Bölüm 34: "Ejderha"

960 128 88
                                    


Not: "Hain Kumpas" bölümünü okumuş muydunuz?

Not-2: Sizden aldığım o sevgi dolu desteğin hakkını vererek sizi önceden uyarıyorum: Kendinizi hazırlayın. Geliyor. :(


         Freya, Deniz'i elinden tutup masaya doğru çekerken birkaç meraklı göz hala onların üzerindeydi. Hatta Freya, bu mesafeden İdil'in ağzının yarım metre açık kaldığını bile görebiliyordu. Gülümsedi ve ona yakalanmamayı umdu. Kadının sorabileceği soruları hayal ettiğinde bile boğuluyormuş gibi hissediyordu. Adam yanlarından geçtikleri birkaç eski arkadaşına selam verirken bir yandan da o kısacık yol boyunca parmaklarıyla oynamayı ihmal etmiyordu. Kendine yıllar sonra oyun arkadaşı bulmuş, şımarık ama çok sevimli bir çocuk gibiydi. Freya yanlarından geçen bir garsondan uzanıp kendine bir kadeh şampanya aldı. İçmeye fırsat bulamadan kadeh parmakları arasından kaymıştı.

-"Şimdi de içkimi mi çalıyorsun sevgilim?"

         Deniz cevap vermek yerine kadehi yarılayıp kadına geri uzattı. Masaya ulaştıklarında beline sarılıp kadını kendine çekti ve "Seni yakalamaya çalışıyorum," dedi sessizce. "Ben gelene kadar kaç kadeh içtin?"

          Feza, kadının cevaplamasına fırsat vermeyerek "Ben dört saydım," diye yanıtladı. Ege başını iki yana sallayıp "Ben beş saydım," diye itiraz etti. Dört tane içtim. "Yine de ne kadar içtiğinden emin olamayız."

-"Dört tane içtim," diye yineledi. Ege ile Feza'nın inanmayan bakışlarına karşılık huysuz bir çocuk gibi gözlerini devirdi. "Hem siz niye benim kadehlerimi sayıyorsunuz?"

          Ege yüzünde yakışıklı bir gülümsemeyle onaylarcasına başını sallayıp "Kaç tane içeceğin üzerine iddiaya girdik," dedi sessizce. Alkolik muamelesi mi görüyorum şu anda? "Aaaa... Asla!" Asla Freyamou! "Sadece içmeyi birazcık seviyorsun." Ama her zaman değil. "Sadece imkanlar dahilindeyken..." O da insanlara tahammül edemediğinden. "Ki haksız da sayılmazsın." Sosyal içicisin sen. "Cemil gibi."*

           Freya başını Deniz'e doğru kaldırıp "Uyumları sence de çok sinir bozucu değil mi sevgilim?" diye sordu. Adamın bütün ilgisi onun üzerindeydi ve yakışıklı yüzünde yarım, sarhoş edici bir gülümseme vardı. Freya içinin sıcacık olduğunu hissetti. Adam, nazikçe yüzüne dökülen tutamı omzundan geriye ittirdi. Bence asıl meseleyi kaçırıyorsun güzelim. "Neymiş asıl mesele?" Ne üzerine iddiaya girdikleri... Onlara dönen bakışlar, insanların kısık sesli yorumları, ne düşündükleri... Hiçbiri adamın umurunda değildi. Freya bunu onun mutluluğundan anlayabiliyordu. "Sahi!" dedi sessizce. Bakışlarını, adamın an be an koyulaşan bakışlarından kaçırıp Feza'yla Ege'ye çevirdi. "Nesine iddiaya girdiniz?"

-"Eğer ben kazanırsam Feza o güzel terasında hepimizi ağırlayacak." Öyle mi yapacak? Freya gözlerini kısıp Feza'ya çevirdiğinde kuzeni sevimlice omuz silkti. Bahar geliyordu sonuçta. Hem terasta toplanmaya da bahane olurdu. Feza kazanırsa? "Ben sizi teknede ağırlayacağım." Neyse ki bizi de unutmamışsınız! "Asla!"

          Feza sesini yükseltmemek için "Ayrıca tatsız haberleri veren kişi olmak istemem ama," dedi öne doğru eğilip. "Twitter'da ve Instagram'da paylaşım paylaşım üzerine geliyor." İkisi de ilgisizce omuz silkti. Yani... Bekliyorlardı bunu. Feza istediği tepkiyi alamayınca çocuk gibi gözlerini devirdi. Bu muydu yani? Dışarıya adım attıkları anda bir daha yalnız kalamayacaklardı. Farkındalar mıydı? Farkındayız. "Anıl Teyze?" Freya sabah babasına durumu çıtlatmış, o da annesini gün boyunca işlemişti. "Sosyal medya hesapların peki?" Gelmeden hepsini kilitledim. "Bu ne? Savaşta mıyız?" Bir nevi.

FreyaWhere stories live. Discover now