27. Bölüm

25.9K 2.4K 3.2K
                                    

Merhaba 💛

Nasılsınız, umarım herkes iyidir. 🥰 İlginiz, samimi eşliğiniz için çok teşekkür ederim. Verdiğim emek için asla pişman etmeyen insanlarla beraber yürümek çok güzel... 🌸

Bu bölümü Güneşi Yakala'nın gönüllü editörü Özgito'ya armağan ediyorum! 🥰 Bölümleri yayınladıktan sonra gözümden kaçan hataları bulduğunda düzeltmem için bana atan canım Özge, ilk günden beri her bölümde bizimle olduğun için pek mutlu ve minnet doluyum. İyi ki varsın, hayal gücünle hayal gücümü dürtüyorsun.
Hep ol... ozge_6943 💛

Oy vermeyi ve görüş belirtmeyi es geçmeyelim lütfen.

Keyifli okumalar.

☀️

Mutlu bir kuş gibi kanatlanan yürekleri, tutkuyla yanan bedenleri ve tatlı tatlı zonklayan dudaklarıyla aşkın eşsiz sarhoşluğunu deneyimleyen İnci ile Yavuz, bir müddet sonra soluk soluğa ayrılmak zorunda kalmışlardı. Fakat yine de aralarındaki karşı koyması güç olan kuvvetli çekimin etkisiyle tam anlamıyla kopabildikleri söylenemezdi. Zira alnını İnci'nin alnına yaslayan Yavuz'un üst dudağı da kızın alt dudağında takılı kalmıştı. Kapalı gözleri, anı idrak etmek ister gibi tutuk kalan titrek tebessümleri ile düzeni yiten soluklarını kontrol etmeye çalışıyorlardı şimdi.

Neydi az önce zerre sakınmadan yaşadıkları? Tıpkı kalplerine düşen aşk gibi o aşka teslim oluşları da hesapsız kitapsız, aniden gerçekleşivermişti. Hisleri karşılıklıydı! İmkan vermedikleri bu şeyin idrakı delicesine çağlayan kalplerini coştukça coşturuyor, damarlarından süratle geçen kanlarını kaynatıyor, bayrama kavuşmuş içi içine sığmayan iki küçük çocuğa çeviriyordu onları.

"İnci."

"Yavuz."

Mest olmuş halde aynı anda birbirlerinin isimlerini fısıldadıklarında, gözlerini aralamadan güldüler. Nefesleri hala kesik kesikti. Göğsünü dolduran envai çeşit mutlu hisle yutkunan Yavuz, gülümsemekte olan İnci'nin alt dudağına nazik bir buse kondurdu ve dudaklarından dökülen iç kamaştırıcı nahif buseler sırayla kızın burnunu ve alnını buldu. Heyecandan titreyen dudakları konuşma yetisini kaybetmiş ve işlevini yalnızca İnci'yi öpme hususunda korumaya and içmişti sanki. Çoğu zaman azla yetinmeyi bilen ve tokgözlü biri olan adam şimdi sevdiği kadını öpmeye doyamıyordu. Açgözlülük bu denli çekici olabilir miydi? Aynı saniyelerde Yavuz'un şimdiki ufak buseleriyle dahi eriyen ve hassas bir kelebek gibi kalbi tir tir titreyen İnci ise, az önceki tutku dolu öpüşmelerinde aklını yitirmediğine şükrediyordu.

"İnci abla, yardım et!"

Yavuz, kısılan sesiyle İnci'den gülümsemesini isteyip dudaklarını yeniden kızın gamzelerine bastıracakken yanlarına koşan nefes nefese kalmış Mertcan'ın sesiyle isteğine ulaşamadı. Kırmızı yanakları ve terden parlayan yüzüyle İnci ve Yavuz'u süzen Mertcan ise, ona dönen ikilinin yakınlığını ancak algılamış gibi yutkundu.

"Aşna fişne anına denk geldim galiba ama acil yardımın lazım abla." diyerek omuz silkti.

Çocuğun söyledikleriyle Yavuz iki adım gerileyip İnci'den uzaklaşırken İnci de tekleyen kalbi, dönen başı ve kızarmış yüzüyle boğazını temizleyerek gülümsemeye çalıştı.

"Bir şey mi oldu ablacım?" derken sırtını yasladığı duvardan ayırıp, titreyen elleriyle elbisenin eteklerini avuçladı.

Dünyanın sonu gelmiş gibi endişe dolu olan çocuk, ağlamaklı gözlerini kırpıştırdı.

Güneşi YakalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin