31. Bölüm

17.1K 1.8K 2.1K
                                    

Merhaba 💛

Bu bölümü şiir gibi yorumlarıyla beni mest eden ve eşliği benim için pek kıymetli olan sevgili Selda_Kkslr 'ya armağan ediyorum. İyi ki varsın, iyi ki yolun düşmüş Güneşi Yakala'ya. Kucak dolusu sevgiler, öpücükler 🥰

Oy vermeyi ve fikir belirtmeyi es geçmeyelim lütfen.

Keyifli okumalar.

☀️

Meriç'ten İnci'nin yaralandığı haberini alan ve dünyası tam anlamıyla başına yıkılan Yavuz, iş yerinden nasıl çıktığını hastaneye ne halde geldiğini hatırlamıyordu. Dili tutulmuştu. Onu karşılayan ve bir şeyler anlatmaya çalışan Meriç'e tek kelam edememişti zira korkunun esiri olan yaralı zihni adamın söylediklerini işleyemiyordu. Canı çekilmiş gibi, İnci'yi muayene etmekte olan doktoru beklemeye koyulmuştu. Hem çevreye hem de kendisine yabancılaşmıştı sanki. Hissedebildiği tek duygu onu altüst eden ve daha önce hiç bu denlisini tatmadığı yoğun endişe hissiydi. O yoğun endişe yol boyunca olduğu gibi bedenini adeta buz kestirmiş, göğüs kafesini ateşle doldurmuş, kalbini zımpara kağıdıyla törpülemiş, boğazını nefes almasını engelleyecek dikenli bir topuzla kapatmış ve ruhuna tonlarca ağırlık bindirmişti.

O esnada Yavuz'un halinin hiç de iyi olmadığını anlayan Meriç, "Yavuz." diyerek bembeyaz olan yüzünü ter basmış olan adama yaklaştı. Usulca omuzlarından kavrayıp sarstı. "Merak etme, çakı sağ omzunu hafifçe sıyırmış."

Onu sarsan Meriç'in söylediği şeyi duyan Yavuz, kızarmış gözlerini kapatarak başını sertçe yaslandığı duvara vurdu. Benliğini esir alan acı o denli şiddetli ve katlanılmazdı ki o acıyı bedenine de bölüştürüp, biraz olsun nefes alabilmek için kafasını duvara daha bir kuvvetle vurmaya başlamıştı.

Aynı saniyelerde gözlerinden boşalan yaşlarla ızdırap içinde "Öldüm ben." diye fısıldadı ve başının ardını duvara bir kez daha vurup gücü tükenmiş gibi dizleri üzerine çöktü. "O-onun yaralandığını söylediğin an öldüm ben. Varlığımı hissedemiyorum, her yerim uyuşuk." derken çaresiz kalmış gibi titreyen dizlerini karnına çekip yüzünü dizlerine kapattı. "Gözlerinden akan tek damla yaşa kıyamıyorum ben. Buna nasıl dayanayım?"

"Yavuz durum öyle değ-"

O sırada İnci'yi muayene eden kır saçlı doktor odadan çıkınca hızla ayağa fırlayan Yavuz, soluğu orta yaşlı hekimin yanında aldı. Yavuz'un endişesini okuyan doktor genç adamı rahatlatmak ister gibi gülümsedi.

"Merak etmeyin, gündelik hayatını etkileyecek bir yara söz konusu değil. Yatış bile vermiyoruz, birkaç dikiş attık bugün dinlenmesi kâfi."

Az da olsa gevşeyen Yavuz, içine çektiği solukla yutkundu.

"Teşekkürler."

"Geçmiş olsun, yanına girebilirsiniz."

Doktorun kapıyı işaret edip yanlarından ayrılmasıyla Yavuz'un omzunu sıvazladı Meriç.

"Hadi gir sen. Sadece sana haber vermemi istemişti zaten."

Hisleri allak bullak olan Yavuz, kazan gibi olan başını elleri arasına alarak avuç içleriyle şakaklarını ovuşturdu. Sonra da Meriç'e kafasını sallayıp içeri girdi.

Omuz kısmı kan lekeleriyle kaplı gri kazağını giymekte olan İnci'yi görünce başı döndü, ateşler içinde yanan yüreği mümkünatını anlamasa da hem ferahladı hem daha çok kavruldu. Sevdiği kadını bu dünyadan uğurlama fikrine dahi katlanamazken ihtimalini yaşamıştı. Dolu gözlerine rağmen güçlükle yutkundu. O sırada onun geldiğini anlayan ve bakışlarını ona çeviren İnci'yle gözleri kesişince adımlarındaki donukluk çözüldü ve harekete geçti. Koşar adımlarla İnci'ye ilerleyip yarasına dikkat etme suretiyle kızı kolları arasına aldı. Var gücüyle sarılıp, başını boynuna gömerek ciğerlerini müptelası olduğu kokuyla doldurdu. Kaybetme ihtimaliyle sınanan yaralı yüreğini taşıyan koca bedeni tir tir titriyordu.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin