7. Bölüm

18.1K 2.4K 2.1K
                                    

Merhaba 💛

Yorum cömertliğinizi çok seviyorum, geçen bölüme gelen yorumlarla aşk yaşadığım doğrudur. 🙈 Karakterlere dair anlatmak istediklerimi, önemli minik noktaları şıp diye yakalıyorsunuz ya bayılıyorum size. Canımsınız! 🥰

Keyifli okumalar.

☀️

İnci, Yavuz'a o an ne cevap verdiğini bile hatırlamayacak kadar havaya uçtuğundan dedesinin inatçı homurdanışları, anneannesinin şaşkın söylemleri ve teyzesi ile eniştesinin fal taşı gibi açılan gözleri de umurunda olmamıştı. Mustafa ile atışmaya devam eden Yavuz'u aşağıda bırakıp nikah için hazırlanmaya fırlamış ve yaklaşık yarım saat sonra nikahlarını kıyacak imamın karşısında bulmuştu kendisini. Yan yana oturduğu Yavuz ile imamın okuduğu hadis ve ayetleri gümbür gümbür atan kalbiyle sabırsızca dinlemiş ve İstanbul bileti olacak olan bu erkeği kabul ettin mi, sorusunu üç kez ettim diye yanıtlamıştı. Bu bir nikahtan ziyade özgürlüğe açılan kapıydı İnci için. Yavuz ise onu düştüğü karanlık çaresizlik kuyusundan çekip alan güçlü el.

Onu öfkeden deliye döndüren adama bu denli minnet duyacağını hiç düşünmemişti, lakin başına aklının ucundan dahi geçmeyecek öyle şeyler gelmişti ki buna şaşırmıyordu.

"Bu külhanbeyliğini unutacak değilim Yavuz!"

Nikahı kıyam imamı geçirdikten sonra Yavuz'a çevirdiği kızgın bakışlarıyla burnundan soluyan Mustafa ile gülümsedi Yavuz.

"Nikah diye tutturan siz değil miydiniz? Resmi nikah olana kadar hem birbirimizi tanır hem de yaşayacağımız evi düzenleriz." dedi Yavuz tavizsiz sesiyle. "Üstelik tüm bunları farklı şehirlerde yaşarken yapamayacağımız gün gibi ortadaydı. Takdir edersiniz ki modern ve akılcı bir çağda yaşıyoruz."

Yavuz'un iğneleyici bir tavırla söylediği kendinden emin cümleleri, adamı iyiden iyiye kırmızı görmüş boğaya döndürürken, onları sırıtarak izleyen İnci zevkten neredeyse dört köşe olmuş haldeydi.

"Sen niye ağzı açık ayran budalası gibi dikiliyorsun orada?" diyerek İnci'ye çevirdi bu kez öfkeden kısılan gözlerini Mustafa. Fakat İnci'nin inadına sırıtışını büyütmesiyle daha kızararak dişlerini sıktı yaşlı adam ve öfkeyle Yavuz'u işaret etti. "Bana bak, bunu da kendin gibi diye bu kadar çabuk kabul ettin değil mi?"

Dilini şaklatıp yalandan belerttiği gözleriyle adamı daha da öfkelendirmek için "İnsanlara bu diye hitap edilmez." dedi İnci ve sırıtmaya devam ederken kaşlarını havalandırıp alayla ekledi. "Dedeciğim!"

Kıpkırmızı kesilen Mustafa yumruklarını iki yanında sıkıp bağırmaya hazırlanırken eşinin "Hadi kahvaltı hazır, salona buyurun lütfen." demesiyle sabır çekerek başımı yere eğdi.

"Ben kahvaltı ettim, İnci'yi alıp havaalanına geçeceğim." dedi Yavuz ve hızlıca kolundaki saati yokladı. "Uçağımıza az kaldı."

Özgürlüğün o eşsiz ferahlatıcı hissiyle kalbi dört nala atan İnci, başını sevinçle sallayıp merdivenlere koştu hemen.

"Tamam ben hazırlanayım çıkalım o zaman." diye bağırarak basamakları ikişer ikişer tırmanıp odasına attı kendisini.

Gece üstüne üstüne gelen oda şimdi koca bir avlu kadar ferahtı. Dolabını açıp krem renkli keten şortunu ve ip askılı beyaz bluzunu giydi, bluzunun üzerine de toprak tonlarında salaş bir gömlek geçirdi. Neşenin verdiği canlılıkla beyaz spor ayakkabılarını da giyerken, minik valizini hazırlamadan önce aklına gelen hinliği derhal yerine getirme güdüsüyle sırıttı ve ayağa fırladı.

Güneşi YakalaWhere stories live. Discover now