Alize & Poyraz Bölüm 32

10.9K 814 10
                                    

O gece en zoruydu. Sina Bey, o neşeli adam artık toprağın altındaydı. Onun da yeni Dünyasında ilk gecesiydi. Evde dualar okunuyordu. Her şey dini adetlere göre yapılıyordu. Mutfakta helva kavruluyordu. Fatma Hanım, isteyen herkesin dualar okuyup helvayı karıştırması için, kimseleri sokmadığı mutfağının kapılarını açmıştı. Dualar bittikten sonra tüm konuklar dağılmıştı. Evde o gece sadece Nur yenge kalmıştı. Alize de son bekâr gecesini evinde, ailesi ile geçirecekti.

Anne kız o gece uzun uzun konuştu. Alize yıllarca yurt dışında okumuş sonra da çalışmaya başlamış olsa da evlenip evden ayrılmak çok farklıydı. Annesi birkaç ufak tüyo veriyordu kızına. Evliliğin huzurlu yürümesi için verdiği tavsiyeleri can kulağı ile dinliyordu Alize. Saat epey ilerleyince ertesi günü düşünüp uyumaya gitti.

Poyraz, Alize'yi eve bıraktıktan sonra annesinin evine gitti. Önce kardeşinin odasına uğradı. Ilgın odasında albümlere bakarak ağlıyordu.

"Ağabey, neden yaptı bunu? Bana aile laneti deme. O doktora da o lanete de inanmıyorum. Babam bizi çok seviyordu. Ölmeyi asla istemeyecek kadar çok seviyordu. Bunu kabullenemiyorum." Poyraz ne diyeceğini bilemiyordu. Aynı duyguları o da taşıyordu ama söze dökemiyordu.

"Bilmiyorum canım. İnan bilmiyorum. Zamanı geri döndürmeyi bir önceki akşama gitmeyi ve onu bu kararından caydıracak sözleri söylemeyi o kadar çok isterdim ki."

"Keşke... Yine de sen bizden daha şanslıydın. O gece onunla görüşen son kişisin. Onunla konuşan son kişi! Ben de orada olmayı ne kadar çok isterdim."

Buna verilecek bir yanıt yoktu. En sonunda kardeşinin saçlarına bir öpücük kondurup babasının resimleri ile baş başa bıraktı ve odadan çıktı. Kapının önünde yutkunup boğazındaki düğümü yok etmeye çalıştı. Başaramayınca annesinin odasına doğru yürüdü. O gece yengesi de onlarda kalıyordu. Misafir yatak odasının önünden geçerken odanın karanlık olduğunu fark etti. Yengesi uyumuştu bile. Benzer ama daha hafif bir üzüntüyü iki yıl kadar önce yengesi de yaşamıştı. Hatta sonrasında amcasını boşamaya bile kalkışmıştı. Doktorun yeniden deneyebilir demesi yüzünden vazgeçmişti kararından. Artık sorunlarını halletmişlerdi. Yengesinin de o korku ve üzüntü yüzünden uzun süre tedavi görmesi gerekmişti. Annesini en iyi o anlardı. Ailenin psikologu o dönem karı kocayı tedavi etmişti. Hala da arada gidiyorlardı.

Annesinin odasından ışık sızıyordu. Kapıyı yavaşça çaldı. Ağlamaklı ses "Girin" dediğinde kapıyı yavaşça açtı. Annesi camın önünde oturmuş karanlığa bakıyordu. Önünde kâğıt mendil kutusu duruyordu.

"İlacını aldın mı anne?"

"Aldım ama işe yaramadı."

"Yarar ama yaramasını istemek lazım. Üzülme demek ve bunu başardığını görmek için her şeyimi verebilirdim ama işe yaramayacağını biliyorum." ilk kez annesi ile baş başa kalmıştı. Son geceyi anlattı annesine.

"Sana olan aşkı ile benim Alize'ye olan aşkımı karşılaştırdık. Ve bana son dersini verdi. 'Asla karını aldatma' dedi."

"Biliyorum, tek bir gün bir başka kadın olmadı. Olduysa da ben hiç anlamadım. Ama içim hep beni asla aldatmadığını söyledi. Ama bu yaptığı? Bu da aldatmak değil mi? Tam her şey yolunda derken bırakıp gitmek de aldatmak değil mi? Tek başıma bırakmak aldatmak değil mi?"

"Anne ne diyebilirim inan bilmiyorum. Ama tek bildiğim bir gece önce aklında olan tek şey seninle çıkmak istediği dünya turuydu. Nerelere gideceğini bile düşünmüş. Onları anlattı durdu. O gece ne oldu bilmiyorum. Neden böyle bir karar verdi hiç bilmiyorum. Tek bildiğim aklı başında olsa bunu yapmayacağı idi. Şu lanetimiz gerçek ve ne yazık ki bizi bulup duruyor. Biliyor musun, en büyük korkum bunları Alize'nin de bir gün yaşayacak olması. Ama o tüm bunları bilerek benimle evlenmek istiyor. Tek mutlu gün bile bensiz olmaktan iyiymiş. Sen de babamla bir sürü mutlu gün yaşadın. Lütfen onların anısına babamı affet. Allah affetsin diye de dua et lütfen."

Alize & PoyrazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin