Bölüm 73: Tarçınlı Kurabiyeler, Düğünler ve Yaşlı Amca

389 56 5
                                    

Özet: Bir önceki bölümde Freya, Aslı ve Bilgen'i, Anıl Hanımla Niko Bey geleceği için evi temizlerken görmüştük. Freya'nın ailesi onunla üç gün geçirip, Ayvalık'a geri döneceklerdi.

Bölüm 73: Tarçınlı Kurabiyeler, Düğünler ve Yaşlı Amca

"Freya!"

Anıl Hanım elinde çay bardağı, burnunun ucunda yakın gözlüğü ve saçlarında uzak gözlüğüyle salona girdiğinde Freya'yı bir süredir olduğu gibi yine çalışma masasında bir şeylerle uğraşırken buldu. Kızı kulağında kablosuz kulaklıkları, üstünde dizi çıkmış pijaması ve saçlarına sıkıştırdığı üç tane kalemle yaptığı işe gömülmüştü. Dizinin yeni bölümünü yazıyor, ara sıra İspanyol senaristle toplantı yapıyor ve geri kalan zamanının çoğunu da üzerinde çalıştığı çeviriye ayırıyordu. Onu üniversite yıllarından beridir böyle görmeye alışkın olduğu için pek de aldırış etmiyordu Anıl Hanım. Aldırış ettiği şey kızının kaşık kadar kalan suratı oluyordu daha çok. Ne zaman üzülse ufalan kızının kahrından o da zayıflıyordu. Sırf o seviyor diye her akşam sevdiği yemekleri yapıyordu. Hatta üç gündür bakla yemeğinden favaya, vişneli yaprak sarmadan ekşili dolmaya kadar yapmadığı yemek kalmamıştı. Freya birkaç kaşık alıp yemeğin ne kadar güzel olduğunu söylüyor, onlar sohbet ederken yermiş gibi yapıp tabağındakileri ileri geri öteleyip duruyordu. Kırgın bir nefesle elindeki çay bardağını Freya'nın boş kahve fincanının yanına bıraktı. Kulağındaki kulaklıkları boynuna indirirken "Çay iç çay," dedi homurdanarak. Freya hazırlıksız yakalanmanın şaşkınlığıyla kocaman olmuş gözlerini önce ona, ardından elinde tuttuğu ince belli çay bardağına çevirdi.

"Sürekli bana bir şeyler yedirip içirmeye çalıştığının farkında mısın Anılcığım?"

"Çöp gibi kaldın." Söylene söylene koltuğa yerleşti. "Bu gidişle Deniz seni beğenmeyecek!"

"Annecim deli gibi antrenman yapıyorum. Sence kilo vermem mümkün mü?" Anıl Hanım imayla tek kaşını kaldırdı. Görüyordu canım, gördüğü şeyi de inkar edemezdi ya! "Tamam, tamam." Pes ederek gözlerini devirdi Freya. "Bir-iki kilo verdim. Ama hepsi o! Ayrıca Deniz kimi beğenmiyormuş ya?"

"Kendini işe güce gömdün yine. Kapattın bütün kapılarını! Bir karış toz tuttu için."

"Bunlar bahane mi canım? Hem ben göğsümün pencerelerini açıp arada bir havalandırıyorum içimi. Sen merak etme."

Anıl Hanım memnuniyetsizliğini gizlemeden çayından bir yudum alıp kızının boynundaki kulaklığa dikti şahin bakışlarını. Şarkı çalmıyordu, sadece dalga sesleri geliyordu. Oysaki Anıl Hanım kızının, kafasında biriken sesleri müzikle boğacağını düşmüştü. Bangır bangır bir şeyler dinleyecek, onu duyamayacak, onu duyamadığı için sorularına cevap veremeyecek ve o da kızıyla tartışacak bir bahane bulmuş olacaktı. Onu kızdırmadan ağzından laf almak mümkün değildi çünkü. Tanıyordu kızını. Domuz gibiydi o! İstemezse hiç konuşmazdı. O masadan da kalmazdı. Kazıyarak kaldırmaları gerekirdi onu. Freya kulaklıklarını takip işine geri dönecekken "Deniz'in dizisinin reytingleri düşüşte şu sıralar," diye atıldı. Kızı tek kaşını şüpheyle havalandırınca "Yakışmıyorlar canım o başrol kızla, gözü olan herkes görüyor," diye devam etti. Boğazını temizleyip gülümsedi. "Keşke senin dizide oynasaydı çocuk! Yıldızı parlardı."

Freya ağzının içinden içinden "Biraz daha parlarsa patlayıp nebulaya dönüşecek zaten," dedi. Annesinin anlamadığını fark edince "Ya sen," dedi tamamen ona dönerek, "daha düne kadar en büyük #HanDen'ciydin. Ne oldu şimdi?"

"Yalan! Kuru iftira! Yok öyle bir şey! Bir-iki twit attım diye hemen de fan yaptın beni!"

"Anne utanmasan hayran buluşması organize edecektin de, son dakikada diğer hesapların yöneticilerinin on beş-on altı yaşında çocuklar olduğunu öğrendin."

FreyaWhere stories live. Discover now