün işe gitmiş salı çarşamba evde çalışmıştı. Salı günü Poyraz'ın çalışma odasının bir köşesine kendine yer hazırlamıştı. Poyraz'ın çalışma düzenini bozmadan ama ayrı yerlerde çalışmak zorunda kalmadan işlerini yürütmek çok hoştu. Poyraz da sevmişti yeni düzeni. Karısının evde daha çok vakit geçirmesinden de hoşlanmıştı.

Alize telefonu kapattıktan sonra dalgacı kocasına hala gülerek mutfağa doğru yürüdü. Ayşe Hanım öğleden sonra gelecek misafir için kurabiye ve börek yapmak istemiş, Alize Naz'ın meslek icabı onlardan yiyemeyeceğini bildiğinden üç çeşit salata yapacağını söylemişti. Şaşırsa da gençlerin zayıflık takıntılarına alışmış biri olarak kabul etmişti. Patates ve makarna salatası yapıp yine de biraz beslemek istemişti. Ton balıklı salatayı da Alize yapacaktı. Böylece o gecenin hüznünü bir süre unutacaktı. İki kadın mutfakta ailelerinden bahsederek çalıştılar.

Saat üç olduğunda kapı çaldı. Alize kapıyı açtı. İki çalışan da Naz'ı şahsen tanımıyordu ama yine de Alize tedbir olarak göndermişti ikisini de. Kot pantolon üstüne şile bezi bir tunik giymiş, başına bandana bağlayıp saçlarını iki yandan örüp Kızılderili kızlarına benzemişti. Esmerliği ve siyah saçları ile çok güzel bir Kızılderili olmuştu. Yüzünün büyük kısmını kapatan gözlük ise görülecek bir şey bırakmamıştı. Naz ile Alize sanki çok uzun zamandır tanışıyormuş gibi sarıldılar.

İkisi de ısınmıştı birbirine. Alt kattaki oturma bölümüne geçtiklerinde Naz "O surat ne? Çok mu özledin?" Alize, içini çekip "Akşam gelmeyecek olması ve şu an Ankara'da olması o kadar canımı sıkıyor ki anlatamam. Sanki babasının yaptığını yapabilirmiş gibi hissetmek beni deli ediyor." Naz da dâhil kimse cinayet ihtimalini bilmiyordu. Alize ise aynı şeyin kocasının başına gelmesinden korkuyordu. Sina Beyin ölüm nedeni cinayet ise, bu bildiği bir şeyden dolayı işlenmiş olabilirdi. Ya katil aynı şeyi Poyraz'ın da bildiğini düşünürse? Ürpermesini yanlış anlayan Naz rahatlatmak için elini tutup,

Alize & PoyrazWhere stories live. Discover now