23. Bölüm

23K 2.3K 2.7K
                                    

Merhaba 💛

Çok güzel okurlarım var! diye alnıma yapıştırıp gezmek istiyorum. Buradan yaptığınız yorumlar, twitterda tage yazdıklarınız, ınstagramdaki tatlış mesajlarınız... Efe cüce galaksilere, İnci fındıklı çikolataya, Yavuz İnci'nin gamzelerine, Ulaş Zeynep'in gözlerine, Batu da Duru'nun saçlarına nasıl düşüyorsa ben de sizlere öyle düşüyorum. Dile getirmekten asla bıkmayacağım, çok güzel yol arkadaşlarım var! İyi ki... 🙏🏻

Canım Tuğba'cığımın çizdiklerini buradan da paylaşmazsam olmaz. Güneşi Yakala'ya ortak olan herkes görsün istiyorum. 🙈 Emeğine sağlık güzel Tuğba! 🥰

Çok konuştum hadi bölüm sizlere emanet, oy vermeyi ve görüş bildirmeyi es geçmeyiniz efenim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Çok konuştum hadi bölüm sizlere emanet, oy vermeyi ve görüş bildirmeyi es geçmeyiniz efenim. 🙋🏻‍♀️

Keyifli okumalar.

☀️

Meriç'e kendinde değilmiş gibi gitmesine gerektiğine dair yarım yamalak bir şeyler söyleyen İnci, adamın ona verdiği yanıtları algılayamadan gözyaşları içinde yanından ayrılmıştı. Yüzleştiği gerçek, dibi olmayan umudun yeşeremeyeceği, zifiri karanlık bir uçuruma yuvarlamıştı onu. Amansızca dönen başı, işlevini yitirmişçesine uğuldayan kulaklarıyla kaybolmuş, hatta etrafa yabancılaşmış halde öylece yürümeye başlamıştı. Neden sorusuna cesaretle bulduğu ve onun için kabullenmesi de idrakı da hayli güç olan cevap, yüreğine ağır gelmişti.

Üstelik neden sorusuna bulduğu o cevap bir başka farkındalığı da beraberinde getirmişti. Yüreği başkasına ait olan bir adama aşık olmuştu.

Zihnindeki yolaklardan dikenli bir topuz gibi geçen bu şey, ateşten bir mermiye dönüşüp boğazında atan kalbini delip geçti. Gözlerindeki yaşlar çoğaldı ve hıçkırarak elini ağzına kapatıp onu artık taşımakta zorlanan bacaklarıyla girdiği ıssız sokaktaki ıslak kaldırıma çöktü. Katıla katıla ağlarken kafasında kendisine ait farklı tonlamalara sahip iki cümle dışında başka hiçbir şey yoktu sanki. Kabullenmiş, ürkek ve mağlup tonlamasıyla konuşan sesi 'Ben Yavuz'a aşık oldum,' diyor; gaddar acımasız ve suçlayıcı tonlamaya sahip sesi ise beklemeden 'Yüreği başkasına ait bir adama aşık oldun sen,' diye karşılık veriyordu.

Bu iki ses birbiriyle ölesiye yarışırken İnci ise çöktüğü kaldırımda o sesleri duymamak adına elleriyle kulaklarını kapatmaya çalışıyor, sıtmaya tutulmuş birininki gibi baştan ayağa titreyen bedeniyle kendi felaketine omuzları sarsıla sarsıla ağlıyordu.

Dakikalar sonra hıçkırıkları biraz olsun dindiğinde, boğazındaki kuvvetli yumruya rağmen yutkundu.

Sonra da "Aptal İnci! Hani aşk diye bir şey yoktu?" diye azarladı kendisini. Şok ve acı azalır azalmaz, önleyemediği hislerinden ötürü kendine duyduğu öfke çıkmıştı gün yüzüne. Kulaklarını kapatan elleri hırsla şakaklarını kaydı ve algılayabilmek istercesine başının iki yanına vurmaya başladı. "Nasıl, nasıl, nasıl?!"

Güneşi YakalaWhere stories live. Discover now