Bölüm 65: "Ex?"

591 70 4
                                    


Not: "Bana hiçbir şey olmaz" bölümünü okumuş muydunuz?

-"Gel, gel! Şahane bir belgesel buldum."

Hitit döneminden kalma bu devasa heykel taşınamayacak kadar büyük olduğundan...

-"Ne bu?"

Replikası, Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde sergilenmektedir.

-"Belgesel işte."

            Ediz kadının tırtıklayıp durduğu mısırlardan birkaç tanesini ağzına attı. Ne yani? Ciddi ciddi belgesel mi izleyecek- Vooov... Duvardaki Tanrıça kabartması gerçek miydi? Bilge bir avuç mısırı adamın ağzına tıkıştırırken "Ne sandın acaba?" diye sordu. "Anadolu tarihi, dünya tarihidir."

Bu kabartmaların, Hititlere ait nadide...

-"Sık sık belgesel izler misin?"

-"Evet." Biten bölümü kapatıp yeni bir tane açtı. "Özellikle de ilhama ihtiyacım varsa."

Öncelikle höyük ile tümülüsün arasındaki farkı hatırlatarak...

-"İlham perinin ben olduğumu sanıyordum."

-"O, Ece'yle tanışmadan önceydi." Başını sağa doğru yatırıp iki küçük çadırı andıran yapıları dikkatle inceledi. "Onun ex.in olduğu bilgisini alınca senden bana doğru uçuşan ilham baloncuklarını hileli silahlarla patlattım ben!"

Çatalhöyük gerçekten 'ilk' olarak bahsedebileceğimiz yerleşim yerleri...

-"Haksızlık ediyorsun." Bilge onu boğmaya çalışırcasına ağzına bir avuç daha mısır tıkıştırınca homurdanarak kadından uzaklaştı. "Onunla aramızdaki her şey bin yıl önce bitti."

Duvarlardaki bu delikler, daha sonraları ziyaretçilerin içeriye girmesini kolaylaştırmak amacıyla...

-"Eğer bunu daha önce dürüstçe söylemiş olsaydın, trip de yemezdin sevgilim." Durup boğazını temizledi. "Pardon, Edizcim."

Bu evlere girişler damdan yapılır ve merdivenlerin altında genellikle bir ocak yer alırdı. Böylece duman...

-"Tadımız kaçmasın diy-" Ediz yüzünü ovuşturup başını koltuktan geriye sarkıttı. "Ece ile bir zamanlar sevgiliydik ve bitti. Bundan daha fazlası olsaydı anlatırdım." Kadın sessiz kalmış ve belgeseli izlemeye devam etmişti. Başını ona doğru çevirip bir süre kadının omuzlarını süpüren saçlarını, uzun kirpiklerini, meraklı gözlerini izledi. Kızmıştı değil mi? Gerçekten kızmıştı. Pürdikkat belgesel izlemeye devam eden kadının elini tutup nazikçe kadını kendine doğru çekti. "Tat kaçıracak bir şey değil, gerçekten."

Duvarlardaki bu el izlerinin ne amaçla ya da kim tarafından yapıldığı hala tam olarak...

            Bilge adamın tatlı tatlı konuşmasına da, bu pişman oldum alttan almalarına kanacak yaşları geçmişti. Adamdan uzaklaşıp kucağındaki mısır kovasını yanına bıraktı ve "Tadımızı kaçıran Ece değil," dedi alayla. Doğrudan, lafı boş yere evirip çevirmeden, saklamadan, yan yollara sapmadan. Aralarına sıkışmış kumandaya uzanıp belgeseli durdurdu. Kafasında bir o yana bir bu yana uçuşan ne kadar ses varsa uç uca ekledi. Belgesel durmasına rağmen bir süre daha dalgınca televizyona bakmayı sürdürdü. Önce söyleyeceklerini kendi mahkemesinde tartıp biçti, ölçüp kesti. "Sakladığın her şey aramıza bir duvar örüyor." Atılmak üzere olan adamın sözünü "A-ah!" diye kesti. "Çiçekli, güzel bir duvar değil bu." Adama dönüp onunla göz göze geldi ve yarı ciddi yarı alaycı bir tavırla "Daha çok Berlin Duvarı gibi," dedi. "Sevimli hiçbir yanı yok."

FreyaWhere stories live. Discover now